büyük bayramı başkentte kutluyoruz. heyecanlıyız, sevinçliyiz...
çocuklar geçit törenini görmek için sabırsızlanırken, gelen, haber hepsini üzdü. dâvetiye bulunamamıştı. ama, başka bir mutlu olay üzüntülerini dağıtıverdi. sabah çankaya'ya doğru yürüyorduk. birden sayın cumhurbaşkanımız cemal gürsel’in geldiği haberi yayıldı. tam çankaya köşkünün önündeydik. gürsel de merasim kıtasını teftişten dönüyordu. futbolcular «paşamızla konuşup, maça dâvet edeceğiz» diye tutturdular. ama, ne mümkün. arabalar, askeri vasıtalar ve kalabalıktan başkanla konuşmaya imkan yoktu. merasim olmasa, mutlaka çoksevdiği milli takım futbolcularıyla birkaç dakika da olsa sohbet edecek, hatırlarını sorup, başarılar dileyecekti. biz de saf halinde dizilip tam önümüzden geçerken kendisini selâmladık. gürsel tanımıştı çocukları. eliyle selâm verdi.
öğleden sonra herkes radyonun başındaydı. beşiktaş - galatasaray maçı büyük bir heyecanla takip edildi. can bile uzun zamandır lig maçlarımızın havasından uzak kalmış olmasına rağmen radyonun başından ayrılmadı. bir noktaya dikkat ettim. fenerbahçelilerde sanki sahadaymış gibi bir hâl vardı. eh, ne de olsa şampiyonluk ortağı sayılırlar...
büyük maçı böylece bitirdik. şimdi gelecekleri, istanbuldakileri bekliyoruz. bugün bir idman daha yapıp, cumartesiyi istirahatla geçireceğiz. pazara maç var. başkentte tunus’a karşı iyi bir oyun çıkaracağımız ümidindeyim. çocukların idmanlardaki çalışkanlığı ve maçı önemseyişi, beni ümitlendiriyor...