cem can'ın "fair play yemin istemez: fan-etik yazıları" kitabından;
hillsborough'dan denizli'ye
neredeyse tam 14 yıl önce, 15 nisan 1989'da liverpool ile nottingham forest federasyon kupası yarı finali için sheffield wednesday'in sahası hillsborough stadyumunda parlak bir bahar güneşinin neşelendirdiği bir atmosferde karşı karşıya geliyorlardı...
futbol şiddetinin tırmanmaya başlamasından sonra ingiltere'de önlem arayışları da başlamış, ilk yasalar çıkartılmıştı ancak "stadyuma biletsiz ve alkollü hiçbir seyircinin sokulmaması" gibi iki temel standardı sıkı sıkıya yerine getirmekten ibaret olan güvenlik anlayışının yetersizliği bu maçta ortaya çıkacaktı...
hiilsborough'nun tribünleri iki takım taraftarları arasında paylaştırılmıştı ne var ki nottingham forest taraftarları tribünleri 60 kapıdan geçerek doldururken 24 bin liverpool taraftarına ise 5-6 giriş ayrılmıştı. liverpoollular kapıyı zorlamaya başlamış, gittikçe tehlikeli hale gelen izdihamı hafifletmek isteyen polis sorumlusu çıkış kapılarından birini açtırmıştı: plansız, anlık çözümlere dayanan kriz yönetimi, felaketin bir parçası haline geliyordu. tribünlerden biri hala yarı yarıya boş olduğu halde, liverpool taraftarları tek bir tribüne yönlendirilmişti. başlama düdüğüne az bir zaman kala içeriye giren 2000 liverpoollu ile felaket kaçınılmaz hale gelmişti, tribün patlayacaktı...
maçın 6. dakikasında peter beardsley'nin kalenin üstünden auta giden şutu maçın son hareketi oldu. lepping lane end tribünlerindeki liverpool taraftarları birbirini eziyor, sahaya açılması gereken kapılar açılmadığı için can havliyle sahayı sınırlayan engelleri aşmaya çalışıyorlardı. hakem maçı durdurdu...
ilk yardım ekipleri bütün güçleriyle yaralılara yardım etmeye çalışıyorlardı ama tribündeki garip karışıklığın aslında nasıl bir felakete yol açtığı en kritik dakikalar harcandıktan sonra anlaşılmaya başlanacaktı. 10-20 yaşları arasında olan 38, 20-30 yaşlan arasında 40, (biri beyin hasarı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede yaşamını 4 yıl sonra yitiren) toplam 96 ölüm, 600 den fazla yaralı...
artık futbol da stadyumlar da eskisi gibi olamazdı.
yüksek yargıç lord taylor'dan bir rapor hazırlaması istendi. tay lor'un 1989 ağustosunda sunduğu ve 43 pratik öneriden oluşan geçici raporunun ana maddeleri şunlardı:
- bütün tribünlerin kapasitelerinin gözden geçirilmesiyle bütün stadyumların kapasitelerinin hemen % 15 azaltılması,
- kalabalık yoğunluğunun özel olarak eğitilmiş polis ve stewardlar tarafından izlenmesi,
- bariyerlerde sahaya açılan kapıların sayısı, konumu ve açılabilir iiği,
- bütün stadyumlar için uygulanacak bir güvenlik sertifikası uygulaması,
- bütün stadyumlarda yeni bir acil durum-ilk yardım anlayışı,
- yerel olarak oluşturulacak güvenlik danışma grupları.
lord taylor, geçici raporunun ardından araştırma kapsamını genişleterek "futbol lidertiği", "stadyumların eskiliği ve fiziki yetersizliği"* "futbolcu davranışları", "futbol yönetimleriyle taraflar arasındaki yetersiz iletişim", "medya'nın yaklaşımı" ve "hooliganizm" gibi konulan da inceleyerek 76 maddeden oluşan final raporunu yazdı.
bu rapordan sonra bütün liglerdeki stadyumlar yüzyılın sonuna kadar koltuklu hale getirildi. stadyum inşası ve güvenliği konusunda titizlikle çalışacak olan "futbol tasarımı danışma konseyi" oluşturuldu. yüksekliği 2.20'yi geçen ve üzerinde mızrak gibi sivri demirler bulunan bariyer kalmadı, bilet simsarlığı suç kapsamına alındı, stadyum içindeki çeşitli saldırgan davranışlara karşı yasa maddeleri çıkartıldı, hooliganizm ile mücadele için elektronik gereçler üretildi.
uefa güvenlik standartları da taylor raporu göz önüne alınarak saptandı.
15 nisan 89'daki hillsborough felaketinden 14 yıl sonra 16 nisan'da tel örgüleri hiçbir veriye ve plana dayanmadan, riskleri futbolcuya, hakeme, antrenöre yükleyerek ve zamanın bakanına şan olsun diye kaldırılan denizli stadı'nda milli takım ve fenerbahçe kalecisi düşük yoğunluklu bir saldırıya uğradı: saldırgan girmesi yasaklanan stada girdi, kimse saldırganın nasıl saldırgan lastiğini izlemedi, saldırgan sahaya da girdi, kafası çok bozuktu ama saldırmaya niyetli değildi bereket, sahanın diğer yanından çıktı: bir kızgın adam, güvenlik sisteminin ne kadar yetersiz olduğunu gösterdi.
"denizli yaklaşımı hiçbir yönüyle bir güvenlik modeli değildir. bu modeli kimse açıklayamaz, bu modele dayanarak saha bariyerlerini kaldırmaya kimse cesaret edemez" demiştik.
"stadyum güvenliği sistemi, maçın salimen sona ermesi ve kitlesel ölümleri engellemek için değil, herhangi bir kişinin bir başkasına zarar vermemesi ve suçu işleyenlerin bireysel olarak tanımlanıp etkisiz hale getirilmesi doğrultusunda yapılandırılır" demiştik" n
bakalım bu kez anlayabilecek misiniz? hillsborough orada, denizli stadı burada.