bir gol... iki gol... üç gol... dört gol... beş gol...
sarı - kırmızılılar ankara'nın iddialı takımını mithatpaşa'da hezimee uğrattılar
galatasaray, kupanın ilk finalisti
maça süratli başlamalarına rağmen a. güçlüler 5-1 mağlûp oldu. golleri metin (3), ayhan (2) ve halim kaydetti
kahraman bapçum
takır takır bir dömifinal maçı oldu doğrusu... eğer ankaragücünün genç, geniş ve rahat hareketli, gğrbğz yapılı ve zeki forveti oyunun ilk yarım saatindeki diriliğini bütün maç boyunca gösterse, dillere destan bir maç bile olabilirdi...
ilk dakikalardan başlayan yüklenici ve yıpratıcı davranış turgayın kalesinin önünde oldukça önemli fırtınalar yapıyordu. hele bir da ahmetle candemir'in «umulanı vermeyişleri» vardı ki... ama galatasarayın gittikçe açılan, gittikçe kendinibulan kadrosu devrenin bitmesineyakın şöyle bir silkindi ve 3 dakika içinde 3 golü çekiverdi. neydi bu, üç değil «üçüz» golün sebebi: evvelâ kaleci idi şüphesiz... yunusun tereddütleri idi. sonra metin'in «büyük kralı» hatırlatan ilk golü... sonra değma baba yiğitin beceremiyeceği soğukkanlılıkla yaptığı ikinci gol... ve ayhan'ın, otuz metreden topa vurduğu an «goolll..» diye bağırtan cinsten şütü... neydi «üçüz» golün sebebi? «üçüz» golün sebebi üç «çok büyük futbol hareketinin» üstüste gelmesinden ibaretti.
ve... yıkılıverdi o üç dakika içinde ankaranın iddialı dömifinalisti.
ama bu yıkılış bir ümidin yıkılışı idi. yoksa futbol olarak beşinci golden sonra bile dimdik ayakta idiler.
zorlu, canlı ve zevkli bir domifinai seyrettik. altı tane de birbirinden güzel gol... gene de açıkça söylemek gerekir ki: skordaki büyük fark oyunun hakkı değildi. iyi bir kaleci -veya iyi gününde bir yunus- daha heyecanlı ve tarafları daha fazla zorlayan bir kupa maçı yapardı bu oyunu. ama dünkü turgay, eski günlerini hatırlatan ergun, dirilmiş bir metin... ve diğerleri ile galatasaray bu maçı gene de söke söke alırdı...
büyük gol: 34 üncü dakikada uzaktan yapılan bir hendbol atışında şehmuz kafa ile kesti topu fakat erol'un önüne düşürdü. erol kale ağzında gördüğü bir boşluğa yuvarladı. metin topun bir an sahipsiz kaldığı bu boşluğa yılan gibi sıyrılarak girdi. hâkim oldu topa ve.. patlatamadı. bildiğimiz metin için bu topu gök gürültüsü gibi kalede patlatmak normal olurdu o, sağ ayağının üstü ile kendi sağ tarafına plâse ediverdi topu .
zarif gol: 37 nci dakikada mustafa sağaçık yerinde tâ gerilerden kapıp getirdiği topu aut çizgisine kadar inip havadan ortaladı. ibrahim sıçradı ve zor yetişti topa, ancak geriye doğru indirdi kalenin tam karşısında önünde topu bulan metin belden yukarısını hiç kıpırdatmadan alabildiğine soğuk ve sağlam bri ayak çıkardı.
sürpriz gol: orta vuruşu yapılmıştı ikinci golden sonra... candemir kaptı ve ileri aşırdı. ayhan kaleye 25-30 metre uzaklıkta, iki uzun adımla yetişti topa. ve başka hiçbir harekete lûzum görmeden vurdu. bu vuruş ânında gol olduğunu hissettiren vuruşlardandı. kaleci topu tâkip edemez miydi? ederdi belki... ama çıkartabilir miydi?
cin gibi gol: üç farka rağmen oyuna asılan ankaragücü 52 nci dakikada ceza sahası dışında bir frikik kazandı. candan aradan sızdırdı topu, kimse ne olduğunun farkında bile değildi. arkadan da halim sızdı kale ağzına ve üzerine gelen turgayın yanı başından içeri yuvarladı.
metinvari gol: korner direğinin dibinden ibrahim sağdan bir frikik attı. aşırdı kalenin öbür direği dibine. ve metin yerden birmiş gibi kendini sanki gözleyerek yetişti oraya. vurdu kafayı... topu ağlardan çıkardılar. (dk. 60)
şiir gol: ayhan, defanstan gelen uzun bir degajı kovaladı. yakaladı, düzeltti. sahanaın en iyilerinden biri olan ismailin başı üzerinden aşırdı, kendisni de yanından döndü. yunus üzerine gelmedi. tekrar hakim oldu topa. havadan yere inen topa şöyle bir dokundu. sekmedi, sıçramadı, zıplamadı top. yağdan kıl çeker gibi ağlara kadar gitti. (dk. 62)