ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
bir deprem güney italya'yı sarsıyor, bin beş yüz napoliliyi toprağın altına gömüyordu. marlene dietrich mavi melek'i oynuyordu, stalin'in devrim zorbalığı on yüksek noktaya ulaşmıştı, şair vladimir mayakovskı intihar etmişti. ingilizler, bağımsızlık isteyen ve vatanı uğruna tüm hindistan'ı greve sürüklemiş olan mahalma gandi'yi hapse atmışlardı. aynı amaçla, augusto cesar sandino da nikaragua köylülerini ayaklandırıyordu. bu olaylar bizim kıtamızda oluyor ve amerikalı deniz piyadeleri, ekinleri yakarak onları açlıkla terbiye etmeye çalışıyorlardı.
birleşik devletlerde yeni boogie-woogie dansını yapanlar vardı, ama yirmili yılların çılgınlığı 1929'daki krizin şiddetli darbeleriyle sekteye uğramıştı. new york borsası hızla düşmüş ve bu düşüş uluslararası piyasaları altüst etmişti. bu durum latin amerika'nın bazı ülkelerini bir uçuruma sürüklüyordu. dünyadaki bu tehlikeli krizde, et ve buğday fiyatlarının düşüşü arjantin'de başkan hipölito yrigoyen'i, düşen kalay fiyatları ise bolivya başkanı hernando siles'i koltuğundan ederken onların yerlerine generaller geçiyordu. dominik cumhuriyeti'nde şeker fiyatlarının düşüşü, general rafael leönidas trujillo'nun uzun sürecek diktatörlük dönemini başlatıyordu. generalin ilk icraatı başkente ve limana kendi adını vermek olmuştu.
uruguay'da hükümet darbesi üç yıl sonra patlak verecekti. 1930'da ülke, pürdikkat dünya futbol şampiyonasını takip ediyordu. son iki olimpiyatta avrupa'da kazandığı zaferler doğal olarak uruguay'ı turnuvanın ev sahibi yapmıştı.
montevideo limanı'na on iki ülkenin temsilcileri geldi. bütün avrupa davetliydi, ama yalnızca dört avrupa takımı okyanusu geçerek güney yarımküre'ye gelebildi.
"orası çok uzak bir yer, üstelik yolculuk çok pahalıya mal oluyor," diyorlardı avrupa'da.
bir gemi fransa'dan jules rimet kupası'nı, bizzat fifa başkanı bay jules'i ve buraya gönülsüzce gelen fransız takımını getirdi.
uruguaylılar orkestra eşliğinde, inşaatı sekiz ay süren anıtsal sahnelerinin açılışını yaptılar, bir yüzyıl önce yapılan ve kadınların, cahillerin ve fakirlerin medeni haklarını reddeden anayasanın yıldönümünü kutlamak için stada "yüzyıl stadı" adı verildi. uruguay ve arjantin şampiyonanın final maçını oynarlarken tribünlerde iğne atılsa yere düşmezdi. stat bir hasır şapkalar deniziydi sanki. fotoğrafçılar da şapkalar ve makineleri için tripodlar kullanıyorlardı. kaleciler bere giymişti ve hakem de dizlerine kadar gelen bir pantolonla dikkat çekiyordu. 1930 dünya kupası finali, bir italyan spor gazetesi olan la gazetta dello sport'da. bir sütundan fazla yer işgal etmedi. alt tarafı, 1928'deki amsterdam olimpiyatlarının tarihi tekerrür ediyordu. rio de la plata'nm iki ülkesi en iyi futbolun nerede oynandığını gösteriyorlar ve avrupa'yı küçük düşürüyorlardı. 1928'de olduğu gibi arjantin yine ikincilikle yetindi. ilk yarıda 2-1 yenik olan uruguay, maçı 4-2 kazanarak şampiyonluğunu ilan etti. final maçını yönetmek için belçikalı hakem john langenus kendisine hayat sigortası talep etmişti, ama tribünlerdeki birkaç kavgadan başka önemli bir şey olmadı. daha sonra toplanan kalabalık buenos aires'teki uruguay konsolosluğu'nu taşa tuttu.
şampiyonada üçüncülüğü, kadrosunda, tabiyetine yeni geçmiş birkaç iskoçyalı bulunan amerika birleşik devletleri, dördüncülüğü ise yugoslavya aldı.
karşılaşmalardan hiçbiri berabere sonuçlanmadı. arjantinli st bile sekiz golle gol kralı oldu; ikinciliği ise onu beş golle izleyen uruguaylı cea aldı. fransız louis laurent, meksika'ya, dünya kupası tarihinde ilk golünü attı.