ilk basımı 2001 yılında olan murat toklucu'nun "taraftarın senle" kitabından;
holiganizm konusunda genel bir kafa karışıklığı olduğunu ve bunun medyaya da yansıdığını söylemiştim. basında holiganizm konusunu yüzeysel olarak inceleyince bile işin kafa karışıklığı ve bilgisizliği aşan bazı yönleri olduğu anlaşılıyor.
iki leeds united taraftarının taksim'de öldürülmesi sonrasında "ingiliz holiganlara yeri öptürmekten" bahseden star gazetesi, olayı, faillerinden daha ateşli biçimde savunabiliyordu örneğin. galatasaray'ın 2-0 galibiyetiyle sonuçlanan leeds united maçının ertesi günü star'ın birinci sayfasında "two size" başlığının altında "holiganların sokakta da, sahada da ağzını, burnunu kırdık. biz türkler, avrupalı rakiplerimizi çiçeklerle karşılar, alkışlarla uğurlarız... ama sizi suratınıza tükürerek gönderiyoruz! two.. two.. ingiltere'ye kadar yolunuz var" yazıyordu. tüm sayfaya yayılmış iki fotoğraftan birinde taksim'deki olaylar sırasında yerde yatan bir ingiliz taraftarın üç-dört kişi tarafından dövülmekte olduğunu gösteren fotoğrafın başlığı "sokakta böyleydi. resimaltı için "leeds li holiganlara taksim'de kafasına vura vura vatan toprağını öptürdüler" ifadesi uygun görülmüştü. asahada böyle" başlıklı ikinci fotoğraf maç sırasında leeds oyuncusu kewell'in sakatlanıp yere düştüğünde çekilmişti. resimaltında da "leeds'li futbolculara sami yen'in çimlerinde cenaze namazı kıldırdılar. hem de two rekat" yazılıydı.
star gazetesinin bu başlığı için ertesi gün özür dileyeceğini sananlar ertesi gün yine birinci sayfadan yayımlanan "yok öyle burası türkiye" başlıklı, star gazetesi imzalı şu yazıyla karşılaştılar:
"holigan bir futbol çetesidir... ırkçıdır, canidir, anarşisttir... bugüne kadar, avrupa'nın birçok şehrinde, maç öncesi yaktılar, yıktılar, öldürdüler... bu holigan çetesinin tarihi kanlı olaylarla doludur... 39 kişiyi öldürdükleri heysel faciası hâlâ hafızalardadır... işte bu 'dehşet çetesi', leeds united maçı öncesi aynı tahrik ve saldırganlığı türkiye'de denedi... istanbul'un ortasında, türk taraftarların karşısına geçip, türk parasını yaktılar, atatürk'e sakal bıyık yaptılar, yoldan geçenlere saldırdılar, polislere popolarını gösterip hakaret ettiler... ingilizler ülkelerinden çıkınca, deli danalar gibi tehlikeli oluyorlar... gazeteniz star da bu vahşet çetesine karşı duyulan tepkiyi dün bütün çıplaklığıyla dile getirdi... elbette gazeteniz star hangi nedenle olursa olsun dehşetin her türüne karşıdır... insana ve ölüye saygılıdır... hatta inançlarımız gereği ölen holiganların arkasından rahmet de dileriz... ama, her maç öncesi, gittiği her avrupa şehrinde kan döken, ırkçı hareketlerle milliyetçilik duygularını tahrik eden ve yüzlerce kişinin ölümüne neden olan bu holigan çetesinin yaptıklarını da görmezlikten gelemeyiz... sen türk parasını yakacaksın, atatürk'e sakal bıyık yapacaksın, hakaret edeceksin, polisin karşısına geçip poponu göstereceksin ve tepki görmeyeceksin... elbette bu mümkün değil... tahrikin sonucu budur... şimdi ölenler için üzülüyoruz... ve avrupa şehirlerinde yakıp yıkıp, öldüren holiganlara, akıllarını başlarına almaları için bir tek şey söylüyoruz: yok öyle! burası türkiye..."
prof. dr. haluk şahin star gazetesinin bu bakış açısını "popüler gazeteler, kendi rollerini popüler kültüre hizmet ve onun içinde kalmak olarak tanımlayan gazeteler toplumların maraz taraflarını da benimsiyor ve hatta onları abartarak topluma geri öğürüyorlar. bu maraz taraflardan biri de şovenizmdir, aşırı milliyetçiliktir. böyle gıdıklamalar toplumun gazete almasını sağlayabilir, futbola dayanan bir şovenist cinayeti allayıp pullayıp o seyirciye vermek, kınanması gereken, alçakça bir şeydir. cinsel tecavüzü haklı gösteren, öven, kadınları bir tecavüz objesi olarak gören haberlerin olduğu gazeteler çıkardı eskiden. futbol cinayetini savunmak, o gazetelerin yaptığına çok benziyor," diye açıklıyor.
star'ın bu tavrını medyanın tümüne yaymak haksızlık olur elbette. o zamanın radikal yazarı mehmet yılmaz "bu basit bir taraftar kavgası değildir. futbol sahalarında görmeye alıştığımız şiddet olaylarının bir devamı da değildir. televizyon görüntülerinde de açıkça görünüyor ki şiddet bir toplumsal histeri haline dönüşmüş. polis, elindeki insanları bile çevreden gelen kalabalıklara karşı korumayı başaramamış. o sırada sokaktan geçmekte olan bizim gibi insanları, hiç tanımadıkları bir başka grup insanın üzerine saldırmaya sevk eden dürtü neydi? bu şiddet histerisini körükleyen toplumsal sebepleri bulmak ve düzeltmek zorundayız," diye yazıyordu.