ali sami yendeki fecî kazâyı anlatan maç hastalarının kendilerine gelirgelmez ilk sözleri şu olmuştur: "tüh, metin, can ve sanlıyı seyredemedik. fenerbahçe - galatasaray'ın maçına yetişelim"
necati karakaya
sakatlık mı.. hastalık mı?.. maçtan daha büyük hastalık olur mu hiç? buradan çıkalım. doğru mithatpaşa'ya. bizim hastahaneniz orası...»
bu sözleri, 20 aralık pazar günü türkiye - burgaristan maçını görmek için ali sami yen stadyomuna gelen, fakat müsabakayı seyredemeden hastana yataklarına düşen spor kazâzedeleri söylüyordu..
çoğunun konuşacak hâli yoktu. hattâ çene kemiği kırılanları vardı aralarında. ama, gene de samimi idiler, dürüsttüler. şefkat bekleyen bu hastalar hiçbir zaman futbolu akıllarından çıkaramıyorlardı.
kimi lefter'den, kimi şenol’dan, kimi turgay, metin’den, kimi de can'dan bahsediyordu. ızdırapları büyüktü. kendilerini çilekeş seyicinin sembolleri olarak görüyor, belki de bundan açıklamadıkları bir gurur duyuyorlardı... büyük tehlikeler, büyük ameliyatlar geçirmiş, ızdırap duymuş olmaları gerçekti. ama «gerçek» ler bununla da bitmiyordu...
ekseriyeti geçimini günü gününe temin eden insanlardı. evde ekmek bekleyen çocuğu, eşi, kiminin baktığı anası, babası, kardeşi vardı. yılda bir defa alabildiği tek pabucunu dahi kazâ sırasında kaybedenler vardı: «millî maçtı. can da gelmişti. metin form tuttu. açılış töreni dediler. yeşil bir saha varmış, görelim dedik. göremedik hiçbirini» diyorlardı. sonra şehrin valisi gelmiş, «merak etmeyin» demiş, sevinmişler. federasyon mensupları gelmiş, teselli etmişler. muhterem özyurt'u görmüşlerdi. memnun olmuşlar. selâhattin akel için: «iyi insan» diyorlar. kendileri için maç oynanacakmış... «hiç olmazsa, maddi sıkıntımız düzelir biraz olsun» diye konuşmuşlar aralarında...
onların bu hislerini, düşüncelerini, neler beklediklerini, nasıl ıztırap çektiklerini dile getirmek istemiştik. anlayışlı doktorlar bulduk. üzmeden konuşmamıza izin verdiler. anlaştık. arkadaş olduk. bâzılarını göremedik. çocuk hastahanesinde yatanlarla tanışamadık. zirâ, doktorları «ne soracaksın». onlar konuşmaz. bana sorun» dediler. dopdonuk ve hissizdiler.
oturduğu maroken koltukta kasılmaktan başka birşey düşünmüyorlardı o anda. belki de bahsedilen hastaları yaşatan kuvvetin kendileri olduğu inancı vardı içinde... «hâzım bumin iyi doktordur» dediler... biz önce hastasının derdini aksettirecek bir doktor olmasını arzu ederdik.
zirâ, ekserisi cemiyete malûl olarak dönecek bu orta halli, dar gelirli sporsever hastalar ne milyonları olan tüccar, ne de bir ameliyattan binlerce lira kazanan isim yapmış doktordu...
facianın hikayesi
ihmalin malûl hâle getirdiği bâzılarını dışarıda yepyeni bir hayat bekliyordu. kimi iyi olmuş, şifâ ile hastahaneden ayrılmıştı. kiminin yarası daha ağırdı. hastahanede yatıyordu. şimdi, 20 aralık günü saat 13.25'deki âfeti o anda hissettiklerini ve bu abdaki futbol düşüncelerini bu hastalardan bâzılarının ağzından dinleyelim.
hayrettin günbilen: «48 yaşındayım. evliyim. oğlum bülent 5, ibrahim ise 7 yaşındadır. çarşıkapıda kunduracıyım. 35 yıldır futbol seyrederim. fenerbahçe kulübünü tutarım. şeref ve can'ı severim. 33 yıldır böyle bir kazâ geçirmedim. maça saat tam birde geldim. bir bilet aldım. üst kata çıktım. birden kendimi ön sıralarda buldum. arkadan itiyorlardı. kaburgalarım sanki preste sıkışıyordu. ilk düşenler arasındaydım. omuzum üzerine aşağıya inişimi hatırlıyorum. sonra kendimden geçmişim, gözlerimi hastahanede açtım. çocuklarıma bakmak zorundayım. o gün kazanır, o gün yeriz. mâli yönden yıkıldım. yardım ederlerse memnun olurum.»
dikran özdoğan: «24 yaşında şoförüm. hayatla sadece babam var. çalışır ona bakarım. taşlıtarla’da oturuyoruz. fenerbahçeliyim. can ile metin'i severim. ben sinema falan bilmem. açık hava diye maça gidiyorum. maça l’de gelmiştim. yeşil çiemn varmış sahada, vallahi birşey görmedim. tam tribünün merdivenlerinden çıktım, kendimi bir anda ön sırada buldum. birden havalandım. düşerken, kendimi ayarladım. başkalarının üstüne düşmek istiyordum. buna muvaffak oldum. ama, sonradan benim üzerime düşenler beni yaraladılar. iyi olayım gene maça gideceğim. fakat ayakkabım ve elbisem yok. yılda bir pabuç alırım, o da kayboldu. ne olur vali beye söyleyin bana bir ayakkabı göndersin.»
nurettin tunçsancak: «ah, can'ı seyredemedim, ona yanarım. 32 yaşındayım. 20 senelik fenerliyim. lefter ile turgay'ın hayranıyım. dökümcülük yaparım. 8 yaşında bir oğlum var. adı ömer, ziyaretime gelmiş, içeri almamışlar. o ânı hiçbir zaman unutamayacağım. bir grup, betonun üzerine düştü. gözlerimiz açılmış aşağı onlara bakıyor, bir yandan da düşmemek için birbirimize tutunuyorduk. tutunduğumuz boru kopunca ben de kendimi betonun üzerinde buldum. koma mıdır, nedir. ona girmişim. hiçbir şey hatırlamıyorum. her tarafım iki renk oldu.»
ismail üçmer: «30 yaşında şoförüm. gâzi osmanpaşa’da oturuyorum. fenerbahçeliyim. cihat arman'ın zamanından beri maça giderim. milli maç bu. can da var. hiç kaçırırmıyım? kalktık geldik. ben iki ayağımın üzerine düştüm. düşerken kendimi ayarlamağa bakıyordum. fakat olan biten ayaklarıma oldu. ikisi de demirlerle boydan boya yarıldı. bakalım kaç ay sonra işe başlıyacağım. ha, unutuyordum ağabeyciğim. fenerbahçe - galatasaray maçına kaç gün var? 10 gün mü? allah şifa verse de şu maçı bir görsem.»
ibrahim özokçu:«kadıköy yeldeğirmeninde berberim. çenem kırılmış. ameliyat olacakmışım. zararı yok ağabeyciğim ağrısın. önce daha çok ağrıyordu. fenerbahçe'nin lâfı olur da konuşmaz mıyız biz. havada uçarken, ayakkabılarım ile pardesüm uçmuş. ben 7 yıldır maç meraklısıyım. şu ameliyatımı bir an evvel yapsalar da fenerbahçe - galatasaray maçına yetişsem. bize yardım yapacaklarmış. sağ olsunlar. federasyon başkanı muhterem özyurt çok iyi insan. ne yapalım kısmet böyleymiş..»
necati şimşek: «zeytinburnunda otururum. 24 yaşındayım. mensucat santral fabrikasında işçiyim. beşiktaş taraftarıyım. şenol ve metin’in hayranıyım. sanlı şımarmazsa onu da seveceğim. vali bey geldi. ziyaret etti. bizimle alâkadar olacaklarmış. ben aşağıya düşmedim. düşmemek için inat ettim. keşke düşse imişim. o koca demir ayağıma saplanınca asılı kaldım. demirin ğirdiği yeri ameliyat ettiler. mithatpa'a stadı daha iyi. inşallah iyi olayım gene maça giderim. bu bir sefer olur.»