ilk basımı 2000 olan ahmet çakır'ın "o bir imparator" kitabından;
chelsea maçı için londra'ya giderken zaten yeterince öfkeli olan fatih terim, burada kendilerine ev sahibi ekip tarafından beklenen ilginin gösterilmeyişi üzerine küplere biniyordu.
chelsea kulübü ise yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, imparator'un bunun ötesindeki beklentilerine bir anlam veremediklerini söylüyorlardı.
imparator ise, "şampiyonlar ligi'nin prosedürü nedir biz de en az onlar kadar biliyoruz. hatta çok daha iyi biliyoruz, çünkü biz onlar gibi zaman zaman değil, sürekli burada oynuyoruz. bizi psikolojik açıdan yıpratabilmek için bunu kasıtlı olarak yapıyorlar. ama istanbul'da hesaplaşırız,"diye öfke saçıyordu.
bu arada, talihsizlikler dizisi de san kırmızılı takımın peşini bir türlü bırakmayacaktı. rakiple başabaş oynadıkları maçın 30. dakikasında ceza alanı dışında topa elle müdahele eden taffarel oyundan atılıyor, imparator arif] çıkarıp kaleci mehmet bölükbaştı'nı oyuna almak zorunda kalıyordu.
bundan sonraki 1 saatlik bölüm için endişelenmemek elde değildi. bir anda galatasaray'ın futbolunun yıllarca geri gitmesi gibi bir görünümün ortaya çıkması söz konusu olabilirdi.
korkulan olmadı, hatta sarı kırmızılı takım müthiş bir mücadele verip 10 kişiyle güçlü rakibini korkutmayı bildi. fakat chelsea, dan petrescu ile golü atıp istediğini almıştı. bunun dışındaki değerlendirmeler boş avuntuydu. nitekim imparator bu maçtan sonra da, 'iyi oynadıkları, üzülmemeleri gerektiği' yolundaki tesellilere pek katılmıyor, milan maçından sonra söylediği "keşke kötü oynasak da puanları biz alsak" sözünü tekrarlıyordu. çünkü yolun yarısı geçilmişti, henüz galatasaray 1 puan alabilmişti. oysa geçen sezon ilk 3 maç sonunda sarı kırmızılı takım 4 puan toplamıştı. o nedenle, şampiyonlar ligi'nde başarılı olma şansı elden kaçıyordu.
tabii imparator'u bütün bu değerlendirmelerden çok daha fazla sinirlendiren bir şey daha vardı. galatasaray bu karşılaşmanın başında attığı gol, hakem tarafından görmezden gelinmişti. chelsea kalecisinin içerden çevirdiği topun kale çizgisini tam 37 santimetre geçmiş olduğu, sonraki günlerde ingiliz basınında yazılacaktı. bilgisayarla yapılan ölçümlemelerde bu durum apaçık görünmüştü ama yardımcı hakemin o sıradaki uyku durumu cim bom'a pahalıya mal olmuştu...