cem can'ın "ilkelerimizi kim yazacak?: fan-etik yazıları 2" kitabından;
özür yeter mi?
biz milli maçlarda mağlubiyetler gördük, ne hezimetler yaşadık... bilmediğimiz bir şey değil... oynadığımız futboldan utandık, üzüldük kaç kere... kaldıramadığımız bir şey değildir kötü maç sonuçları...
ama milli sporcularımızın davranışlarından utanmazdık önceleri... buna da mı alışacağız...
hayır, biz buna alışmayacağız. iyi bilinsin.
emre belözoğlu milli forma içinde iken, o formaya yakışmayan çirkin bir davranışta bulundu. ve mesele bir anda emre meselesi olmaktan çıktı; anlayışlar ve değerler çatışmasına döndü. bu çatışmayı yıkıcı olmadan sürdürmek gerekiyor, bir sonuca varana kadar... üstünü örtmekle çözüm üretmenin imkânı yok.
bir yanda hep aynı terane: "gençtir. yanlış yaptı... kaybetmeyelim" dopingci için de, şikeci için de kullanılan klişe ifade emre için de öne sürüldü.
temelde suç emre'nin değil zaten. 27 yaşında bile hala olgun bir insan haline gelmesini sağlayamayan futbol yapısındaki "arkalayıcı-ileri gelenlerde".
emre 48. kez a milli olduğunda geride toplam 119 milli maçlık deneyime sahipti ve anlaşılan hala milli formanın ne demek olduğunu tam olarak kavrayamadan milli takım kaptanlığına kadar "yükseltilmişti".
milli takım forması, futbol federasyonumun forması değildir. milli takım forması yalnızca türkiye cumhuriyeti devleti'nin de forması değildir: o forma geçmişten geleceğe bütün bir ulusa aittir ve bütün ulusal değerleri temsil eder! milli formalar bütün toplumca, bizimdir, kimsenin değil! milli sporcular "bizim" temsilcilerimizdir ve bizim adımıza eylemde bulunurlar...
milli forma için seçilen sporcularımız tepeden tırnağa örnek olmak mecburiyetindedir!
milli forma içinde belli davranışlardan bağımsız olmak şöyle dursun, normal vatandaştan daha büyük bir sorumluluğa ve daraltılmış davranış sınırlarına sahiptir. emre bunu 119 milli maçta öğrenemediyse ne zaman öğrenmesi bekleniyordu?
emre açıklamıyor, bu davranışı önceden planlamış mıydı, hatasını önceden görme şansı yok muydu? yoksa milli formanın ağırlığını mı hissetmemişti?
"ama ernre özür diledi, hatasını anladı" diyorlar, yeterli mi bu? inanalım mı?
kesin olan şu ki emre özür mekanizmasına kendisi de inanmıyordu. çünkü kendisini kıran hangi davranışıyla kim idi işe, emre özür dilemesi şansını o kişiye tanımadı, o kişinin dileyeceği özür emre'ye yeterli gelmedi.
milli forma içindeki o hareketin fotoğrafı, arşivlere girdi, geleceğe devredilecek, ne düşünecekler 50 yıl sonra görenler? onlar, emre gibi davranan milli takım kaptanları mı olacaklar, emre'den öncekiler gibi mi?
emre bunu da düşünsün. özür dileyecekse, bunun özrünü de dilesin. ağır olan suç, milli formaya göstermediği saygıdır.
her özür temizleyici, arındırıcıdır... ama özürlerin çirkinliklere ucuz ve pratik haline getirilmesi, kaçınılmaz bir şekilde kirletici de olabilir...