f dergisinde ali ece'nin "takozların en güzeli" başlıklı yazısından:
19 eylül 1990 akşamı, recep unutulması imkansız bir vuruşla olağanüstü bir gole imza atacaktı. beşiktaş, malmö deplasmanında o yılların en iyi takımlarından olan isveç temsilcisine kök söktürüp maçı 2-2'ye taşımışken, son on dakikada adeta kendi sahasına hapsolmuştu. o yılların recep-kadir-ulvi-gökhan dörtlüsü türkiye'nin en iyi savunması olsa da her klasik türk savunması gibi yan toplarda avrupa'nın diğer takımlarına göre olağanüstü bir zaaf yaşıyordu. bunu bilen malmö sürekli kanatlardan yükleniyordu. ancak savunmanın sağında recep olduğu için onlar sol açık yerine sağ açıktan kanat organizasyonları yapmayı tercih ediyorlardı. son üç dört topta recep birkaç kez topu kafa ile uzaklaştırmıştı. malmö'nün 1.90'lık ikiz kuleleri karşısında hava toplarında recep bile zorlanmaya başlamıştı. sağdan gelen ortaya recep öyle bir yükseldi ki ve topa öyle bir rövaşata-vole karışımı vuruş yaptı ki o top kendi kalesine değil de malmö kalesine girmiş olsaydı maradona'dan sonra asrın golü olurdu!
o topa kaleci engin ipekoğlu olağanüstü bir planjon yapmıştı ama yetmemişti. maçtan sonra dönüş uçağında recep'in engine'e söyledikleri ise en az o gol kadar unutulmazdı: "yahu engin alem adamsın! bir de topu çıkaracakmışsın gibi doksana atlıyorsun, sen benim şutumu çıkarabilir misin allah aşkına?"