ilk basımı 2004 olan islam çupi'nin "olaylar, sağbekin lahana dolmasını yemesiyle başladı" kitabından;
galatasaray - fenerbahçe didişmesi
galatasaray teknik direktörü fatih terim pazar akşamki fenerbahçe - galatasaray maçından sonra, "fair-play"e inanmıyorum demiş, doğrudur...
gerçeklen sabahı ile sokağı ile, kadıköy'ü şükrü saraçoğlu stadı, her türlü fena ışıkları ve şer aydınlığı ile pazar gecesi oynanan derbi, fair - play'den çok uzak bir maç ve geceydi...
galatasaray teknik direktörü fatih terim, ali sami yen rövanşı için aynı sözü söylerse, o zaman kendisini ayakta alkışlayacağız ve "ezli ve ebedi rekabetin gerçek hakemi" ünvanını vereceğiz. ama ali sami yen stadındaki rövanşta aynı şeyleri söyleyemez ve susarsa, o zaman kendisine bu rekabetin son eyyamcısı diyeceğiz.
çünkü herkes bilmektedir ki, son 15 yıl içinde iki kulübün kodomanlarınca verilen kelimesi kelimesini tutmayan çirkin ve tahripkar demeçler, fenerbahçe ve galatasaray taraftarlarını son derece germiş, maçlar savaşa dönüp, kulüp dostluğu da en koyu düşmanlıkla yer değiştirmiştir.
şimdi durum fecidir.
fenerbahçeli için türkiye'deki en büyük düşman galatasaraylılık, galatasaraylı için türkiye'deki en büyük düşman fenerhahçelilik olmuştur. bunu yazarken 55 yıl bizzat bu rekabeti önce taraftar, sonra gazeteci olarak içinde yaşayan, iki kulübün oluşumuna ve bu rekabetin bu derece anlamlanmasına katkıda bulunanları düşünüyor, üzüntülerim galatasaray ve fenerbahçe adına büyürken, dünya 2000 yılının eşiğine basmak üzere iken çekişmeyi bu duruma getirenlere lanet ediyorum.
çünkü ben bu rekabetin, iki takım taraftarının yan yana oturduğu tribünleri görerek büyüdüm. çünkü ben bu rekabetin, sonuçlarını düdükten sonra sahada bırakıp, birbirlerinin koluna girerek hayatı müşterek devam ettiren fenerbahçe ve galatasaraylı futbolcular gördüm.
şimdi kahroluşum bundan...
yani rekabet yüzüncü yıla uzanırken, insanlar daha medenileşeceği yerde onların ilkel, primitif ve barbar oluşu üzüntümün odak noktası oluyor.
şimdi galatasaray fenerbahçe rekabetini ilk çıkışındaki anlamlı ve tertemiz günlere döndürmek istiyorsak hepimize görev düşmektedir.
emniyet güçleri görevlerinde daha çok titizlenerek olaya stadlar devletin diye bakmalı, maça insan dışında hiçbir şeyin girmesine izin vermemelidir. stadlar kolayca tutuşan konfetiden, yanıcı ve patlayıcı maddeden, etrafı şişleyip solunumu güçleştiren gazlardan arındırılmalıdır. yani stadlar bir savaş alanından kurtarılıp normal top oynatılan meydanlar konumuna getirilmelidir.
iki takımın yöneticileri her vesile ile dost olduklarını samimi beyan etmeli, birbirlerine gidip gelmeli, futbolcuların kulüp formalarını bir yana bıraktıktan sonra yek diğeri ile diyalog sağlanmalı, amigolar aracılığıyla taraftarın barışı sağlanmalıdır.
böyle yapılırsa 10 yıl içinde eski güzel günlere dönebiliriz.
aksi halde en büyük iç arbedeyi çok yakın bir gelecekte fenerbahçe - galatasaray maçında beklemelidir, türkiye...