ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
hakkı yeşilyurt'un "deplasman tribününden basın tribününe..." başlıklı yazısından;
en eziyetli yolculuğumdur, kupa maçı için de gittiğim kocaeli. kafamıza göre takılmak için deplasman otobüsü yerine kiraladığımız özel bir aracı tercih etmiş olsak da... feridun, hakan, şakir ve ben. muhabbet doyumsuzdu aslında. ama yolculuk... o çok fena.
bolu dağı'nda mahsur kalmıştık. kar ve tipiden... değil hareket etmek, bir metre bile önümüzü görememiş, saatlerce beklemek zorunda kalmıştık.
ama maça yetişmemiz lazım. onun için de yola çıkmak... trafik ekipleri öyle demiyor. hiçbir araca yol vermiyordu. trafik ekiplerine ve hayatımızı riske etmemize rağmen dalıyoruz yola. buz üzerinde adeta dans ede ede ve ulaşabiliyoruz kocaeli'ye.
doğal afet orada da peşimizi bırakmıyor. sanki gök delinmiş; iç çamaşırlarımıza kadar sırılsıklam oluyor, tir-tir titriyoruz. tek tesellimiz ponpon kızlar. kanal d ilk canlı yayınının hatırına, ponpon kızlara bir gösteri hazırlatmış. gösteri de gösteri. yüzümüz gözümüz açılıyor! "değdi," diyoruz!
gol yağmuru da başlıyor hakemin başlama düdüğünün ardından. saffet sancaklı atıyor, biz yakalıyoruz. son dakikaya kadar sürüyor bu kovalamaca... sonunda kaçan kazanıyor. saffet'in 3 gol atarak yıldızlaştığı günde, 4-3 kaybederek kupaya veda ediyoruz. çıkışta aklımızca kurnazlık yapıyoruz. kendi aracımızla konvoya değil de, haldun ve feridun baş kardeşlerin aracının arkasına takılıyoruz. derdimiz, şehir dışına bir an önce çıkmak. planımız tutuyor! kendimizi kısa zamanda otobanda buluyoruz. ama bir aksilik var! tabelalar öyle söylüyor. selektör yaparak durduğumuz haldun ve feridun abi, başımızdan kaynar suların dökülmesine neden olan sözleri söylüyor:
- biz samsun'a değil, istanbul'a gidiyoruz çocuklar.