ilk basımı 2012 yılında cem zamur'un "onun gibisi gelmedi: memleket futbolundan portreler" kitabından;
gökler hakimi ibrahim kelle
(...)
altınordu'da yıldızı bir anda parlamış ve milli takım kadrosuna çağrılmıştı. bununla beraber oynanan ilk milli maçta altınordulu ibrahim olarak kadroda yer almıştı. arkasından 1924 paris olimpiyatlarına katılan milli kadroya çağırıldı. milli takım'ın ilk yurtdışı deneyimi olimpiyatlar'daki çekoslovakya maçıydı. o, 5-2 kaybedilen bu maçta yer almadı, fakat olimpiyatlar'a bambaşka bir anlamda damgasını vuracaktı. federasyon o dönemde olimpiyatlar'a hazırlaması için milli takım'ın başına iskoç billy hunter'ı getirmişti. paris'e varıldığında kafile olimpiyat köyüne yerleşmişti. olimpiyat köyünde yapılan çalışmalarda turnuvaya katılan dünya futbolcuları arasında düzenlenen bir yarışmaya kelle ibrahim de katılmıştı. ilk önce antrenörü billy hunter'la karşılıklı olarak topu yere düşürmeden 250 kafa pası yapmış, bireysel yarışmada ise tek başına topu düşürmeden 163 kez kafasında sektirerek rekor kırmıştı. olayın esas ilginç yanı ise bu yarışmaları seyreden uruguaylı yöneticilerin kelle ibrahim'den ricası olur. teknik olarak üst düzeyde olan uruguaylı futbolcular ayaklarına ne kadar hâkimseler, hava toplarına o derecede uzaklardır. yöneticileri kelle ibrahim'den, oyuncularına kafa vuruşu antrenmanı yaptırmasını istemişlerdir! böylece ibrahim (hem de futbolcu olarak katıldığı bir turnuvada) uruguay takımı'nı çalışarmaya başlamış; ama daha ilk antrenmanda oyuncuların ağzı bir karış açık kalmış, çünkü kafası üzerinde topu düşürmeden bir kaleden öbürüne götürmüş ve "şimdi sıra sizde," demiş. sonuçta dersini iyi çalışan uruguay takımı ayaklan kadar olmasa da kafalarını da çalıştırıp andrade, arispe, casella, cea, chiappara, etchegoyen, ghierra, petrone, scarone, urdinaran ve zingone'li kadrosuyla olimpiyat şampiyonu olunca, uruguaylı yöneticiler kelle ibrahim'e bir teşekkür belgesi vermişlerdir. bu başarısının ardından 1934'te soyadı kanunu çıktığında, başka isim aramasına gerek kalmadan soyadına kavuşmuştur: "kelle".