ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
sonunda lenin stadı'ndaydık (stadın önünde lenin heykeli vardı). dört ingiliz, iki rus bir aradaydık. yaz mevsiminin ortasındaydık ve maç da gündüz oynanıyordu. lenin stadı, benzerlerinden iki kat daha büyüktü ve hemen yanı başında hotel ukrayna yükseliyordu. moskova'da her şey çok büyüktü. cska-spartak maçı, tıpkı arsenal-tottenham maçı gibi, en büyük moskova derbisiydi. tek farkı, cska'nın rus ordusu'nun takımı oluşuydu. öte yandan spartak, moskova'daki kulüpler içinde, arkasında resmi destek olmayan tek takımdı. o gün tribünlerde 15.000 seyirci vardı ve her ne kadar cska ve spartak, lenm stadını ortak kullansalar bile, seyircilerin çoğu spartak taraftarıydı. şinkaryov bana şöyle demişti: "küçükken babama neden spartak taraftarı olduğunu sormuştum. 'çünkü spartak, sovyet toplumunun herhangi belirgin bir kesimine ait değil', diye yanıtlamıştı." babası dinamo'nun kgb'ye, cska'nın ordu'ya, torpedo'nun zil fabrikalarına. lokomotifin demiryollarına ait kulüpler olduğunu ama ama spartak'ın bağımsız bir kulüp oluduğunu söylemişti spattak'ı desteklemek, bir anlamda 'hayır' demek anlamına gelıyordu.
spartak taraftarları kulüplerine 'halkın kulübü' demekten hoşlanırlardı, ama ne gariptir ki, gorbaçov'dan önceki parti genel sekreteri olan konstantin çernenko da spartak taraftarıydı. spartak taraftarları cska taraftarlarına 'atlar! atlar' diye bağırıyorlardı. bu tuhaf tezahüratın ardında yatan mantık, 'ordu eşittir süvariler, o da eşittir atlar' şeklinde özetlenebilirdi. hemen önümüzde oturan dört at, küçük çocuklardı ve bu da cska taraftarlarının tipik özelliğiydi. genç bir adam şöyle demişti: "biz ruslar 18 yaşımıza kadar cska'yı tutarız, çünkü o zamana kadar subaylara adeta taparız. 18 yaşında orduya katılınca gerçeği öğrenir ve bir daha asla cska'yı tutmayız." çocukların şapkalarında ingilizce olarak 'kızıl ordu' yazıyordu. burada daha az mantıklı bir bağlantı vardı: manchester united taraftarları bir zamanlar kendilerine rus ordusu'nun adını takmışlardı, oysa şimdi rus ordusu'nun takımını destekleyen taraftarlar kendi lakaplarını united taraftarlarından alıyorlardı. biz onların kızıl ordusu'nun ihtişamını ödünç almıştık, onlar da bunu şapkalar yoluyla bizim elimizden geri almışlardı.
skorbordda bir telefon numarası vardı ve spartak'ın avrupa kupa galipleri kupası birinci turunda lüksemburgda oynayacağı maça gitmek için birkaç yıllık ücretlerini harcamak isteyen taraftarların bu numaraya telefon etmeleri isteniyordu. hiç kuşkusuz bunu kabul edecek olanlar çıkacaktı. lenin stadında gördüğüm kalabalık, rusya'da kendini takımına adadığına tanık olduğum ilk taraftar topluluğuydu. aralıksız olarak spartak şarkıları söyleniyor ve biz de her defasında bunları tercüme etmeleri için rus arkadaşlarımıza dönüyorduk. vassily açıkladı: "bu şarkının adı, 'spartak dünyanın en iyi takımıdır.'" "çok ilginç. peki ya bu?" "spartak şampiyon olacak."
çok güzel, güneşli bir ağustos günüydü (rusya'ya sonbahar geleli çok olmuştu) ve ben rusya'da bir futbol maçı izlemenin ne kadar turistik bir olay olduğunu düşünüyordum. maç bizim şerefimize oynanmadığı ve orada oluşumuza hiç kimse aldırmadığı için, oyun tam anlamıyla otantik bir rus gösterisi halini almıştı. ortam ve taraftarların davranışları bize hiç yabancı değildi. moskova ile londra arasındaki farkları kolayca algılayabiliyorduk. herkes takımını tutkuyla bağrına basıyordu, maç çok kaliteliydi ve bütün bunların bedeli de sadece 3 pence'ti.
karşılaşma son derece sakin geçti ve 1-1 sonuçlandı. bu yüzden ara sıra eski rus tezahüratı olan hakemle ilgili şarkıyı duymamıza karşın, hakemin tarafsızlığını sorgulamakta zorlandık. her iki takımın da çarpıcı bir özelliği yoktu. bu yüzden de birkaç ay sonra, spartak liverpool'u kupa galipleri kupasından, cska da barcelona'yı şampiyon kulüpler kupası'ndan eleyince nasıl şaşırdığımı anlatamam.