ilk basımı 2002 olan "dünya kupası" kitabında cem tosyalı'nın "dünya kupası ve hakemlik" başlıklı yazısından;
1962 şili finalleri, dünya kupası tarihinden kara günlerinden biri olan şili-italya maçına, başka bir deyişle "santiago meydan muharebesi"ne sahne oldu. şili, santiago'da yaklaşık 70.000 seyirci önünde italya ile oynuyordu. şili gazetelerinde italyan gazetecilerin şili kadınlarının güzellikleri ve ahlaki yapıları(!) üzerine şüphe uyandıracak makaleler kaleme aldıkları iddia ediliyordu. bu iddiaların şili halkının ve oyuncularının duygularını harekete geçirmesi üzerine maç bir gurur meselesi haline gelmiş ve futbol, şimdilerde pek bilinmeyen bu "muharebe"nin içinde ikinci planda kalmıştı. sahada latin ateşi yanmaya başladı. maçtan önce şilili futbolcular italyanların verdikleri karanfilleri geri çevirdiler. henüz 12. saniyede bir oyuncu ihtar aldı. 12. dakikada italyan ferrini şiddetli bir faul yaptı ve ihraç edildi. daha sonra şilili sanchez bir dirsek darbesiyle italyan maschio'nun burnunu kırdı, ama hakem görmemişti. maschio, sanchez'e bir kung-fu tekmesi atınca o da ihraç edildi. "sanki bir futbol maçı yönetmiyordum, askerî manevralarda hakemlik yapıyordum" diyordu yıllar sonra maçın ingiliz hakemi ken aston. oysa askerî manevralara da yabancı değildi. ikinci dünya savaşı'nda subay olarak görev yaparken singapur'a giren ilk askerler arasındaydı. aston, maçı birkaç kez durdurmak zorunda kaldı. silahlı polisler üç kez sahaya girdiler ve sahada "asayişin berkemal" olmasını sağladılar. maçı ev sahibi şili 2-0 kazandı. maç sonrasında oyuncular soyunma odalarına polis eşliğinde girdiler.
daha sonraki yıllarda aston hakemliği bıraktı ve fifa hakem komitesinde çalışmaya başladı. 1966 dünya kupası'nda görevli olarak çeyrek finaldeki ingiltere-arjantin maçını izliyordu. alman hakem rudolf kreitlein'ın bir kararından sonra arjantinli oyuncular hakemin etrafını sararak itiraz etmeye başladılar. bu arada kaptanları rattin ihraç edildi. fakat rattin sahayı terk etmemek için dakikalarca direndi. "artık bu işin çözümü kalmadığını ve maçın tatil edileceğini sanmıştım. bu durumda ne yapabileceğimi düşündüm." diyordu tribünde oturan ken aston. sahaya indi. rattin'i sakinleştirmek ve onu sahayı terk etmeye ikna etmek için tüm tecrübesini ve hünerini ortay koydu ve maçı tatil edilmekten kurtardı. ingiltere maçı 1-0 kazandı. bu çekişmeli maç gazetelerde büyük puntolarla yer aldı ve yine büyük puntolarla, hakemin bobby ve jack charlton kardeşlere ihtar verdiği yazılıydı. görünüşte hakem böyle bir şey yapmamıştı ve ingiltere menajeri alf ramsey bu konunun aydınlatılması için fifa'ya başvurdu. aston'un kafasında bir takım düşünceler dolaşmaya başladı. hakemlerin, kararlarım, oynayanlara (ve izleyenlere) onlarla aynı dili konuşmaksızın nasıl anlatabileceğini düşünmeye başladı.
"yeşil yandı, geçi!"
"bir gün londra'da kensington high street'te araba ile giderken bir kavşağa yaklaşıyordum. tam kavşağa girecekken yeşil ışık söndü; önce sarı, sonra da kırmızı yandı. sarı 'dikkat et!' demekti. kırmızı yandığında ise durmak zorunda kaldım. birden kafamda bir şimşek çaktı. 'neden olmasın?' dedim kendi kendime" diyordu ken aston yıllar sonra. ve 1970 dünya kupası'nda ilk defa kullanıma giren sarı ve kırmızı kartlar bugün artık oyunun bir parçası. sarı kartın tanıtımını alman schenscher, açılış maçında sovyet lovchev'e göstererek yaptı.