bir ali sami yen anısı 31 mayıs 2012, 17:33 yücel cüre
seksenli yıllar, doksanlı yıllar diye başlayan cümlelere oldum olası illet olurum olmasına da şimdi size anlatacağım durumu izah ededilmek için kaçınılmaz başlangıç kelimeleri bunlar olmalı. o yıllarda da aynen şu anda olduğu gibi, halkımızın en çok ilgi duyduğu spor dalı futboldu. şimdi, basketbol, voleybol, tenis gibi sporlara da yayılmış olan ilgi o zaman sadece futbola odaklanmış durumdaydı.
çok küçük yaşlarımı hatırlıyorum. 4-5 yaşında çalı bacak bir kız çocuğuydum. hergün gazete alınan az sayıdaki evlerden birinde büyüdüm. sabahları neredeyse güneşten önce eve giren günaydın gazetesinde önce spor sayfası okunur sonra geçilirdi memleket meselelerine. o günaydın gazetesi sayesinde söktüm daha 5 yaşındayken çatır çatır okumayı.
bir taraftarın fanatiklik boyutunu anlatırken hasta fenerli, hasta galatasaraylı derler ya ; işte benim dedem hasta galatasaraylıydı. önce galatasaray hastasıydı sonra kanser hastası oldu kaybettik kendisini olmadık zamanda. allah nur içinde yatırsın. benim galatasaray aşkım dedemden mirastır. evimizin yanında bulunan kıraathaneye maç günleri mahallenin gençleri doluşur, galatasaray galip geldiyse hepsi kaldırımın kenarından saçakların altından dedeme görünmeden evlerine yol alırlardı. çünkü dedem maçın bitimiyle cama fırlar, gençleri o anda orada bulunduklarına pişman ederdi. galatasaray yenildiyse aynı delikanlılar pencerenin önüne toplaşır kenan amca geçmiş olsun diye dedeme seslenirler dedem ise neredeyse nefes almadan sabit bir noktaya bakarak oturduğu divan köşesinde sesleri duymazdan gelirdi. dedeciğimin bu kadar fanatik olmasından mıdır yoksa sarı kırmızı renklerin büyüsünden midir bilinmez, okuma yazma bilmeyen anneannem takımın tüm futbolcularını ezbere sayar üstüne üstlük onlara bir de lakap takardı kendince.
kız çocuğu olmamın bayramlarda elbise ve rugan ayakkabı giymekten öteye gidemediği bir çocuk oldum. evden arasına salça sürülmüş yarım ekmeği kaptığım gibi arka sokakta alırdım soluğu oğlanlarla maç yapmak için. koşar adım maç yapmaya giderken kapı önünde lastik oynayan kızlara küçümseyen bakışlarımı fırlatmayı tek bir gün bile asla ihmal etmedim.
büyüyünce de fotoğraf pek değişmedi aslında. üniversiteye başladığımda, sabahtan öğleye kadar okula, öğleden akşama kadar işe, akşam iş çıkışı sinemaya konsere, haftasonları ise maça gitmeye başladım. galatasaray’ın şehirdeki tüm maçlarını kaçırmadan izlemeye giderdim. çevremdeki insanların bana şaşırmaları çok şükür sona erdi derken zaman geçti ve ben hiç ummadık bir anda bir adamla tanıştım. hızla ve elektronik posta ile gelen bir evlenme teklifine yine elektronik posta ile verdiğim evet cevabının ardından sevgili damat adaylarını annemlerle tanıştırma anı geldi çattı.
canım eş adayım radyocu olması sebebiyle yayını olmayan tek gün olan pazar günü annemlerle tanışmak isteğini bana bildirdiğinde ben çoktan elimde pazar gününe lig şampiyonluğunu ilan edeceğimiz galatasaray-gaziantep maçının biletlerini almıştım bile. evlenme teklifini aldığım gün 28 mayıs 1999, annemlerle damatlarının tanışmak istediği tarih 30 mayıs 1999. ali sami yen stadının muhteşem günlerinden birinde evde çay demleyip sıkıcı bir eş adayı tanıştırma aktivitesi ne yazık ki yapabileceğim birşey değildi. üstelik zaten annem, babam, arkadaşlarım derken herkese bilet almıştım ve tüm aileyi götürüyordum kendimle birlikte ali sami yen’e 30 mayıs günü.
tüm soğukkanlı ve bir o kadar yüzsüz tavrımla sevdiceğimin karşısına geçip de pazar günü olur elbette ama biz o gün maça gidiyoruz. ancak, fazla bilet var, sen de gel, istersen orada tanışırsınız dediğimde güleryüzle bunu kabul etmesinden anlamalıydım ne kadar beyefendi bir insanla karşı karşıya olduğumu. o kadar güleryüzle ve o kadar doğal kabul etti ki bu teklifimi hiç sormadan ben onu kendim gibi bir galatasaray delisi sandım.
pazar günü öğle saatlerinde ali sami yen’in kapısındaki buluşmada annemler damat adayı ile tanışıyorlardı aslında ciddi ciddi. tanıştılar, bizim damat kaptı bayrağı aldı omzunun üzerine en önden girdi hem de stada. ben sonradan öğrendim ki futbolu hiç sevmezmiş aslında.
eziyete bakar mısınız ? futbolu hiç sevmeyen bir erkek ve ailesiyle onu ali sami yen stadında tanıştıran bir hatun. allahtan hikâyenin sonu iyi bitti. galatasaray erdi şampiyonluğa biz çıktık kerevetine. gökten 1 elma düştü aramıza o elma da şimdi 12 yaşında. ve artık maçları birlikte izleyip birlikte heyecanlanıyoruz. 12 yaşındaki elmamız da galatasaraylı elbette hem de dolabında her formadan bir adet bulunanlardan.