bayern münih'i bir kenara bırakalım, almanya'da ilk dört sırada yer alan takımlarından üçüne rakip olduk bu sezon. sezon başın hoffenheim ile bir hazırlık maçı, uefa grubunda hertha'ya konuk olmamız ve bundesliga zirvesinden bir başka takım hamburger sv. hamburg'u geçip bremen'e rakip olmak bizde küçük bir almanya lig kupası etkisi yaratacak. bundesliga'da mücadele etsek kıyasını yapmak için yeterli veriye sahip olabileceğimiz bir sezon geçiriyoruz. maçtan bir gün önce almanya'nın en kuzeyine gidiyoruz. sonrası danimarka olan bir yer diye tanılanıyor bu soğuk şehir. futbol kulüpleri arasında kulüp logosu olarak son sıralarda yerini alabilecek bir logoya sahip hamburg. hamburg logosundaki çizim "kapı" anlamında geliyor(muş). almanya'nın en kuzeyindeki giriş kapısı diyebiliriz. sonu "burg"la biten eski endüstri şehirlerinden biri hamburg. şehrin büyüklüğüne yakışır bir stada sahipler aynı zamanda. uefa kupası 2010 finali'nin de ev sahibi olacak stadyum 51 bin seyirci kapasitesine sahip. hamburg kulübü'nün maç öncesi en büyük sıkıntısı almanya'daki türk vatandaşlarının bilet talebi. normal olarak iç saha avantajını yaşamak istiyorlar. hamburg'a indiğimizde bizi şaşırtmayan bir görüntü var. bine yakın gurbetçimiz karşılıyor galatasaray'ı. almanya'ya inişimizin akşamında bülent korkmaz'ın basın toplantısı var. birinci konu fernando meira'nın galatasaray'a olan vedası, ikinci konu takımdaki eksiklikler...
"sahaya 11 kişi çıkıyorsak..." diye başlıyor bülent korkmaz. biz bitirelim "eksiğimiz yok tur". hamburg'ta martin jol'un basın toplantısını ise "bordeaux'a dört gol atan bir takım güçlüdür" cümlesi özetliyor. maç günü hamburg'un stadına giden yollar, hamburglulara göre alışılmadık şekilde kalabalık. stat tam anlamıyla yükünü aldığında yüzde 40'nda galatasaray taraftarının olduğunu görüyoruz. sahaya kalede de sanctis, geride sabri, hakan balta, emre aşık ve volkan, ortada barış, ayhan, lincoln, kewell ve arda, ileride ise tek forvet nonda düzeni ile çıkıyoruz. hamburg'ta ivıca olic maça ilk onbirde başlamıyor. alman temsilcisinin ileri ikilisini mladen petric ve guerrero oluşturuyor. karşılaşmanın ilk 10 dakikası hızlı ama pozisyonsuz geçiyor. 18'de arda'yı sert bir şekilde durduran guerrero sarı kart görüyor. hamburg bu dakiakdan sonra daha çok adamla gelmeye başlıyor. biz ise daha hızlı çıkabilsek cümlesiyle haşır neşiriz. 33'te hızlı çıkıyoruz savunmadan. arda ters kanattaki lincoln'e uzatıyor topu. pasın boyu 10 santim kısa kalınca lincoln'le savunmanın mücadelesinde top geriden gelen ayhan'ın önüne kalıyor. ayhan'ın şutu direkten ağlara yöneldiğinde, biz uefa'da bir adım daha atıyoruz. ilk yarının kalan dakikalarını kontrol altında istediğimiz gibi bitiriyoruz. ikinci yarıda ise baskıyı hissetmemiz çok kısa sürüyor. 49'da hamburg sağ kanattan geliyor, yapılan ortada topu önünde bulan alman milli takım oyuncusu jansen yere düşmeden vuruyor: 1-1. maç öncesi gollü beraberliğe imza atardık ama bir kere öne geçmiş olmak yok mu! 51'de lincoln'un "no look" paslarından bir tanesi nonda'yı kaleci ile karşı karşıya bırakıyor. nonda vuruşun dozunu fazla verince mutlak bir golden oluyoruz. 53teki petric. emre aşık mücadelesinde hakemin hatalı kararı geliyor. yüzde 100 gollük pozisyonun oluşmadığı gün gibi açık olan pozisyon sonucu aşık kırmızı kan görüyor. bu dakikadan sonra beklentimiz maçın bu şekilde bitmesi 10 kişilik galatasaray'da lincoln dertli bir şekilde kenara geriyor. mehmet güven koşarak oyuna giriyor. 60. ile 70. dakikalar arasında oyunu iyi kontrol ediyoruz. 82'de martin jol, oyuna pitroipa'yı alınca dengeler bozuluyor. bizim sol kanadımızdan gelen ataklar tadımızı kaçınyor. 10 dakika daha dayanıyoruz. uzatma dakikalarında ümit karan'ın golü geliyor ama öncesinde hakemin faul kararı var. çok da üzülmüyoruz, aklımızda "bu bize yeter" cümlesi, bir maçı daha bitiriyoruz.