cem can'ın "fair play yemin istemez: fan-etik yazıları" kitabından;
ertelemede ertelenen
bu erteleme meselelerinin mesele olmaktan çıkarılması için basit bir önerimiz vardı.
geçen sene galatasaray'ın erteleme başvurusunun reddinde ortaya çıkan ve futbolun tadını kaçıran tartışmalar üzerine, "olurdu-olmazdı tartışmasından anlaşılan, erteleme konusunda herhangi bir prensibin belirlenmemiş olduğuydu.", "ertelememe kararı, gelecekte benzeri bir durumun ortaya çıkmasında kullanılamayacak, yazılı olmayan bir kural oluşmasına bile hizmet edemeyen iğreti ve samimiyetsiz şekilde ortaya çıktı" demiştik.
aynı kuralsızlık bakıyoruz, berdevam... erteleme kararma karşı çıkan kulüplerin argümanlarındaki haklılığa rağmen, saldırgan ve azarlayıcı tarzdaki ifadelerinde galatasaray'ın avantaj sağlamasını engellemekten çok, köşeye kıstırılarak dezavantajlı konuma sokulması gibi bir art niyetlilik görüntüsü vermekten kaçınmamaları da dikkat çekici. bu haliyle, şikayetçi olmak, büyük kulüplerin kullanacakları iyi bir koz halini alıyor.
fikrimizde değişen bir şey yok: federasyon kargaşanın önüne açık ve somut bir olağanüstü durum politika ve kurallarıyla geçecektir.
örneğin; kurallara göre hazırlanmış bir prosedür bulunsa, galatasaraylı futbolcuların psikolojilerinin roma'daki saldırılarda birkaç günde onarılamayacak biçimde sakatlandığı kulüp psikoloğunca raporlansa, erteleme kararı, federasyonun sağlık kurulu psikologlarının bu rapora dayanarak yaptıkları değerlendirmelere bağlı olarak verilse, ortam bu denli ölçüsüzce gerginleşir miydi?
kurallılık hakları teslim eder, kuralsızlık durumu, en az bir tarafın haksızlığa uğramasına yol açar.