aydın köker'le birlikte maçı anlatıyorduk. madrid'deki karşılaşma 0-0 sonuçlanmıştı.
90 dakikalık bir heyecan kasırgası yaşandı. mithatpaşa stadı'nda tıklım tıklım dolu tribünlerin önünde atletico'yu elemek istiyordu. karşılaşmanın 90 dakikası 0-0 bitti. uzatmalara geçildi. dilimiz tükenmiş, bağırıp çağırmaktan, heyecanı yaşamaktan adeta mahvolmuştuk. ve geldi 116. dakika. bu dakikada bir anda kalemizin önünde gerçekleşen bir pozisyonda oyuna uzatmalarda girmiş olan salcedo adında bir ispanyol oyuncu topa dokundu ve yurtdışında bir türk takımını golünü anlatmak için 10 yıl bekleyen adamın bütün hayallerini yıktı.
aydın köker ve ben çok yorulmuştuk. maçın son 4 dakikası içerisinde beraberlik golü hayalleriyle maçı tamamladık. ispanyollar kalan 4-5 dakikayı ne oynadı ne de oynattı. maç bittiği anda mikrofonda olan aydın abi, bir an için kolundaki saate baktı, hakeme baktı düdüğü gözledi ve düdüğü çaldığı zaman ağzından şu cümle döküldü: evet, 120 dakikalık heyecan burada bitiyor sayın dinleyiciler. hakem şu anda düdüğüne baktı saatini çaldı!
kendisini şimdi rahmetle andığımız aydın abi'nin yanına gittim, omzuna dokundum ve elimle saat ve düdük işareti yaptım, "abi ters söyledin" şeklinde bir işaret. tamam diye başını salladı. ve ekledi: 120 dakikalık yorgunluğumuza verin. sizlere yanlış söyledim. şimdi düzelterek yayını kapatıyor ve veda ediyorum: hakem düdüğüne baktı saatini çaldı!