ilk basımı 2012 yılında cem zamur'un "onun gibisi gelmedi: memleket futbolundan portreler" kitabından;
kelebeğin dokunuşu yusuf tunaoğlu
(...)
daha ilk senesinde tribünlerin sevgilisi olmak, hele de beşiktaş gibi bir kulüpte kolay değildi. yeni yeni palazlanan magazin basını da, bu genç yeteneğin farkına varmıştı. geceleri çekinmeden ortada görünüyor olması, hayatı seviyor oluşu onlar için farklı bir malzeme, peşin okunacak haber demekti bir bakıma. oysa ki eğlenmek ve yaşamak onun en doğal hakkı değil miydi? o ise tepki göstermek yerine futbol sahasındaki rakipleri gibi onları da görmezden geldi, oyununu oynamaya devam etti.
1965-66 sezonunun şampiyon kulüpler kupası ilk turunda beşiktaş amsterdam'da avrupa devi ajax'ın önüne çıkmıştı. ajax maçı 2-0 kazanmasına ve kadrosundaki onlarca yıldıza rağmen, herkesin dikkatini beşiktaş'ın genç yıldızı yusuf çekiyordu. bu yetenekten büyülenen çoğu avrupa kulübü yusuf un peşine düşmüştü, bunlann arasından en ciddi teklifle gelen belçikalı anderlecht olmuştu. fakat transfer görüşmeleri sürerken, çok da gönüllü olmayan yusuf un geçirdiği trafik kazası, teklifinde ısrarcı olan anderlecht tarafından avrupa arenasına sunulacak bu pür yeteneğin macerasını başlamadan bitiriyordu. daha sonraları türk basınının etkili kalemlerinden necmi tanyolaç bu transferle ilgili olarak "anderlecht'e gitseydi avrupa'da bir yıldız olacaktı..." demişti.
onun saha içindeki hareketleri ve futbol yeteneği kendi takım arkadaşlannı bile etkiliyordu. arkadaşı vedat okyar, "onunla aynı formayı giyerken bazen oyunu bırakır, yaptıklarını izlemeye dalar giderdim. bu inanılmaz futbol yeteneği, herkesi hayretler içinde bırakırdı..." diyordu.