bursaspor teknik direktörü olduğu bu dönemde de fethi hoca’nın ingiliz futboluna olan merakı devam ediyordu. öyle ki her hafta ingiltere’den altı teyp bandı getirtiyor ve ingiltere lig maçlarını spikerin sesinden dinleyerek o heyecanı doğrudan yaşamaya çalışıyordu. bir takım notlar alıyor, hatta pozisyonlar belirliyordu. kimi zaman spikerin anlattığı gol pozisyonlarını antrenmanlarda futbolculara tatbik ettiriyor, idmanlarda; ders niteliğinde, bunları işliyordu.
besiktas-demircan nisan ayı ortalarında fethi hoca’nın ismi beşiktaş kulübü ile anılmaya başlar. ligdeki kötü gidişine dur demek isteyen beşiktaş yöneticileri, basına, antrenör sorunumuz yok deseler de gizliden gizliye hoca arayışı içindedirler. hatta ismi açıklanmayan bir yöneticinin, ‘demircan’a önümüzdeki sezon için teklif yaptık, olumlu cevap aldık, bir aksilik olmaz ise demircan hoca, beşiktaş’ın başına getirilecek’ şeklinde gazetelere açıklamalarda bulunduğu görülür. bu konuda çeşitli dedikodular ayyuka çıkar. beşiktaş, olumsuz gidişatı değiştirmek için birkaç hoca adayı belirlemiştir. adaylar içinde en başta gelen isim şüphesiz fethi hoca’dır. bakın yıllar sonra, fethi hoca, beşiktaş yönetimi ile arasında geçen bu olayı nasıl anlatıyor:
sami albayrak benim adıma söz vermişti. o dönem beni beşiktaş’tan da çağırdılar ve bursaspor’un verdiği rakamın iki katını teklif ettiler. kabul etmedim. hatta sami abi, ‘bak sana orada daha fazla para teklif ediyorlar, kariyerin için de orası sana daha uygun olur’ dedi. ‘ben para için her şeyi yapabilecek biri miyim?’ diye cevapladım. beni tebrik etti, ‘hayatımda ilk defa böyle bir şey görüyorum, türkiye’de böyle hocalar da varmış demek ki’ dedi. yıllar sonra birlikte katıldığımız bir törende bu anısını anlattı. ben, bursa’yı çalıştırırken beşiktaş’a geçit vermemiştik. onları 5–0 gibi ağır bir skorla yenmiştik.