otomobille olimpiyat köyü'ne doğru ilerlerken etrafımız galatasaraylılarla çevriliydi. sağımızda solumuzda gs'li olduğumuza dair bir ibare olmadığından, yandaki arabadakiler ‘‘acaba bunlar fb'li midir’’ diye kafalarını camlardan çıkarıp bizi süzüyor, ardından gözümüzün içine bakarak ‘‘ne kadar fenerli varsa’’ diye küfrediyorlardı. neyse ki çabuk davranıp çantamızdaki gs kaşkolunu arabanın ön konsoluna serdik. bu sayede ‘‘bacı’’ kontenjanından yola devam edebildik. stada girdiğimizde, maçın başlamasından hemen önce yapılan dostluk, kardeşlik anonslarına gs'liler küfürlü sloganla karşılık veriyordu. hepsinin de sesi bir gece önce süt-çiğ yumurta terkibiyle terbiyelenmiş gibi gürdü. ortalığı inletiyordu. neredeyse tüm stattakiler ilk yarıda fenerbahçe'nin gollerinden sonra gelen galatasaray'ın gollerini göremedi. çünkü goller peş peşeydi gelmişti. gs'liler fenerbahçe'nin gollerinden sonra kafalarını önlerine eğip iki elleriyle saçlarını yoluyorlardı gol olduğunda. fenerliler ise birbirlerine sarılmış halde sevinç gösterisi yapıyordu.
üç yıldızlı şov
gs tribünlerinin en şahane taraftar organizasyonu, ellerindeki gümüş rengi yaldızlı káğıtlardan yaptıkları üç yıldızdı. gece maçı için iyi bir şov hazırlayan koca bir kulübün taraftarlarını neden gece maçından mahrum bıraktıklarını anlamakta zorlandık doğrusu. gün ışığında ne sis bombalarının ne de kırmızı yanan o şahane meşalelerin keyfi çıkıyor.
kadınlar çoktu
galatasaray tribünlerinde kadın izleyicilerin sayısı beklenenden fazlaydı. erkekler gibi kadın taraftarlar da kapıda milyonlar harcayarak takımının renklerine bürünmüştü. biz de stada rengárenk girdik. kadın izleyicilerin arasında 8-9 aylık bebekleriyle gelenleri de gördük. tribünlerde kadınların bulunması cinsel içerikli sloganları azaltmadı. hatta kadınların da bunlara katıldığı görüldü.