sene 1974. beşiktaş karışık… son şampiyonluğunu 1966-1967 sezonunda yaşayan takım için 70’li yılların ilk yarısı da büyük sıkıntılarla geçer. önce birch’ün galatasaray’ı sonra didi’nin fenerbahçe’si lige ambargo koyar. 1974’de tsyd kupası’yla, büyük umutlarla açılan sezonun devamı da beklenildiği gibi olmaz. fakat beşiktaş’ın hayal kırıklığı ile geçen bu sezonun da bile tarih yazmak için bir fırsatı vardır: türkiye kupası.
1962-1963 sezonunda başlayan kupayı henüz müzesine götüremeyen kara kartal turnuvaya metin türel antrenörlüğünde, adanaspor karşısında galibiyetle başlar. ligde alınan istikrarsız sonuçlar metin türel’i koltuğundan ederken geçici olarak takımın başına geçen, kulüp tarihinin avrupa kupalarında ilk golünü efsane real madrid’e atan, kaya köstepen önderliğinde ikinci maçta alınan 2-0’lık galibiyet turu perçinler. sırasıyla; erdemir ereğlispor, şekerspor ve bursaspor ise alman antrenör horst buhtz takımın başındayken geçilir. bu arada büyük kaleci sabri dino, sakatlığı nedeniyle futbol yaşamını noktalamıştır. finalde rakip; birinci lige bir sene önce yükselen ve 70’lerin ikinci yarısında damga vurmak deyimini anlamsız kılacak olan trabzonspor olur. ilk maç 1-0’lık trabzonspor galibiyetiyle sonuçlanırken umutlar inönü’ye taşınır. ligin yeni ekibini inönü’de taraftarının da desteğiyle yıkmayı düşünen beşiktaş, şansızlığı hesaba katmaz… adana demirspor ile oynanan lig maçında başına aldığı darbeyle sakatlanan tezcan ozan rövanşta takımdaki yerini alamayacaktır. türkiye kupası’nda attığı 8 golle takımına büyük katkı yapan tezcan’ın yokluğu içten içe tedirgin eder kara kartala sahada, tribünde, radyo başında gönül verenleri.
21 mayıs 1975 çarşamba günü soyunma odasında, tezcan’ın yokluğunu hissettirmemek için ant içilir. onuncu yıl marşı eşliğinde sahaya çıkan beşiktaşlı futbolcular maça fırtına gibi başlar ve aradıkları golü efsane sağ bek niko’nun ayağından bulurlar. ilk yarı bu şekilde sonuçlanırken ikinci yarı da beşiktaş’ın kararlı futboluyla başlar. dakikalar 62’yi gösterirken kazanılan penaltı tüm beşiktaşlıları sevince boğar. nitekim takımın penaltıcısı görevini sanlı kaptandan alan vedat okyar kullandığı 41 penaltıyı da gole çevirmiştir. fakat bu sevinç beşiktaşlıların kursağında kalır, futbolseverlerin şaşkınlıkla hep bir ağızdan verdiği tepki desibel rekorlarını belki de o günlerde alt üst etmiştir. vuruş esnasında dengesini kaybeden efsane libero, ‘güzel insan’ vedat okyar, atacağı yeri gösterdiği 42. penaltı vuruşunu kaçırır ya da bir başka deyişle bir diğer efsane şenol güneş penaltıyı kurtarır. kısa süreli şok beşiktaşlıların yüreklerini ağzına getirir. kaybedenler kulübü lanetinden illallah eden siyah-beyaz aşıkları bu sefer kazanacaklarına çok inanmıştır halbuki. umutlar sönmeye başlarken vedat okyar’ın defanstaki ortağı lütfü ısıgöllü çıkar sahneye. girdiği kademelerle defansın hatalarını kapatan en iyi ‘süpürücü’lerden olan vedat okyar’ı ipten alan lütfü ısıgöllü, kafa vuruşuyla takımın ikinci golünü atar. başarılı savunmacı gol sevinci esnasında ise neye uğradığını şaşırır, boğazına sarılan vedat okyar bütün gücüyle bağırmaktadır: ‘hayatımı kurtardın, hayatımı kurtardın’. bu önemli gol beşiktaş’ın kara bahtına bir ışık olur ve türkiye kupası ilk kez kazanılır. türkiye kupası, sanlı sarıalioğlu’nun ellerinde yükselirken antrenör horst buhtz: ‘ bütün oyuncularım görevlerini çok iyi yaptılar ama bir isim vermek gerekirse ben kahraman’ı söylemek isterim’ der.
işte o kahraman, başarılı orta saha oyuncusu kahraman kartaloğlu’dur. ‘kariyerimde en iyi maçları trabzonspor’a karşı oynadım’ diyen kartaloğlu, antrenörü tarafından final maçının oyuncusu olarak gösterilir fakat onun zaferi kutlamak için farklı bir planı vardır. soyunma odasında zafer kutlaması esnasında boşta kalan türkiye kupası’nı kaptığı gibi önce karagümrük’te oturduğu mahalleye getirir oradan da ‘hususi taksi’yle cerrahpaşa hastanesi’ne doğru yola koyulur kahraman kartaloğlu ve birkaç arkadaşı. cerrahpaşa’da yatan tezcan ozan’a götürülmüştür türkiye kupası, attığı sekiz golle türkiye kupası’nda takımını taşıyan tezcan’a. finalde oynayamasa bile unutulmamıştır katkıları, başta kahraman kartaloğlu olmak üzere diğer arkadaşları tarafından.
ilk kez kazanılmasına yakışır bir hikayeye sahip bu kupa, beşiktaş’ın en zor zamanlarında kazanılan zafer olarak tarihe geçmiştir. fakat kazanmaktan da önemlisinin takım olmak olduğunu gösteren, her oyuncunun birbiri için oynadığı zaman büyük kulüp olunduğunun en güzel örneklerinden biridir belki de. münir özkul filmlerinden öğrendiğimiz ‘ne olursa olsun biz bir aileyiz’in en güzel gösterisidir aslında hastaneye götürülen bu kupa. aynı zamanda maddi ve manevi ne zorluklarla olursa olsun beşiktaşlı olmanın, siyah-beyaz’a gönül verenin büyük bir gururla ‘ben beşiktaşlıyım’ diyebilmesinin sebeplerinden biridir bu hikaye. duvarlara ya da t-shirtlere yazılan sloganlara gerek kalmadan…
(ezeli rakibinin efsanesi lefter’in anıldığı kınalıada’da, üstada saygısını göstermek için orada bulunan ve büyük takımı temsil etmenin ne olduğunu bu davranışlarıyla gösteren eski futbolcu ağabeylerimiz arasında tanıştığım kahraman kartaloğlu’na, bu muhteşem hikayeyi paylaştığı için saygı ve minnetlerimi sunuyorum.)