cem can'ın "ilkelerimizi kim yazacak?: fan-etik yazıları 2" kitabından;
nasıl yapmalı?
türkiye ile yunanistan'ın ortaklaşa başvurduğu 2008 avrupa şampiyonası adaylığının sloganı "biz bu işi yaparız!"
ama nasıl?
fenerbahçe - panathinaikos maçında yaşanan ve sağduyu ile savuşturulduğu ileri sürülen bazı tatsızlıklar, ortak organizasyon gerçekleştirmekteki yararlılık potansiyelinin nasıl sınırlandırılabileceğini de modelle-di.
fenerbahçe tribünlerinde açılan "1453'ten beri istanbul - senin için öldürürüz!" pankartı, toplumlararası bir hiyerarşi oluşturmayı amaçlayan, bir karşı tahrik unsurunun aranmadığı tipik bir "sosyal saldırganlık" örneğiydi.
uluslararası maçlarda küfürlerin hükümsüz, marşlardaki tahrik unsurlarının da etkisiz olduğunu düşünecek kadar zeka emaresi gösteren ancak toplumlararası dostluğun gelişimini kimseye sormadan baltalayıp, ekranların yunanistan tarafında kim bilir kaç kişiyi düşmanca düşüncelere sürükleyenler, "biz bu işi yaparız fikrinin karşısına "biz de bozarız!" diye çıkıyorlardı.
stadyum güvenliğinin "içeceklerin ağzı açık bardaklarda satılması" ilkesi yok sayılınca, bir bardak ayran, "bu işi yapacaklarını ileri sürenleri" ait olduktan yüksek bürokrasi tribünlerine ricat ettirmeye yetti. tek kişinin elinden çıkan yunan "toplumsal!" muhalefeti, panathinaikos'un utancı oldu.
2008 ortak adaylığının birincil amacı açık bir şekilde türk ve yunan toplumları arasındaki derin ve sürekli bir dostluğun oluşturulması olarak belirtilmedikçe, 2008 avrupa şampiyonası organizasyonu alınmasa da olur.
"biz bu işi yaparız" ifadesi, "organizasyonu birlikte alır ama "onlar" işin onların tarafındaki kısmını, "biz" de bizim tarafımızdaki kısmını yaparız" şeklinde anlaşılacaksa, 2008 avrupa şampiyonası alınmasa da olur.
toplumlar da deneyim kazanır, olgunlaşır.
yaşanmış bunca deneyimden sonra hiçbir toplumun diğerinden daha kahraman, daha erkek, daha üstün; daha kötü, daha korkak ya da daha aşağı diye değerlendirilmesinin artık hiçbir anlamının kalmadığı öğrenilemediyse; tolerans toplumu olmak için daha zaman var demektir.
bütün uluslararası sorunların çözümünden, bütün organizasyon içi problemlere, aile içi çatışmalara kadar her olumsuzluğun ortadan kaldırılmasında kesin olarak öne çıkarılan ilk gereklilik; karşılıklı saygı.
karşılıklı saygının en önemli elementleri ise farkın d alık ve açıklık...
2008 adaylığı farkındalık yaratmayacaksa; dedesinin evini bulup, bütün odalarını tek tek gezip evin türk sahibesiyle sarılıp ağlaşan yunan kadını söz haklarını kullanamayacaklarsa 2008 alınmasa ne olur? çiftetellinin, kasap havasının en iyisinin yunanistan'da oynanması, aynı sofranın lezzetiyle karın doyurulması yetmez, iki toplum arasında gizli bir suçluluk duygusuyla yaşanan sevgi ve özlem açığa çıkartılamazsa 2008 avrupa şampiyonası dünyanın içi en çok boşaltılmış organizasyonu olacaktır.
karşılıklı saygının bir anlayış ve iletişim ilkesi olarak kabul edilmesinin önündeki en önemli engel, evvel eskiden beri olduğu gibi, karşı topluma ulaştırılan en belirgin mesajların toplumun en önyargılı, en duyarsız, en dar kafalı kişileri tarafından verilmesidir.
kuşkuların beslenmesi halinde barış yalnızca bir ümit olmaktan ileri gidemez.