ilk basımı 2003 yılında olan tanıl bora'nın "ankara rüzgarı: gençlerbirliği tarihi" isimli kitabından;
son hafta, gençlerbirliği bursa deplasmanındadır, vefa izmir'de, düşmesi kesinleşen altınordu'yla oynayacaktır. çıkmamış candaki umut: gençlerbirliği'nin bursa maçını 3-0 kazanması, vefa'nın da altınordu'ya 1-0 yenilmesidir. o zaman gençlerbirliği averajla kümede kalacaktır. takım gemlik'te 16 kişiyle kampa girer .vefa öaçında zündap hüseyin'in oğlu savaş'tan aldığı tekmeyle ayağı yarılan ve pensle tutturularak oynayan turhan bayraktar tetanoz iğneleri olmakta, hayvani gıda yasağı konduğu için sebzelerle beslenmekte, maça yetiştirilmeye çalışılmaktadır. kaleci selçuk da hastadır, maç saatine yetişeceği şüphelidir. bu berbat duruma rağmen, takıma ümit şırınga eden söylentiler dolaşımdadır. kaleci selçuk hatırlıyor: "bize dediler ki, bursa puan verecek sadreddin çanga vardı, allah rahmet eylesin, bursa milletvekili, gençlerli, onun birşeyler yaptığını söylediler..."
futbolcular şaşırırlar: yoksa ısrarla "biz şikeye tevessül etmeyiz" diyen gençlerbirliği yöneticileri bu küçük ümit ışığı uğruna maç ayarlamaya mı girişmişlerdir yani? pek inanamazlarsa da ümitlenirler maçtan önce soyunma odasına birileri gelip "tamamdır, istediğiniz gibi oynayın, 30-40 metreden vurun kaleye" gibi lâflar ederler. gerisini turhan bayraktar anlatıyor:
"bursa'da sağaçık mesut, solaçık ersel, santrfor eski bey kozlu cemal, eski galatasaraylı ahmet abi falan... bunlarla hep arkadaşız, ama sahaya çıkarken hiçbiri bize yüz vermiyor! garip bir hava var. daha 10. dakikada, kendimizi havaya sokamadan kalemizde bir gol gördük. adamlar topu alıpsantraya koyuyorlar hemen, oyun başlasın istiyorlar. ben cemal'e 'ne oluyor?' falan dedim, 'konuşma', dedi ilk yarı zaten 4-0 bitti. bu arada tribünden de seyirciler bize bağırıyor, 'altmordu 2-0 galip' diye gaz veriyorlar. oysa o maç 0-0 berabere bitmiş, sonradan öğrendik."
soyunma odasına son moral kırıntısı da dökülmüş olarak girilir, yüksel doğanay'ın da diyeceği bir şey yoktur artık; "çıkın, nasıl biliyorsanız öyle oynayın" der. kaleci orhan çıkar, selçuk sakat sakat girer oyuna, maçı gol yemeden tamamlar. maçın selçuk'un ağzından özeti: "bursa kalleşlik yaptı bize. gelen vurdu, giden vurdu, bize dört tane attılar, küme düştük."
rivayete göre, bursasporlu oyuncuların maça böylesine asılmalarının nedeni, hocaları muhtar tuçaltan'ın maçtan önce "bursa yatacak" söylentilerine dikkat çekerek oyuncularına rest çekmesidir: "herbirinizde benim emeğim var, eğer üzerinizde şu kadar bir hizmetim olduğuma inanıyorsanız çıkar namusunuzla, şerefinizle top oynarsınız!"
turhan bayraktar'ın muhasebesi: "çok kolay bir maç olacak izlenimi yaratılmıştı bizde. oysa böyle olmayıp da bize kümede kalmak için bursa'yı mutlaka yenmemiz gerekiyor denseydi, samimi söylüyorum o maçta böyle 4-0 yenilmezdik."
ama bütün ihtimal hesaplarının, bütün hatıratın, bütün hikâyelerin, bütün rivayetlerin üzerinde o iki kelime vardır artık: "...küme düştük..."