ilk basımı 2001 yılında olan ümit kıvanç'ın "kesin ofsayt: televizyon futbolu ve futbol medyası" kitabından;
paris st. germain ile oynayacakları şampiyonlar ligi maçı öncesinde galatasaraylı futbolcular "paramızı alamadık" gerekçesiyle isyan ettiler. kampa girmediler. galatasaray yöneticileri olay hakkındaki çelişkili açıklamalar yaptılar. hiçbir açıklamayı kimse tuhaf karşılamadı. hele sarı-kırmızılılar hagi'nin de oynamadığı karşılaşmayı muhteşem bir oyunla kazanınca her şey unutuldu. galatasaray'ın seyircisiz oynanan maçta gaziantepspor'u yenmesiyle "hadise" üçüncü plana itildi.
bu maçın gecesi, galatasaray kulübü başkanı faruk süren "telegol"de, "cebimizde yüz milyon dolarla geliyoruz, siz yeter ki bu yönetimden kurtulun," diyen bazı "provokatörlerin" isyanı kışkırttığını iddia etti!
oysa kulübün asbaşkanı mehmet cansun'un, www.krampon.com'da ali murat vural'a söylediklerine bakılırsa, "isyan" diye sunulan, aslında pek masumane bir olaydı. "nedir bu son günlerde yaşanan kriz?" sorusuna cansun şu cevabı vermişti: "olay öyle abartılacak bir düzeyde değil. galatasaray, ülkemiz gibi son günlerdeki ekonomik kriz yüzünden sıkıntılı bir dönem yaşıyor. böyle günler daha önce de yaşanmıştı." söyleşinin devamında, vural'ın "bu kriz futbolcuları çok mu etkiledi?" sorusuna cevaben de cansun, futbolcuları haksız bulmadığını, çünkü onların da "bu piyasanın içinde" olduğunu belirtip şöyle demişti: "futbolcularımız bize, repo ve faizin başını alıp yürüdüğünü, kendilerinin de bundan yararlanmak için paraya ihtiyaçları olduğunu söylediler. bu yüzden bizden primlerin hemen ödenmesini talep ettiler. konu budur."
aynı mehmet cansun, faruk süren'in "yüz milyon dolarla geliyoruz diyen provokatörler" tezini ortaya atmasının ardından şöyle konuşlu: "faruk süren bu açıklamayı yapıyorsa bir bildiği vardır. iddialar çok ciddi ve ürkütücü."
futbol basını, burada da kurcalanacak bir haber konusu görmedi. sadece milliyet gazetesi, kastedilenin selahattin beyazıt olduğu varsayımına dayanarak eski başkanın oğlu murat beyazıt'la görüşmüş, o da "böyle bir şeye tenezzül etmeyeceklerini" söylemiş, gazete bundan ufak bir haber yapmıştı. normal bir gazetecilik ortamında, sürenin iddiasıyla yer yerinden oynardı.