tüm dünyanın heysel stadyumu felaketi olarak bildiği olay bu maçta yaşanmıştır. liverpool taraftarlarının çıkarttığı olaylarda duvarın çökmesi sonucu 38 kişi hayatını kaybeder. sonuç olarak ingiliz kulüplerinin 1990-91 sezonuna kadar tüm avrupa müsabakarına girişi yasaklanır.
ancak bu kayıp, facianın bugüne dek yaşanan en büyük facia olmasını sağlayamaz. çünkü avrupa' da yaşanan en korkunç futbol faciası hillsborough' ta liverpool ile nottingham forest arasında 1985 yılında oynanan futbol federasyonu kupası yarı final maçı öncesinde yaşanmıştır. liverpool taraftarının bulunduğu tribüne, kapasitesinin çok üzerinde taraftar alınınca ön tarafta kalan seyirciler sahayı çevreleyen demir parmaklıklarla arkadan iten kalabalık arasında kalarak izdiham sonucu ezilmiştir. olayda 94 kişi hayatını kaybetmiştir.
bu yazı yazılıncaya kadar toplam 4 oyuncu, şampiyonlar ligi(ve önceki hali ile avrupa şampiyon kulüpler kupası’nda) hem oyuncu, hem de teknik adam olarak şampiyonluk sevinci yaşadı.
miguel munoz 1955-56 ve 1956-57 sezonlarında real madrid’de futbolcu olarak, 1965-66’de de takımın başında teknik adam olarak sevindi.
giovanni trapattoni, milan’da 1963 ve 1969’da futbolcuyken, 1985’te de juventus’un başında şampiyon oldu.
johan cruyff 1971, 1972 ve 1973’te ajax’ta futbolcu, 1992’de barcelona da teknik adam olarak kupa kazandı.
carlo angelotti de 1989 ve 1990’da futbolcuyken kazandığı kupayı 2003 yılında bu kez teknik adam olarak milan’da yaşadı.
ilk basımı 2001 yılında olan murat toklucu'nun "taraftarın senle" kitabından;
80'li yıllarda holiganizmin ingiltere dışında iyice yaygınlaşması ve holiganların aynı dönemde yükselişe geçen ırkçı-faşist gruplarla birlikte hareket etmesi, işi bizdeki o garip "stad anarşisi" kavramını aşan boyutlara taşıdı. 1985 yılında brüksel'de heysel stadı'nda oynanan liverpool-juventus şampiyon kulüpler kupası finali öncesi, ingiliz seyircilerin italyanların tribününe saldırması ve tribünlerde sıkışan 39 kişinin ölmesi, başta ingiltere olmak üzere birçok avrupa ülkesinin konuya daha ciddi eğilmesini gerektirdi.
avrupa ülkeleri holiganlara karşı özel polis birimleri kurmaya başladı. o günlere kadar holiganların "alt sınıflardan gelen, işsizlik parasıyla geçinen, aile sevgisinden mahrum kalmış" oldukları görüşü hakimdi. önce bu durumun böyle olmadığı anlaşıldı. bir kere holiganların yurtdışı deplasman seyahatlerine gidebilecek kadar parası ve bu parayı kazanacak işleri vardı. ayrıca polislerin daha önce düşünemediği kadar örgütlü gruplardı bunlar.
holiganlara karşı geliştirilen yasal önlemler ve kampanyalar uzun vadede etkisini gösterdi. stad kavgalarının önüne geçilemedi tabii, yine onlarca kişinin öldüğü maçlar yaşandı.6 ama holigan gruplar kalabalık örgütlenme biçiminden vazgeçmek, holigan şefleri de stad civarından uzaklaşmak zorunda kaldılar. holiganların imdadına 90'lı yıllarda internet yetişti. internet kanalıyla tekrar organize olan holigan gruplar eskisiyle karşılaştırılamayacak bir örgütlülüğe kavuştular.
ingiltere içişleri bakanlığı'na bağlı ulusal suç istihbarat servisi'nin (nc1s) şubat 2000'de açıkladığı rapora göre holiganlar 1980'li yıllarda 3-4 bin kişilik gruplar halinde eylem yaparken artık ıra gibi küçük hücrelere bölünerek faaliyet gösteriyorlar. "modern holigan" denen bu gruplar uluslararası kalpazanlık ve uyuşturucu ticareti yapıyor. kulüplerin sosyal faaliyetlerine isim değiştirerek, saygın işadamı gibi katılıyorlar. chelsea taraftarlarının "kafatası avcıları" grubu ile arsenal taraftarlarının "kundakçılar" grubu kurdukları yeraltı firmalarından büyük gelirler elde ediyor. holiganlar uluslararası ilişkileri sayesinde avrupa'da kurdukları ticari ağ ile sahte parfüm, sahte giyim eşyaları ve spor malzemeleri ticaretine de el atmış durumda. ralp lauren, gucci, timberland, rockport gibi markaların taklitleri holigan çeteleri tarafından pazarlanıyor. raporda "modern holigan" şöyle tanımlanıyor:
"orta veya yüksek geliri olan, 35-45 yaşlarında, şık giyimli. legal bir iş sahibi. evli ve çocuk babası. saha içinde veya tribünde faaliyet göstermiyor. maçtan önce veya sonra saha dışında olay çıkartıyor. tüm faaliyetleri önceden planlı."
"asla yalnız yürümeyeceksin" şarkısı yükseliyor kop tribünü'nden yağmurlu bir liverpool göğüne. '80'lerin sağlam rock gruplarından manchesterli the smiths ise "eve yalnız yürüyor olabilirim ama aşka olan inancımı kaybetmedim" demekte bir şarkısında...
eski gazeteleri karıştırıyorum, göztepe ile ilgili bir yorum: jimmy burton'dan. kim olduğunu bilmiyorum. köşe yazısının başlığı "liverpool seyircisi gibi". yukarıda da bir fotoğraf. göztepe tribünlerinden. aynı anda verilen tepki muhteşem. fotoğraf inanılmaz "anlamlı". hayır misafir takımın seyircilerine yapılan; o sol elimiz, sağ koltuk altına götürülüp sağ elin "al sana!" diye haykırırken hep beraber malum şekilde ileri ve yukarı doğru uzatılması hoş değil. hoş değil ama sorun da bu değil. fotoğraftaki insanların yüzünde öylesi bir birliktelik hissediyorsunuz ki "taraftarlık" denilen olgunun içi doluyor.
***
eski gazeteleri karıştırmaya devam. southampton-göztepe hazırlık maçı yapacakmış. yıllar önceden kalma bir ün bu şekilde de olsa devam ediyor. herhangi bir takım değil bu. abartmak istemiyorum. dedik ya, küllerinden her seferinde yeniden dogmayı başaran, ancak bir türlü eski başanlannı yakalayamayan, eski mavi ufuklara uçmayı deneyen bir anka kuşu.
"bugün 4. lig'e düşmüş olabilirim" diye haykırıyor göztepeliler, "ama senin aşkına olan inancımı kaybetmedim..."
***
o yıl futbola tarihinin bir kara lekesi çalınıyor. 1985 yılındayız. heizel faciası yaşanıyor belçika'da oynanacak şampiyon kulüpler kupası final maçı öncesinde. trt'nin canlı yayını bir türlü gerçekleşmiyor. nedenini sonra anlıyoruz ki maç öncesi çıkan olaylarda onlarca ölüm gerçekleşmiş. bizim evdeki televizyon o zamanlar henüz siyah beyaz. kupayı da siyah-beyazlı juventus alıyor. alıyor ama dedim ya bizim tv siyah beyaz. liverpool da siyah-beyaz. onlarca ölü. her yer karanlık!.. futbolun makberini o an yaşıyorum çocuk halimle.
liverpool bir önceki sene aldığı avrupa şampiyonluğu unvanını maç başlamadan taraftarının taşkınlığı sebebiyle yaşanan olaylarla birlikte kaybediyor.
1985 senesinin 8 nisan tarihli yeni asır gazetesi. jimmy burton adlı bir yazar vardı ya hani, "liverpool seyircisi gibi..." isimli köşe yazısını yazan... göztepe seyircisine istinaden... tarih şimdi, 25 mayıs 2005. uzay yolculuğumuz devam ediyor. liverpool tam 20 yıl sonra şampiyonlar ligi finali oynuyor yeniden, rakip gene bir italyan takımı milan. yer, istanbul atatürk olimpiyat stadı. bakıyorum tribünlere, liverpool seyircisi iyi bir destek sunuyor takımına. centilmence bir atmosfer. evet, evet bize yıllardır anlattıkları o 80 bin kişilik maç geliyor aklıma. izmir atatürk stadı'ndaki o göztepe-ksk derbisi. ve o gün takımlarına müthiş bir destek sunan göztepeliler. bir yazı yazmak istiyorum liverpollu taraftarlara istinaden... "göztepe seyircisi gibi."
ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
kötü bir şöhrete sahip olan "hooligan"lair 1985 yılında brüksel'deki eski heysel stadı'nın tribünlerinde 39 italyan seyircinin ölümüne neden oldular. "hooliganlar saldırdıkları sırada, ingiliz takımı liverpool, italya'nın juventus takımıyla avrupa kupası'nın finalini oynamaktaydılar bir duvara karşı sıkışıp kalan, boşluğa düşen ya da birbirlerini ezen insanların can verişlerini televizyon canlı olarak yayınlarken bir yandan da maçı vermeyi ihmal etmiyordu.
o olaydan sonra ingiliz seyircilerin italyan topraklarına ayak basmaları yasak edildi; ingiliz taraftarların ellerinde iyi bir aileden geldiklerini gösteren bir belge olması dahi bir işe yaramadı. 90 dünya kupası'nda italya, ingiliz laraftarların sardunya adası'na ayak basmasına izin vermek zorunda kaldı, çünkü ingiltere karması da şampiyonada oynayacaktı, ama tribünlerde futbol seyircisinden çok scotland yard ajanları bulunuyordu ve seyircilere göz kulak olma işini bizzat ingiliz spor bakanı üzerine almıştı.
yaklaşık bir asır önce, 1890'da londra'nın the times gazetesi şöyle bir uyarıda bulunuyordu: "bizim 'gholigan'lar işi giderek azıtıyorlar ve işin kötüsü her geçen gün sayıları arttıkça artıyor. onlar medeni toplumumuzun birer yüzkarasıdırlar." ne ilginçtir ki günümüzde bu yüzkaraları futbolu kullanarak suç işlemeye devam ediyorlar.
"hooligan"ların olduğu yerde her zaman dehşet havası eser; bunların vücutları dövmelerle kaplı olup mideleri alkolle doludur; boyunlarında ya da kulaklarında milliyetçilik amblemleri asılıdır, ellerinde de kalın sopalar yahut muştalar vardır; imparatorluklarının dağılmasından duydukları öfkeyi tribünlerden "rule britannia" diye uluyarak kusarlarken, çevrelerinde
dehşet ve panik yaratırlar, ingiltere'de ya da öbür avrupa ülkelerinde nazi amblemleri taşıyan birtakım zorbalar, sık sık zencilere, araplara, türklere, pakistanlılara ya da yahudilere saldırmaktadırlar. ispanya'da real madridli bir fanatik, bir zenciyi feci şekilde döverken bir yandan da "afrika'ya defolup gitsinler! onlar ekmeğimizi elimizden almaya geldiler!" diye bağırıyordu.
italyan "naziskin"leri futbol bahanesiyle zenci oyuncuları ıslıklayıp yuhalarken seyircilere de "yahudiler" diye bağırıyorlardı.
fakat futbola gölge düşüren demir çubuklar yalnızca avrupa'ya özgü değildir. bundan bütün ülkeler payını almaktadır; birinde çok, öbürlerinde az olsa da bu tür olaylar hemen hemen her ülkede yaşanmakta ve futbolun bu kuduz köpekleri her geçen gün daha da çoğalmaktadırlar. birkaç yıl öncesine kadar şili, dünyanın en centilmen seyircisine sahipti. kadın, çocuk ve erkek, tüm seyirciler tribünlerde müzik eşliğinde eğlenip yarışmalar düzenlerlerdi. bu günlerde ise şili kulüplerinden colo-colo "beyaz pençe" adı verilen bir çeteye sahiptir. şili'nin bir diğer kulübü universidad'ın da "alttakiler" adında, bela çıkarmakta öbüründen aşağı kalmayan kalabalık bir ayaktakımı vardır.
1993'te jorge valdano'nun hesaplarına göre son on beş yıl içinde arjantin statlarında meydana gelen şiddet olaylarında ölenlerin sayısı yüzün üstündedir: valdano, şiddet olaylarının halkın günlük yaşamında karşılaştığı sosyal adaletsizliklerle doğru orantılı olarak arttığını belirtiyor. dünyanın her yerinde iş bulamayan, umudunu yitiren, içleri öfkeyle dolu gençler bulunduğu sürece bu olaylar artmaya devam edecektir.valdano'nun bu düşüncelerini açıklamasının üzerinden birkaç ay geçmişti ki, buenos aires'in boca juniors takımı, ezeli rakibi river plate tarafından 2-0 yenildi. stadın çıkışında riverli iki taraftar kurşunlanarak can verdi. genç bir boca taraftarı televizyon kamerası karşısında şöyle dedi: "şimdi 2-2 berabereyiz."
eski çağlarda yapılan sporlar konusunda bir kronik tutan dione crisostomo is ii. yüzyılda romalı seyirciler hakkında şöyle yazıyordu: "stadyuma geldiklerinde sanki uyuşturucu kullanmışlar gibi kendilerinden geçiyorlar ve ağza alınmayacak küfürleri ve hakaretleri hiç utanmadan söylüyorlar." o tarihten dört yüz yıl sonra, 512 yılında spor tarihinin en büyük faciası yine roma'da gerçekleşti ve binlerce insan hayatını kaybetti; iki rakip seyirci grubu arasında çıkan ağız dalaşı daha sonra otuz bin kişinin öldüğü, günlerce süren bir sokak çatışmasına dönüşmüştü. tabii bunlar futbol seyircisi olmayıp iki tekerlekli yarış arabalarını seyreden fanatiklerdi.
şimdiye kadar bir futbol stadında en fazla sayıda kurban 1964 yılında peru'nun başkentinde verildi. maçın sonlarına doğru arjantin'e atılan bir golün hakem tarafından iptal edilmesi üzerine sahaya portakal, teneke bira kutuları yağmaya başladı. polisin gaz bombası atması halkın panik içinde kapalı kapılara doğru hücum etmesine yol açtı ve üç yüzden fazla insan ezilerek öldü. o gece sokaklara dökülen öfkeli halk, polisi değil de hakemi protesto etti.
futbol berabere bitebilen ender sporlardan biri... finaller hariç! bu yüzden bütün finaller heyecanlıdır ama bazıları daha heyecanlı...
#1 juventus: 1 liverpool: 0 29 mayıs 1985
belçika'nın başkenti brüksel... heysel stadı'nda oynanacak maçtan önce herkes avrupa'nın en iyi iki takımını izleyeceğini düşünüyor. oysa bu maçı dünyanın en unutulmaz maçları arasına sokacak olaylar sahada değil, birazdan tribünlerde yaşanacak... karşılaşma başlamadan italyan taraftarların üzerine yürüyor alkollü ingilizler taraftarlar. aslında ingiltere ligi'nde o dönem için klasik bir taraftar hareketi bu. ne var ki italyanlar alışkın değiller, haklı olarak korkuyor ve kaçmaya başlıyorlar. polislerin etkisizliği de bu kargaşaya eklenince tel örgülerin yanında oturanlar, arkadan gelenlerin baskısıyla sıkışıyor. sonuç 35 ölü. bu faciadan habersiz futbolcular, tribünlerde sadece kavga var zannediyorlar. hatta maçtan önce sahaya çıkıp taraftarları sakinleştirmeye çalışıyorlar. olaylar yüzünden karşılaşma 70 dakika geç başlıyor. ama maçın tadı tuzu yok. nitekim isviçreli hakem andre daina da sanki ilahi adaleti yerine getirmek istercesine juventus lehine bir penaltı çalıyor; faul aslında ceza alanı dışında. ama hiçbir liverpoollu bu net hataya itiraz etmiyor.
58. dakikada michel platini'nin attığı gol, kupayı juventus'a getiriyor ve ingiliz takımlarına beş yıl sürecek avrupa yasağı bu maçtan sonra start alıyor.
sahadaki oyun ya da skorundan çok maçtan önce yaşanan faciayla hatırlanmaktadır. bu maçtan sonra ingiliz takımlarına 5 yıl, liverpool'a ise 8 yıl uluslararası müsabakalardan men cezası verildi
juventus: stefano tacconi, sergio brio, gaetano scirea, luciano favero, antonio cabrini, michel platini, massimo bonini, marco tardelli, zbigniew boniek, massimo briaschi (dk. 85 cesare prandelli), paolo rossi (dk. 89 benjamino vignola)
teknik direktör: giovanni trapattoni
liverpool: bruce grobbelaar, philip neal, alan hansen, mark lawrenson (dk. 4 gary gillespie), jim beglin, steve nicol, john wark, paul walsh (dk. 46 craig johnston), ronnie whelan, ıan rush, kenny dalglish
heysel stadı'ndaki maç,saat 21.15'te başlayacak...binlerce italyan ve ingiliz, bürüksel'i doldurdu...geniş güvenlik önlemleri alındı...maçı isviçreli daina yönetecek.
liverpool ve juventus futbol takımları bu gece türkiye saati ile 21.15'te bürüksel'in 60 bin kişilik heysel stadı'nda karşı karşıya gelecekler.
iki takımda dün öğle saatlerinde bürüksel'e geldi...güvenlik önlemlerinin büyük ölçüde artırıldığı "dev maç" için binlerce ingiliz ve italyan otelleri doldurdu.
liverpool meneçeri joe fagan, maçla ilgili olarak "şampiyon kulüpler kupasını bir kez daha alaçagız... forma geç girdik ve bu yüzden ingiltere ligini kaçırdık " dedi juventus teknik direktörü trapattoni de "sakat rossi'nin oynaması için çalışacağız...ançak liverpool'u yenip, tarihimizdeki ilk şampiyon kulüpler kupası'nı trino'ya götüreçegiz" dedi.
isviçreli daina'nın yöneteçeği maça tarafların şu onbirleri ile çıkması bekleniyor.
bürüksel'in heysel satadı'nda ingilizlerin saldırısı sonucu çıkan kavgada 33 italyan 7 ingiliz öldü 350 yaralıdan 257'si italyan yaralılardan 150'sinin durumu agır.
itiş - kakış sırasında bir duvarın çökmesi sonucu arada kalanların hayatlarını kaybettiği bildiriliyor.
2,5 saat süren olayların suçlusu olarak iyi emniyet dedbiri almayan belçika polisi askeri ile liverpoollu taraftarlar gösteriliyor.
ingiltere başbakanı margaret thatcher,,"bu feci olaya sebep olanlar, ingiltere'nin ve futbolun adına kara bir leke sürmüşlerdir" dedi.
alman televizyonu olaylardan sonra uefa'nın maç oynansın şeklindeki kararını pretosto etti ve spor severlerden özür dileyerek maçın yayınını kesti.
fransa milli takımının eski teknik direktörü michel hidalgo,bürüksel tv'sine yaptığı konuşmada şunları söyledi: bu avrupa kupaları ve dünya futbolunun sonudur"
ingilizler 5 yıl gitmedi ne oldu ? enis berberoğlu - almatı-tahran 29 mart 2012 hurriyet.com.tr
başbakan erdoğan şike konusunda platini’ye thatcher örneğini verdi. “margaret thatcher holiganlar yüzünden beş yıl süreyle avrupa’ya gitmedi de ne oldu?” “ingilizler kendi aralarında gayet güzel devam ettiler. döndükleri sene de şampiyon oldular.”
(...)
bizim hayvanlara ceza az demişti
uefa heysel faciası için sadece liverpool’a ceza verecekken, başbakan thatcher tüm ingiliz kulüplerinin 5 yıl avrupa’ya gitmemesini sağlamıştı.
heysel faciası’nın ardından, ülkesinin takımlarına hiç acımayan dönemin ingiltere başbakanı margaret thatcher kendi cezalarını kendisi verdi. uefa’nın, liverpool-juventus maçından sonra sadece liverpool’a ceza vermesi bekleniyordu. bu cezanın da 3 yıl olacağı konuşuluyordu. ancak thatcher, “bizim hayvanlara bu ceza az” dediği tarihi çıkışı ile sadece liverpool’un değil, tüm ingiliz takımlarının cezalandırılmasını istedi. thatcher, ingiltere futbol federasyonu’na da tüm kulüplerini avrupa’dan çekmesi konusunda baskı yaptı.
1990’a kadar oynayamadılar
bunun üzerine uefa, ingiliz federasyonu’nun kararının hemen ardından ingiliz takımlarının 5 yıl boyunca avrupa kupaları’na katılamayacağını açıkladı. böylece 1985 ile 1990 yılları arasında hiçbir ingiliz takımı, avrupa’da boy gösteremedi. liverpool ise, 6 yıl uluslararası karşılaşmalardan men cezası aldı.
heysel’de 39 kişi öldü
29 mayıs 1985 günü brüksel’in heysel stadı’nda oynanan juventus-liverpool şampiyon kulüpler kupası finali büyük bir trajediye sahne oldu. maçtan önce tribünlerdeki liverpoollu holiganlar, juventus taraftarlarına saldırdı. çıkan panik sonucu bir duvar çöktü, taraftarlar tel örgülere sıkıştı ve 38 italyan ile 1 belçikalı hayatını kaybetti.
dağhan ırak'ın "hükmen yenik!: türkiye'de ve ingiltere'de futbolun sosyo-politiği" kitabından;
ilk büyük facia: heysel
1982’deki bu olaydan sonra britanyalı taraftarların uluslararası alanda çıkardığı olaylar 1985’teki avrupa şampiyon kulüpler kupası finaline, yani heysel faciasına kadar sürdü. 29 mayıs 1985 tarihindeki belçika’nın brüksel şehrindeki heysel stadyumunda y bölümünde yer alan liverpool taraftarlarıyla, tarafsız z bölümüne bilet alan italyan juventus taraftarları arasında karşılıklı taş atışmasıyla başlayan kavga, liverpoolluların iki bölümü ayıran çiti kırmasıyla fiziksel çatışmaya dönüştü. y bölümündeki liverpool taraftarları örgütlü taraftar gruplarından oluşurken, z bölümündeki juventuslular belçika’da yaşayan italyanlar ve tek başına maça gelen futbolseverlerdi. dolayısıyla tribün kavgası deneyimi olmayan z bölümündeki taraftarlar üstlerine gelen liverpool taraftarları karşısında büyük bir panik yaşayarak kaçmaya başladı. italyan taraftarların kaçmak için tırmandığı duvar yıkılınca 39 kişi hayatını kaybetti ve 600 civarında insan yaralandı. bu, futbol sahalarında o güne kadar yaşanan en büyük felaketti.
başbakan margaret thatcher'in ilk tepkisi futbol federasyonundan ingiliz takımlarını avrupa kupalarından çekmesini istemek oldu. bu gerçekleşmediyse de, dört gün sonra uefa ingiliz takımlarına karşı toplam beş yıl devam edecek yasağı devreye koydu. heysel faciası aynı zamanda taraftar kartı uygulamasını ve stadyumların kapalı devre kamera sistemiyle izlenmesini de devreye soktu. kişisel mahremiyetler açısından tartışmalı olan bu iki uygulama aslında facianın ardından yaşanan şokla uygulamaya konulmamıştı. ağustos 1984’te, yani faciadan neredeyse bir yıl önce, hükümet iki uygulamayı da stadyumlara sokmayı denemiş ama büyük bir tepkiyle karşılaşmıştı. 1984-85 maden grevi süresince grevci işçileri fişlemek için kullanılan kapak devre kamera sistemi, ağustos 1985’te, heysel’den yalnızca iki ay sonra stadyumlara kurulmaya başlandı. hükümet, işçi sınıfına karşı açtığı savaşta kullandığı fişleme uygulamalarını futbola getirmek için uygun zamanı kollamış ve faciayla beraber muhalif seslerin kısılmasını fırsat bilerek hemen devreye sokmuştu. bu yolda, thatcher hükümeti londra itfaiyesinden gerry clarkson'ın heysel stadı'nda yaptığı incelemelerden sonra hazırladığı ve stadyumdaki güvenlik ve mühendislik hatalarının kontrol edilebilir bir durumu faciaya çevirdiği sonucuna varan raporunu sümen altı edip, kamuoyundan kasten gizlemekten de geri durmamıştı.
bu sezon avrupa kupaları’nda iki takımla mücadele edecek olan ingiltere’yi kupa galipleri’nde manchester united, uefa kupası’nda da avı aston villa temsil edecek. şampiyon kulüpler’de ise ingiltere yok. uefa’nın bu ‘af’ kararında ingiltere milli takımı’nın dünya kupası’ndaki ‘centilmen’ futbolunun büyük rol taşıdığı öğrenildi.
cenevre (aa) — avrupa futbol federasyonları birliği uefa ingiliz takımlarının bu sezondan itibaren yeniden avrupa kupaları maçlarına katılmalarını kararlaştırdı.
isviçre’nin cenevre kentinde yaklaşık 3 saat süren bir toplantı yapan uefa icra komitesi ingiliz takımlarına 5 yıldır uygulanan avrupa kupalarına katılmama cezasını, liverpool külübü dışında kaldırdı.
uefa başkanı lennart johansson, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, bu karanın alınmasında, cezalı oldukları 5 yıl içinde ingiliz kulüplerinin sebebiyet verdiği bir olay meydana gelmemesi ve ingiltere milli takımının dünya kupasındaki centilmen oyununun önemli rol oynadığını kaydetti. johansson, kararın, ingiltere futbol federasyonu'nun baş vurusu üzerine alındığını da söyledi.
johansson, ingiltere'yi bu sezon avrupa şampiyon kulüpler kupası'nda liverpool'un 3 yıllık daha cezası bulunduğu için bu kupada hiçbir takımla temsil edemeyeceğini bildirdi. johansson, bunan yanı sıra manchester united'ın kupa galipleri, aston villa'nın da uefa kupasında mücadele edeceğini açıkladı.
hohonsson bundan sonra ingiliz taraftarlarda çıkarılacak olaylardan ingiltere futbol federasyonu'nun sorumlu tutulacağım belirtti.
ingiliz futbol takımları, 1985 yılı mayıs ayında belçika'nın başkenti brüksel'deki heysel stadı'nda liverpool - juventus arasında oynanan şampiyon kulüpler finalinde, ingiliz taraftarlar tarafından çıkarılan olaylarda 39 kişinini ölümü nedeniyle uefa tarafından cezalandırılmıştı.
ceza nasıl başlamıştı?
29 mayıs 1985 tarihinde şampiyon kulüpler kupası final maçında belçika'nın brüksel kentinde karşı karşıya gelen liverpool - juventus takımları arasındaki maçtan önce başlayan olaylar maçtan sonra da sürmüş, daha önce sokak çatışması şeklinde başlayan olaylar, statta tribünler arası savaşa dönüşmüştü. aşırı içkili ingiliz hooliganlar italyanların oturduğu tribüne saldırarak italyan tarafları sahanın içine sürdü. bu arada sıkışan ve kavga sonucu yaralanan çoğunu italyan taraftarların oluşturduğu 39 kişi hayatını yitirmiş. 600 kişi de çeşitli yerlerinden yaralanmıştı.
olaylardan sonra toplanan uefa ingiliz takımlarına süresiz avrupa kupalarından men cezası vermiş, 1989 yılında ingiltere kupasında sheffîeld'da hilsborough stadı'nda karşı karşıya gelen liverpool - nottingham forest takımları arasındaki karşılaşmada dışardaki seyircilerin içeri alınması ile aşırı yüklenme sonucu 100'e yakın kişi hayatını kaybedince ingiltere hükümeti uefa'ya baş vurarak artık avrupa kupaları'na katılmayacaklarını bildirmişti. kısa bir süre önce ingiltere'nin avrupa kupa maçlarına yeniden katılması istenmiş, uefa konuyu görüşeceğini bildirmişti.