(tayfun öneş, four four two dergisi’nden alıntıdır)
ikinci tur maçları oynanıyor. aynı grupta yer alan dört takımın maç programı belli. arjantin peru ile brezilya ise polonya ile karşılaşacak. ne hikmetse brezilya’nın maçı birden, günün erken saatlerine alınıyor. böylece ev sahibi arjantin aynı gruptan bir üst tura çıkabilmek için kaç gol atması gerektiğini peru maçının başlama düdüğü çalınmadan önce biliyor olacak.
brezilya polonya’yı 3-1 yenince arjantin için gereken skor da belli oluyor: en az 4 farklı galibiyet. maçın sonucu: arjantin 6 - peru 0! yine mide bulandıran iddialar: peru kalecisi quiroga (ki kendisi arjantin doğumlu bir peru’ludur) o maça gelene kadar bütün turnuva boyunca toplam 6 gol yemiştir.
bitmiyor, arjantin merkez bankası’nın dünya kupası’ndan sonra peru hükümetine sağladığı 50 milyon dolarlık kredinin ya da arjantin tarım bakanlığı’nın o yıl peru’ya gönderdiği 35,000 ton bedelsiz hububatın üzerinden de 6-0’lık maçın kokusunun yükseldiği iddia edilmektedir.
arjantin'in peru'yu 6-0 yendiği maç her zaman şike iddialarıyla gündeme geldi. kuşkusuz dönemin arjantin'i, peru'yu rahatlıkla hem de farklı yenebilecek bir ekipti ancak anlaşılan cunta işi şansa bırakmak istemiyordu. simon kuper'in yazdığına göre maçtan önce arjantin,peru'ya 35 bin ton tahıl vermiş, silah yardımında bulunmuş, arjantin merkez bankası peru'ya ödenmek üzere dondurulmuş durumdaki 50 milyon dolarlık krediyi serbest bırakmıştı. daha sonra üç yetkilinin “maçı rüşvetle aldık” açıklaması,peru yedek kalecisinin arkadaşlarının para aldığını söylemesi maç üzerindeki gölgeyi daha da büyüttü.
halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
brezilya-polonya maçından sonra mendoza havaalanında uçağın kalkışını beklerken bir yandan televizyondan başka şehirde oynanan arjantin-peru karşılaşmasını izliyordum. televizyon başında heyecanlı evsahibi arjantinli'ler.. ve, mendoza'daki maçtan dönen brezilyalılar... grup birincisi olarak finali oynama şansı, gol averajına kalmıştı. arjantin peru'yu farklı yenerse, finalist olacaktı. aksi halde brezilya idi finalist.. ve arjantin, maçla birlikte golleri yağdırmaya başlamıştı. maç sabahı "arjantin-peru maçı şike olacak" diyenler vardı. hatta "6-0'lık sonuç"tan söz edenlere rastlanıyordu. tesadüfe bakın ki... arjantin 6 tane atıyordu gerçekten... peru, hiç karşılık veremeyince, 6-0 bitiyordu maç.. karşılaşmayı izleyen devlet başkanı bile havalara sıçramıştı. brezilyalılar, "işte söylenen şike çıktı. hem de tamamı tamamına 6-0.. arjantin'in finale çıkması için gerekli averaj sağlandı" diyorlardı.
şikenin gerekçesi, politik açıdan da yorum getirmişti: "arjantin, mülteci perululara yardım etti. arjantin-peru komşuluğu hatırına yaptı bunu.. ayrıca peru çok fakir... parasal sıkıntı içinde kıvranıyor. arjantin bu maçı farkla kazanmak için peru'ya bilmem kaç bin dolar..." neler söylenmiyordu daha.. dilin kemiği yoktu ki.. söyleyen söyleyecekti. diyorlardı ki: "peru, koskoca iskoçya'yı 3-1 yendi. öylesine güçlü takım olduğunu gösterdi. iran karşısında da mükemmel oynadı ve farklı galibiyet aldı. iran'ı 4-1 yenmek, küçümsenemez. nihayet hollanda'ya da yenilmedi. hollanda ki, finalist olan takım... onunla da 0-0 kaldı. ikinci turda polonya'ya kafa tuttu, maçı tek golle verdi... brezilya karşısında tutunamadı sadece... o maçta da 3-0'dan fazlasını alamadı brezilya... şimdi arjantin'in kolayca 6-0'ı istemesi ve alması insanın kafasını bulandırıyor."
brezilya teknik direktörü coutinho ile delegasyon başkanı cavalheiro, ertesi gün bir basın toplantısı düzenliyor ve şu açıklamayı yapıyorlardı: "peru, bugüne kadar katıldığı hiç bir turnuvada altı gol yememiştir. biz, bu maçın sonucunu öncesinden duyduk fifa'ya bildirdik."brezilyalılara göre olay tek sözcükle özetlenebilirdi: "cinayet!" ama, bu cinayet, "faili meçhul cinayet" olmaktan öteye geçemeyecek, küflü dosyalar arasında kaybolacak, öte yandan arjantin o 6-0'la finale çıktığı gibi, finalde de kazanarak dünya kupası'nı alacaktı. ata alan üsküdar'ı, kupayı alan fifa'yı geçmişti yani...
tarih: 21 haziran 1978 carsamba, rosario stadyumu seyirci: 37.315 hakemler: robert wurtz (fransa), ferdinand biwersi (almanya), sergio gonella (italya)
arjantin: ubaldo fillol, jorge olguin, luis galvan, daniel passarella (kaptan), alberto tarantini, omar ruben larrosa, americo gallego (86 miguel angel oviedo), leopoldo luque, oscar ortiz, mario kempes, ricardo bertoni (65 rene houseman). teknik direkter: cesar luis menotti (arjantin)
peru: ramon quiroga, jaime duarte, rodolfo manzo, hector chumpitaz (kaptan), roberto rojas, cesar cueto, jose velasquez (52 raul gorriti) teofilo cubillas, juan munante, alfredo quesada, juan oblitas. teknik direkter: marcos calderon (peru)
goller: mario kempes (arjantin) 21, alberto tarantini (arjantin) 43, mario kempes (arjantin) 46, leopoldo luque (arjantin) 50, rene houseman (arjantin) 67, leopoldo luque (arjantin) 72
ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
generaller dünya kupası'nın arjantin tarafından kazanılması halinde ülkede ara sıra duyulan ölümlerin dikkat çekmeyeceğini düşünüyorlardı. bu, ulusu yeniden birleştirmek için ellerine geçen bir şanstı. dünya kupası organizasyonunun parasızlık nedeniyle başarısız olmaması için, tüm önlemleri aldılar. bütün kentlerde bir anda, içinde bulundukları kentin sağlayabileceği seyirci sayısından çok daha fazlasını alabilecek büyüklükte dev statlar yükseldi. generaller, dünya kupası alanlarını birbirlerine bağlamak için yeni yollar inşa ettirdiler, iletişim sistemlerini geliştirdiler. arjantin'e renkli televizyonu getirdiler.
arjantin'in bunlara ayıracak kaynağı olmadığı için, para başka yerden bulundu. dünya kupası'na hizmet etmeyecek olan bazı projeler, yaşamsal öneme sahip olsalar bile ertelendiler. the times'ın şubat 1978'de belirttiği gibi, arjantin'de en çok kullanılan cümle olan 'yarın yapılacak' ifadesi yerini, 'dünya kupası'ndan sonra yapılacak' cümlesine bırakmıştı. arjantin'i mahveden tek şey, tabii ki dünya kupası değildi. ülkeyi generallerin yönettiği donemde enflasyon, 1970'te yüzde 600'ken, 1982'de yüzde 138'e düşmüştü, ama yine de dünyadaki en yüksek enflasyon oranıydı.
cuntanın, 'dünya kupasında 25 milyon arjantinli oynayacak' şeklindeki slogan, halk arasında 'dünya kupasının bedeli ni 25 milyon arjantinli ödeyecek' halini almıştı. nasıl bir bedel ödedikleriyse, askerî yönetim döneminin sırları arasında kaldı. turnuvadan dört ay önce, askerî hükümetin maliye bakanı juan alemann, ilk tahminler olan 70-100 milyon dolarlık maliyetin aksine, dünya kupası'nın yaklaşık 700 milyon dolara mal olacağını kabul etti. alemann daha sonra, cuntanın bunu önceden tahmin etmiş olması halinde dünya kupası'nı düzenlemekten vazgeçeceğini de ekledi.
eğer 700 milyon dolarlık maliyetin doğru olduğunu kabul edersek, 1978 dünya kupası daha önceki bütün futbol organizasyonlarından birkaç kat, dört yıl sonra ispanya'da düzenlenen dünya kupasından da yaklaşık üç kat daha fazla paraya mal olmuştu. yine de gerçek rakam, 700 milyon doların çok çok üstünde olmalıydı. her şeyden önce, ülkedeki rüşvetin maliyetini tahmin etmek olanaksızdı. arjantin'deki dünya kupası'ndaki kayıtdışı harcamaların, 300-400 milyon dolar düzeyinde olduğu tahmin ediliyordu. dünya kupası organizasyon komitesinin başına actis'ten sonra getirilen ve aynı zamanda fifa'nın başkan yardımcısı da olan amiral carlos lacoste, şu sıralar uruguay'da son derece lüks bir yaşam sürerek yaşlılığın tadını çıkarıyor.
(dünya kupası'nı çok kötü organize etmişti. river plate stadı'nın çimleri bir budalalık örneği olarak deniz suyuyla sulanmış ve tabii sararmıştı. bunun üzerine, başka bir sahadan kalıplar halinde alelacele yeni çimler taşındı, ama bu zeminde de topun sıçrayışı garipleşmişti.)
bir de peru'ya verilen rüşvetin getirdiği ek maliyet vardı. arjantin, ikinci turda peru'yla karşılaşacaktı ve finale çıkabilmek için peru'yu en az 4-0 yenmek zorundaydı. bu iş çok zor görünüyordu, çünkü ally macleod'un iskoçyası'nın daha ilk maçta öğrendiği gibi, peru oldukça iyi bir takım kurmuştu. ama arjantin. dünya kupası'nı kazanmak zorundaydı ve perulu generaller de para sıkıntısı çekiyorlardı. bu yüzden dost bir cuntaya yardım etmeye karar verdiler. her şeyi lacoste ayarladı. arjantin, peru'ya acilen 35.000 ton bedava tahıl ve büyük olasılıkla bir miktar silah verdi. bu arada arjantin merkez bankası da, dondurulmuş olan 50 milyon dolarlık krediyi, peru'ya ödenmek üzere serbest bıraktı. arjantin çalıştırıcısı cesar luis menotti, maçtan önce yaptığı konuşmaya, kalecisıyle yedek oyuncularını almadı. sonuçta arjantin peru'yu, finale çıkmasını mümkün kılacak bir sonuçla, 6-0 yendi. bu, belki de şimdiye kadar rüşvetle kazanılan ilk dünya kupası'ydı.
rüşvetlerin ödendiğinden emin olamayız tabii. bu olay 1986'da (ingiltere'nin arjantin'le maç yapacağı gün) sunday times da yayınlandı, ama gazetenin ana haber kaynakları, yani cuntaya hizmet eden üst düzey bir devlet memuruyla iki futbol yetkilisi, anlaşılır bir nedenle kimliklerinin açıklanmasını istememişlerdi. makalenin yazarı olan maria laura avignolo, 'ahlaksızlık' ve diğer bazı suçlardan yargılandı ama beraat etti. dünya kupası'nda peru'nun yedek kalecisi olan manzo, bir gece lima'da sarhoş olmuş ve takımdaki oyuncuların maçı satmak için para aldıklarını söylemişti. ama ertesi gün ayılınca bu sözlerini inkâr etmişti.
maça gelince... o güne kadar hiçbir futbol maçında, maçın satıldığına dair bu denli güçlü kanıtlara rastlanmamıştır. sahaya, her zamanki göğsü verev bantlı forması yerine beyaz formayla çıkan peru takımı, eline geçen birkaç gol şansını değerlendirememiş ve el loco' olarak bilinen arjantin asıllı kalecileri quiroga, o gece her zamankinden daha garip oynamıştı. peru takımının ilk on birinde, nedense dört tane deneyimsiz yedek oyuncu vardı ve savunma oyuncularından biri de forvette görev almıştı.
konuştuğumuz annelerin hepsi o maçı anımsarken, şikeyi gözler önüne seren kanıtlardan söz etmişledi. "futbol fanatikleri buna inanmıyorlar", diye ekledi bayan bonafini. "futbol fanatikleri, din fanatikleri, politik fanatikller - fanatikler her zaman tehlikelidir."
ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
bazı maçları kazanan ev sahibi ekip, italya karşısında yenilgiye uğramış, brezilya ile berabere kalmıştı. hollanda ile karşılaşacağı finale kalabilmesi için peru'yu gol yağmuruna tutması gerekiyordu. arjantin ihtiyaç duyduğu gollere peru'yu 6-0 yenerek kavuşmuş oldu; ama bu farklı skor bazı kimselerin beyinlerinde soru işaretlerinin belirmesine yol açmıştı; nitekim perulular lima'ya döndüklerinde taş yağmuruna tutuldular.
ilk basımı 2002 olan christian eichkler'in "futbolun beceriksizleri ansiklopedisi" kitabından;
fifa, 1974 dünya kupasında şu eski, çeyrek finalden itibaren devreye giren k.o.-sistemi'ni katı ara tur uygulamasıyla -ki bunun da yenişememe hallerindeki aksaklıkları ilk kez 1986'da giderilmişti- değiştirmekten hoşnut gibiydi. ancak bu durumun bazı grup maçlarının 3. ve sonuncu gününde maçlann eşzamanlı oynanmadığı ve bu yüzden de bu durumun bir takıma (hatta kimi durumlarda iki takıma birden), son maçta -bir önceki maçın sonucundan haberdar olunduğundan- ışlenne gelen sonuca göre davranma olanağı verdiği anlaşıldı. örneğin 1978 dünya kupası'na ev sahipliği yapan arjantin, en son grup maçı olan peru karşısında 0-0'la yetinme fırsatı yakaladı ki, bu da onları çaresizlik içinde izleyen rakibi brezilya yerine finale taşımıştı. dört yıl sonra daha kötüsü olmuştu. üst tura çıkmak için gereken sonuçla yetinme bu kez son grup maçında iki takıma birden fırsat yaratmıştı. avusturya karşısındaki almanya kıt kanaat bir galibiyetle yetinmişti. maçın sonucu birkaç dakika geçmeden belli olmuştu ve maçın geri kalan kısmı "gijon'un saldırmazlık paktı" uyarınca dünya kupası tarihinin en alt çekmecelerinde yerini aldı. nihayet dört yıl sonra bu ara tur uygulaması ve anlaşmalı skor anlayışına bir son verildi: o günden itibaren gruplann üçüncü gün maçları eşzamanlı olarak oynatılıyor.
bu arada almanya ve avusturya, "saldırmazlık paktı"nın mucidi olarak hiç de suçlanamazlar. bu şüpheli onur, 1898'de karşı takım kalesine tek bir şut çekememiş muhtemelen yegane iki ingiliz kulübü olan stoke ve burnley'e ait. birinci lige çıkma mücadelesinde, 0-0'lık skor stoke'a küme düşmemek için burnley'e de yükselmek için yetmişti.
bu garip örnek tam yüz yıl sonra, 1998'de vietnam'daki "tiger cup"ta tekrarlandı: endonezya, son grup maçından önce gruptan çıkmayı garantilemiş, tayland'ın ise bir beraberliğe ihtiyacı vardı. ama iki takımın ikisi de grup lideri olmak istemiyordu, çünkü o zaman yarı finalde hanoi'de, favori gösterilen ev sahibi takımla eşleşmek gerekiyordu. dolayısıyla kimse gol atmaya çalışmadı. hakem maçın ilk yarısında bir kez bile düdük çalmadı. seyirciler 15 dakika geçmeden toz oldular. maçın son dakikasında endonezya, kalecinin verilen geri pasa yol vermesiyle yenilen kasıtlı gol yüzünden maçı kaybetti. asya futbol federasyonu her iki takıma 40.000 dolar para cezası verdi.
arjantin'de cunta dönemi. babalar, amcalar, abiler, kardeşler birer birer ortadan kayboluyor. cuntanın halkı uyutma taktiği dünya kupası. takımlann ikinci tur maçlarını yine grup halinde yaptıkları bir kupa. grup birincileri final oynayacak. arjantin ile brezilya çekişiyor. iki takımın 0-0 biten maçından sonra işler son maçlara kalıyor. ama cuntanın etkisiyle fifa, son maçları aynı saate almıyor. brezilya, polonya'yı 3-1 yeniyor. arjantin'in turnuvanın flaş takımı peru'yu en az 4 farklı yenmesi gerekiyor.
maçtan önce iddialar geliyor. peru'nun kalecisi ramon quiroga, arjantin asıllı. herkes 6-0'dan bahsediyor maç öncesi. aslında iyi başlıyor peru. munante'nin topu direkten dönüyor. ama sonrasında basit ve komik hatalar yapıyor peru savunması. peş peşe geliyor goller. denilen oluyor ve maç 6-0 bitiyor. arjantin teknik direktörü cesar luis menotti, "takımınım bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum" diyor dalga geçercesine. arjantin basını komik bir şekilde, "brezilya, peru'ya teşvik primi vermek istedi" diyor rakibi suçlayarak. sonuçta kupanın en iyi takımı brezilya finale bile kalamıyor. arjantin'e ise şampiyonluk yolu açılıyor.
- 1978 dünya kupası'ndaki son grup maçınızda polonya'yı 3-1 yendiğinizde arjantin'in sonraki maçını dört farkla kazanması gerekiyordu. tur atladığınızı düşünmüş müydünüz? ve peru altı gol yediğinde ne hissettiniz? size? o maçta şikemi yapıldı?
zico: futbolda her şey olabilir. ancak maçtaki asıl sürpriz nasıl olduğuydu. perulular iyi bir dünya kupası çıkarıyorlardı. takımları iyi mücadele ediyordu ve son ana kadar maçı bırakmıyorlardı. bu yüzden o yenilgi sonrası hepimiz hayrete düşmüştük. çok garipti. hiçbir şey iddia edemem. fakat peru'nun o kadar isteksiz ve iştahsız oynaması garipti. daha sonra bir sürü şey söylendi. o sıralar teknik direktörümüz daha önce peru'da da görev yapan coutinho'ydu ve bazı oyuncular maç sonrası ona bir şeyler söylemişti. arjantin'in iyi bir kadrosu vardı ve finale kadar yükseldiler. ama 6-0'lık maç şimdi bile çok garip geliyor. dünya kupalarında bazı üzücü olaylar olur. 1982'de almanya ve avusturya maçında da olduğu gibi. iki ülke cezayir'i kupa dışında bırakmak için bir anlaşma yapmışlardı. böyle bir anlaşma yapılması futbol adına oldukça üzücü.
yardımcı hakemler: ferdinand biwersi (ger), sergio gonella (ita)
argentina: ubaldo fillol (gk), daniel bertoni (dk. 64 rene houseman), americo gallego (dk. 85 miguel oviedo), luis galvan, mario kempes, omar larrosa, leopoldo luque, jorge olguin, oscar ortiz, daniel passarella (c), alberto tarantini
yedekler: norberto alonso, osvaldo ardiles, hector baley, ruben galvan, daniel killer, ricardo la volpe, ruben pagnanini, jose valencia, ricardo villa
teknik direktör: cesar luis menotti (arg)
peru: ramon quiroga (gk), jaime duarte, rodolfo manzo, hector chumpitaz (c), jose velasquez (dk. 51 raul gorriti), juan munante, cesar cueto, teofilo cubillas, juan carlos oblitas, alfredo quesada, roberto rojas
yedekler: ottorino sartor, ruben diaz, percy rojas, roberto mosquera, juan caceres, jose navarro, german leguia, ernesto labarthe, guillermo la rosa, hugo sotil
1966 ve 1978 dünya kupalarında hakemler, ev sahibi ülkeleri “açıkça" kolladılar. 1966’da ingiltere "tartışmalı" gollerle kupaya uzanırken 78’de de arjantin'in sert futboluna göz yumdu.
cumhur canbazoğlu
roma - italya 90 dünya kupası'nda bazı hakemlerin verdikleri ters kararlarla "can yaktığı" tartışılırken daha önceki dünya kupalarında belgelenen hakem hatalarını çizmek günün konusu oldu. daha önceki kupalarda "birçok takımın canını yakan" hakemler gözler önüne serilirken özellikle 1966 dünya kupası'nda ev sahibi ingiltere'nin "açıkça" kayırıldığı belirtildi. 1978 dünya kupası'nda da arjantin'i koruyan hakemlerin, takımların kaderlerini çizdiği söylendi:
(...)
1978 arjantin: ev sahibini koruyan hakemler "geri göndüler". arjantin'in gruptan ilk sırada çıkabilmesi için peru kalecisi quiraga sakat olduğunu ileri sürerek maça çıkmadı. fransız hakem wurtz'un da "kollaması ile" arjantin 6-0 galip geldi. naçtan sonra dünya basını arjantinli generallerin peru'yu ve hakemi satın aldığını iddia ettiler.