beşiktaşlı efsane futbol takoz recep'in şansının da yardımıyla futbol tarihine geçen bir gol attığı maçtır. ortasahadana ttığı bu gol, recep'in milli takım formasıyla attığı tek goldür ve eurosport tarafından haftanın golü seçilmiştir. şans golü olduğu bariz olan bu gol için recep "maçtan sonra yaptığı açıklamada bizimkiler gol atamıyordu kızdım vurdum gol oldu" demiştir maçtan sonra.
takoz recep, metin, ali, feyyazlı beşiktaş'tan akıldan kalan büyük oyunculardan biridir recep.. milli takım'da da görev yapmış görevini unutulmaz karelerden birine imza atarak tamamlamıştı. mahalle aralarında oynanan futbolda defansın örnek ismiydi, rakip forvete sert girmekti futbolumuza kattığı.. o aynı zamanda bir golcüydü de.. beşiktaş formasıyla malmö maçında kendi kalesine attığı gol, ki bu gol röveşata şeklinde olması, bunun yanı sıra isviçre ile oynadığımız milli maçta orta sahadan attığı gol… isviçre maçından sonra golünü yorumlaması ise dün gibi akıllarımızda: "korner olsun diye vurdum ileri, gol oldu.." sert futbolu, defans yapmanın aslında rakip forveti saha içinde yerlerde süründürmek olduğunu savunan futbolu, renkli imajıyla recep o yılların gözdesiydi… ayrıca recep'in o yıllarda sıkça düzenlenen en yakışıklı futbolcu sıralamasında hep birinciliği vardı, ama sondan...
kimi zaman sürpriz bekledik, çarpıldık. bazen şekerli kuralan acıyla sonlandırdık, bazen de zoru başardık. son 20 yılda milli takımımız avrupa şampiyonası ve dünya kupası elemeleri'nde hangi rakiplerle eşleşti, ne umdu ne buldu...
1996 avrupa şampiyonası elemeleri isviçre, isveç, macaristan, izlanda
piontek gitmiş, fatih terim tek adam olmuştur artık. ingiltere'de çekilen kurada 1994 dünya kupası'na katılacak isviçre ve isveç, 1990'da türkiye'nin yoluna taş koyan izlanda ve nihayet artık seyredebileceğimiz detari'li macaristan rakip olur türkiye'ye. önceki yıllara göre daha "şanslı bir kura" olarak değerlendirilir.
1994 elemelerindeki polonya ve norveç galibiyetleri ile havaya girilse de macaristan ve rusya'dan alınan yenilgiler yine boyun büker. deplasmandaki özel maçta alınan makedonya galibiyeti ile macaristan'a da umutlu gidilir. milli takımın kadrosunda 13 farklı isim vardır artık.
macaristan maçı öncesi gazetelerimizde alışıldık sahneler yaşanır. 1956'da macaristan'ı yenen kadro bir araya getirilir. milli takımdan yeni bir zafer beklenir. hatta süleyman demirel bile macaristan'a giderek türkiye'nin deplasmanda yaptığı maçları izleyen ilk cumhurbaşkanı olur. ohrid'de milli takımın yeni formaları tanıtılır. şeritli, ortasında ay-yıldız olan forma artık tarihe karışmıştır. ilk yarı kiprich ve halmai'nin golleriyle 2-0 kapatılsa da hakan şükür ve bülent korkmaz'ın golleriyle maç 2-2 biter milli takım açtığı yeni sayfayla türkiye'ye döner. izlanda'ya beş gol atılır. 1980'de izlanda'ya ilk golü atan adam, milli takımın başında 1954'ten sonra en farklı galibiyeti tattırır.
istanbul'da isviçre'ye karşı alınan tek mağlubiyet, üç beraberlik ve 4 galibiyetle isviçre'nin ardından ikinci sırayı alan ve finallere çıkan takım türkiye olur. basınımızın deyimiyle, artık bütün avrupa türkiye'yi konuşur ve türkler'in hafife alınma dönemi sona erer. fatih terim de 1990 yılında sepp piontek'in gelişi şerefine oynanan danimarka maçıyla aldığı görevi 1996 avrupa şampiyonası'ndaki danimarka maçıyla bırakır, galatasaray'ın başına geçer yardımcısı rasim kara da beşiktaş'a doğru yol alır.
adamların hem eşyasını al hem otobüsünü taşla varmı böyle bir şey?
bu maçtan sonra stadın dışında isvicreli taraftarlar ait otobüsler arka arakaya dizilmiş yolcularını bekliyordu. isvicre'lilerin bazılarında noal baba kostümü bazılarında ise noal çanı vardı .bizim türk taraftarlar ise isviçrelilerin etrafını sarmış onlardan ceşitli hediyeler istiyorlardı.herkes kafaladıgı isviçre'liden elindeki çanı veya noel sakalını istiyordu bazıları isviçre'lileri ikna etmeyi başarıyor ve ellerindeki çanı alma başarısı gösteriyordu..valla ben çan almayı başaranlardan degildim ama bir atkı koparma başarısı göstermiştim.yaşlı bir isviçreli bayana türk atkısı gösterdim oda atkıları anı olarak değiştirmek istediğimi anlamış olacakki boynundaki isviçre atkısını bana uzatmıştı bende ona türk atkısını vermiştim.
otobüsler yavaş yavaş hareket etmeye başladılar ağır ağır katlı otoparkın orayı geçtikten sonra mecidiyeköy ana caddeye cıkmakmaya calışan otobüslere birden taş atmaya başladılar.taş atanların elinde biraz önce kendilerinden hatıra olarak alınan çanları gören isviçreliler neye uğradıgını şaşırmıştı..
taş atan taraftarları kovalayan polisler ise önde kovaladıkları türk taraftarların ellerinde çanları görünce ulan adamların hem eşyasını alıyordunuz hemde adamların canına kast ediyorsunuz diye bağırıyordu..türk polisi çan sesleri arasında taşkın türk taraftarları kovalıyordu.
isviçreli yaşlı bayandan aldıgım atkıyı ise yıllarca saklamıştım fakat kız kardeşim bize misafirlige geldiginde o zamanlar bebek olan yegenimi dışarı çıkardıklarında boynuna sarıyorlardı.ondan sonrada bir daha atkıyı göremedim.atkı iç oldu kayboldu.birdahada kendisinden hiç haber alamadım
not bu otobüs taşlama işi isviçre basınında geniş yer bulmuştu