takvimler 18 ekim 1980 tarihini gösterirken, spor basını milli takımın acınası durumunu dile getirmekteydi. sabri kiraz yönetimindeki milli takım, son 3 hafta içinde yapmış olduğu 3 müsabakada tam 9 gol yemiş, sadece 2 gol atabilmişti. libya’dan 2 gol ve izlanda’dan 3 gol yenmiş, sonrasında galler’den yenen 4 gol ise bardağı taşıran damla olmuştu.(suudi arabistan ve malezya’ya karşı alınan 3-0’lık galibiyetler pek önemsenmedi.) seyirci; cardiff’te “yeter artık” diye bağırır hale gelmişti bu manzara karşısında. federasyon, tepkilere dayanamamış ve sabri hoca’nın görevine son vermişti. artık yeni bir hoca arayışı başlamıştı. ahmet suat özyazıcı, yapılan teklifi nazik bir şekilde geri çevirince, muhtar tunçaltan’a yöneliyordu ilgililer. on, on beş günlük bir arayıştan sonra milli takımın yeni yapılanması oluşturuluyordu.
milli takımın hocalığına özkan sümer getiriliyordu, yardımcılığını ise fethi demircan yapacaktı. teknik danışmanlık görevi ise fenerbahçe’nin hocası rausch’a veriliyordu. yakın plandaki çekoslovakya maçı öncesi milli takımı bu üçlü hazırlayacaktı. her üç hoca da bu işi fahri olarak yapacaklardı. yani hâlihazırda çalıştırdıkları takımda görevlerini sürdüreceklerdi. fethi demircan, hem bursaspor’daki görevine devam edecek hem de milli takıma katkı sunacaktı.
bu üçlü yapı daha işin başında sallanmaya başlıyordu. futbol federasyonu başkan vekili doğan andaç, milli takımda özkan sümer ve fethi demircan’ın eşit şartlarda, yani eş yetkili olarak, görev yapacaklarını açıklayınca; özkan sümer; “futbol federasyonu tarafından ihdas edilen ve bana verilen görevde yetki eşitliğinin mümkün olmayacağı ortadadır. bu konuda daha işin başında tartışmalara girmek üzücüdür” beyanında bulunuyordu. federasyon bu konuda biraz bastırınca, özkan hoca; “milli takım çalışmalarını f. demircan ile birlikte yürüteceğiz. kendisi yardımcım değil, en az benim kadar yetki sahibidir” açıklamasıyla, tartışmalara son noktayı koyuyordu.