ilk basımı 2003 olan jimmy burns'ün "tanrının eli: futbolun kayan yıldızı diego maradona'nın yaşamı" kitabından;
dünya kupası'nın başlamasına dört gün kala, maradona bir antrenman sırasında dizindeki tendonlardan birinin zorlanması sonucu bir sakatlık yaşamıştı. "kendimi 1978'de mili takım kadrosundan çıkarıldığım zamanki kadar kötü hissediyorum. bu ruh halinden bir türlü kurtulamıyorum" diye itirafta bulunuyordu garın dergisinden, uzun zamandır arkadaşı olan horacio pagani'ye. maradona'nın sakatlığını atlatamayacağı ve arjantin'in dünya kupası'na yıldızı olmadan başlamak zorunda kalacağı düşüncesi, menottı'yi ve takımını bir tür krize sokmuştu. menotti de neler yapabileceklerini öğrenmek için hemen takımın doktoru ve eski dostu ruben oliva'ya başvurmuştu.
menotti'yle oliva, maradona'ya biraz hoşgörü gösterilmesi gerektiği görüşünü paylaşıyorlardı. onun kendini bütün bir in-san olarak hissettiği tek yerin futbol sahası olduğuna ve sonunda onun sahaya çıkmasını sağlayacaksa, her şeyin mubah sayılması gerektiğine inanıyorlardı. menotti bana şunları söylemişti: "maradona'nın kendini bütün dünyayla karşı karşıya gelebilecek kadar güçlü hissettiği tek bir yer var, orası da topun başında olduğu yer. maradona'yı toptan ayırmak, bir kovboyun kırk beşlik colt'unu almak gibi bir şey. kendini çıplak kalmış gibi hissediyor."
oliva, arjantin'de futbol liginde ilaçların yanlış kullanımının ve gereksiz ameliyatların çok yaygın olduğuna dair iddialarını yüksek sesle dile getirmesiyle ünlenmişti. bir süre milan'da da çalışmış ve olimpik milli takımın başarısına bulunduğu katkılardan dolayı italya'da devlet nişanı ile ödüllendirilmişti; italya'daki spor müsabakalarında doping kontrolünden uzak durmak yaygın bir alışkanlık olduğundan, başka bir anlama da çekilebilecek bir ödüldü bu. ama oliva'nın kişiliğindeki tek tartışmalı yön bu değildi. politik açıdan solcu olduğunu belirtse de, gazetedeki köşesinde arjantinli futbolcuların kondisyon durumları hakkında yazdığı yazılarla, menotti gibi, o da 1978 dünya kupası'nda milli takımın yanında yer almıştı.
oliva, çoğu sakatlığın fiziksel olmaktan çok, ruh haline bağlı olduğunu ve kendine özgü ikna kabiliyetinin herhangi bir futbolcuyu tekrar ayağa kaldırıp sahalara dönmesini sağlamaya yetecegini savunuyordu. diğer doktorların oliva'ya güvendikleri söylenemezdi, ama onun bir bilim adamından çok, büyülü birtakım güçleri olan bir şıfacı olduğunu düşünen hastaları ona büyük bir saygıyla yaklaşıyorlardı. ispanya'da yapılacak dünya kupası yaklaşırken, oliva, maradona'nın üzerinde başka kimsenin olamadığı derecede etkili olmaya başlamıştı. maradona, geleneksel tıp kuralları içinde kalan doktorlara pek güvenmiyordu, ama olıva'yı -ailesinin corrientes'teyken tanıdığı şifacı-büyücülere benzer bir şekilde- tanrının gönderdiği, kendisi gibi bir futbolcuyu tedavi edebilecek gizemli güçlere sahip bir sihirbaz hekim olarak görüyordu.
arjantin'in dünya kupası'ndakı ilk maçı olan belçika maçından önceki gün, maradona'nın oynayabilecek durumda olduğu açıklanmıştı. bunu, oliva dışında başka bir doktorun gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği tartışılabilecek bir konudur. daha sonraki olayların da göstereceği gibi, irade gücü tek başına bir maçı kazanmaya yeterli değildir. kağıt üzerinde, arjantin maçın favorisiydi. maradona dışarıdan bakıldığında hâlâ saygınlığını koruyordu. uluslararası futbolda en deneyimli yorumculardan bin olan ingiliz gazeteci brian glanvilie'nin sözleriyle, "daha yirmi bir yaşında olmasına rağmen, kaslı bacakları ve hem oyunu okurken hem de hareketlenirken sahip olduğu olağanüstü hızıyla, harika son vuruşlara sahip ve taktik açıdan çok becerikli bir futbolcu olan" maradona, kendi başına bir ordu gibiydi. onun ardında sıralanan yıldızlar arasında, gençler şampiyonasından da takım arkadaşı olan ramon diaz, ingilizce 'danışmanlığını' yapan ossie ardiles, 1978 kupasının yıldızı mario kempes gibi isimler vardı. ancak, arjantin takımı maçlarda dökülüyordu. kendi adına maradona da pek bir varlık gösteremiyordu, belçika maçında sadece direkten dönen bir serbest vuruşta rakip defansı biraz tedirgin edebilmişti. maçı belçika 1-0 kazanmıştı. 4-1 kazandıkları macaristan maçında arjantin takımı biraz parlar gibi olmuş, maradona da attığı iki golle birlikte yaptığı birkaç hareketle, sahip olduğu pek çok yetenekten tadımlık bir gösteri sunmuştu. el salvador'u da yenen arjantin, ikinci tura yükselmişti. ama eski şampiyonlar, bu turda italya'yla oynadıkları maçı kaybetmiş ve maradona'nın maçın bitimine beş dakika kala brezilya takımının savunma oyuncusu batista'ya yaptığı sert bir faul yüzünden oyundan atıldığı, kıran kırana geçen ve oyun olarak döküldükleri diğer maçlarında brezilya'nın karşısında gölgede kalmışlardı. arjantin maçı 3-1 kaybetmiş ve kupadan elenmişti.