ilk basımı 2007 yılında olan duygu hatipoğlu ve m. berkay aydın'ın "bastır ankaragücü: kent, kimlik, endüstriyel futbol ve taraftarlık" kitabından;
özellikle güçlüler grubu'nun üyelerinin tutkusu gerçekten bireylerin hayatlarındaki önemli tercihlerde de etkili hale gelmiştir. deplasman veya içerdeki maçı kaçırmamak için girilmeyen veya erken çıkılan sınavlar, düğünü derneği kaçırmalar, ciddî yaralanmalarda hastane yerine stadyumu tercih etmeler gibi sayısız hikâyeyi bulmak mümkündür. kimisi yıllar önce ego'da çalışan daha sonra bir trafik kazasında vefat eden metin'in yaptığı gibi, sabah stadın önüne geldiğinde deplasman otobüslerinin kalkmış olmasına rağmen, "montunu satarak" o parayla deplasmana gidecekti. elbette bu hikâyeler sadece bu grup için değil, birçok ankaragücü taraftarı için her zaman bulunabilir. bu hikâyelerden en ilginçlerinden bir tanesi kral lâkaplı, bugün genç güçlüler tribün liderlerinden yenidoğanlı aydın çalışkan'ın nikâhını kaçırma hikâyesidir:
"bakırköy'ün çıktığı seneydi değil mi, tam hatırlamıyorum, o zaman bakırköy maçı var deplasmanda. ben hanımı kaçırmıştım, maça gidemiyoruz tabii. ama ben deliriyorum yani, mutlaka maça gitmem lazım, dedim bir yalan uydurayım. 'kazan'ın köyünde bir arkadaşın düğünü var, ona gideyim' dedim. 'orada kalacam' dedim, 'sabah gelirim' dedim. bakırköy'de maça gittik biz, zeytinburnu'nda olaylar çıktı. ortalık karıştı epey, biz adalar vapuruna bindik 4 kişi. polisi atlatacaz. polis bizi orada yakaladı, haliyle orada kaldık. ertesi gün benim nikâhım var. nikâhımı kaçırdım, pazar günü maç var, pazartesi nikâhı vardı yani. çarşamba günü düğünüm vardı, az daha düğünü de kaçırıyordum."