ilk basımı 2000 olan ahmet çakır'ın "o bir imparator" kitabından;
deplasmandaki b. dortmund maçı öncesinde iki şaşırtıcı olay yaşanmıştı. ilki imparator'un 4 yıllık görev döneminde ilk ve tek olarak yaptığı bir işti. maçtan bir gün önceki basın toplantısında imparator, gazetecilere, bu maçta nasıl bir taktik uygulayacaklarını, hangi futbolcuya ne görev vereceğini tek tek anlatmıştı.
açıkçası, imparator hüzün verici bir çaresizlik içindeydi. sakatlıklar ve cezalar yüzünden sahaya takım çıkaramayacak durumdaydı. bu yüzden bir önceki sezonun avrupa şampiyonu b. dortmund'un karşısına 16,5 yaşındaki emre ile çıkacaktı...
zaten şampiyonlar ligi'nde inanılmaz derecede eşitlikten uzak koşullarda bir mücadele veriliyordu. karşı karşıya geldiği b. dortmund ve parma gibi rakiplerle galatasaray arasında, kadronun toplam değeri açısından kat kat fark vardı.
böyle bir durumda belki tek maçta bir şeyler yapabilmek mümkün olabilirdi, ancak 6 maçlık turnuvada hedefe ulaşabilmek mümkün olamıyordu, olamayacaktı...
imparator, o gün gazetecilere anlattıkları neredeyse aynen gerçekleşti. örneğin, rakibin ağırlıklı olarak soldan hücum edip gole gittiğini biliyordu. buna göre önlem almaya çalışmış ama bu sonuç vermemişti. ilk 2 gol bu şekilde gelmiş ve haliyle takım dağılmıştı...
genç emre'nin sahada tir tir titrediğini tribünden bile görebilmek mümkündü. o nedenle yapabileceklerini bile yapamıyor, her topu rakibe veriyordu. bunun üzerine imparator, ilk yarının bitmesini bile beklemeden karşılaşmanın 37. dakikasında onu oyundan alıyordu. imparator, öfkeden ve çaresizlikten delirecek gibiydi. ancak belli bir noktadan sonra daha fazla üzülemiyordunuz. lanet olsun deyip o maçın bir an önce bitmesini dilemekten başka yapabileceğiniz bir şey kalmıyordu.