euro 1984 elemelerinde 7.grupta ispanya ve hollanda son maça sadece gol averajı farkı ile girmektedirler.hollanda bu maçtan once grupta kendisinin son maçını aynı malta ile oynamış ve maçı 5-0 kazanarak averajını +16 yapmıştı. ıspanyanın grupta malta karşısında yapacağı son maç öncesi puan durumu şöyleydi;
ispanyanın euro 84 finallerine gidebilmesi için maltayı 11 farklı yenmesi gerekmektedir ve tesadüfe(!) bakın ki ispanya 1-0 öne geçtiği maçta 1-1 duruma düşmesine rağmen maltayı 11 farklı yener.7 maçta 12 gol atabilen ispanya ,son maçta 7 maçta attığı golü hemen atar.(bak sen şu işe).olanda gariban hollandaya olur grupta 2.olarak finallere gidemez.bu maç sonucu grupta oluşan puan durumu ise;
takım-o-g-b-m-a-y 1.ispanya 8-6-1-1-24-8 (averaj + 16) 2.hollanda 8-6-1-1-22-6 (averaj +16) ispanya ile hollanda aynı averaja sahip ama ispanya 2 gol fazla attığı için finallere gitti
bundan seneler sonra avrupa şampiyonası elemelerinde gol rekoru san marino 0-13 almanya maçı ile kırıldı.ispanya 12-1 malta maçının hakemi erkan göksel iksen san marino 0-13 almanya maçının hakemi de selçuk dereli oldu.iki hakemimiz de rekor maçlara imza atmışlar.
yardımcı hakemler: yahya diker (tur), özcan oal (tur)
spain: paco buyo (gk), juan antonio señor, josé antonio camacho, antonio maceda, andoni goicoechea, rafael gordillo, lobo carrasco (c), víctor muñoz, santillana, manuel sarabia, hipólito rincón povedano (dk. 86 marcos alonso)
yedekler: salva, andoni zubizarreta (gk), tente sánchez, francisco josé gúerri ballarín
teknik direktör: miguel muñoz mozún (esp)
malta: john bonello (gk), emanuel farrugia, alexander azzopardi, simon tortell, john holland (c), norman buttigieg, silvio demanuele, raymond farrugia (dk. 70 mario farrugia), ernest spiteri gonzi, emanuel fabri, michael degiorgio
yedekler: charles sciberras (gk), edwin farrugia, mario schembri
o zamanlar maçlar aynı saatte oynanmıyordu. zirvedeki hollanda ununu elemiş, eleğini asmıştı. en azından portakallar öyle düşünüyordu. son karşılaşmada malta'yı konuk edecek ispanya'nın rakibine tam 11 fark atması gerekiyordu.
erkan göksel'in yönettiği mücadelede o zamanlar elinde bayrakla takılan özcan oal çizgide yerini almıştı. boğalar ilk yarısını 3-1 önde kapattıkları müsabakanın ikinci devresine tam dokuz gol sıkıştırmayı başarmıştı. hal böyle olunca uefa, son maçları aynı anda başlatmak gerektiğini keşfetmişti.
ispanyollar onca hesap kitap yapmasına rağmen son birkaç gün sevilla epey yağış almıştı. maçın oynanacağı gün de yağmurlu başladı ama neyse ki, maç saatinde hava gol atmaya müsait hale geldi. ama taraftarlar bu soğuk havada 51 bin kişilik stadın ancak 30 binini doldurabildi. yine de erkan göksel’e göre statta müthiş bir destek vardı: “gürültüden futbolcuların düdüğümü duymadıkları anlar yaşandı.” ve ispanya’nın golleri yavaş yavaş gelirken seyirci sayısı da giderek artıyordu. galiba birileri stadın kapılarını açık unutmuştu.
erkan göksel’e göre her şey çok farklıydı: “devre arası bitti, sahaya bir çıktık… nasıl bastırıyor ispanyollar… malta da mahalle takımı gibi. goller arka arkaya geliyor. allahım! ben böyle şey görmedim.”
ispanya 38 dakikaya tam dokuz gol sığdırdı. ikinci yarının ilk golü 46’ıncı dakikada poli rincon’dan, son golse 85’inci dakikada john senior’dan geldi. hatta ispanyollar 13’üncü golü de attılar ama bu gol ofsayt gerekçesiyle sayılmadı.
maçın bitimine daha birkaç dakika vardı ama faul düdüğünü duyan ispanyollar maç bitti sanıp sahaya daldılar. onları tekrar tribüne göndermek epey zaman aldı. son üç dakika oynandıktan, ispanya 12-1’lik zaferini ilan ettikten sonra yeniden aynı sahne… yan hakem yahya diker topu alıp soyunma odasına gitmek için atak yaptı ama ne mümkün! “topa hamle yapmamla birlikte bir taraftar güruhu üzerime çullandı. topu güç bela kurtarabildim, beniyse allah kurtardı!”
hakem üçlüsü maç çıkışında da coşkudan nasibini aldı. özcan oal anlatıyor: “erkan abi bir arabaya, yahya ve ben başka bir arabaya binmiştik. önce kalabalık bizim arabanın etrafını sardı. ben onlara maçın hakeminin öndeki arabada olduğunu işaret ettim. işaret etmemle birlikte erkan abinin arabasını havada görmemiz bir oldu.” erkan göksel devam ediyor: “araba sanki uçak olmuş, uçuyordu. hiç umut etmedikleri bir maçı kazanınca elbette coştular.”
hakemler, o gün ispanya kralı kadar itibarlıydılar. ertesi gün şehirde tur atarlarken sonradan ispanyol futbolcu rincon’un bir akrabasının işlettiğini öğrendikleri mağazaya girdiler. erkan göksel bir kemer almak istiyordu. “bizi tanıdılar. içeri girince dükkandaki herkes ayağa kalktı. ‘kemeri alırım ama bir şartla: parasını alırsanız’ dedim. hediye etmek istiyorlardı” diye anlatıyor göksel. aynı gün ispanya büyükelçisiyle de görüştüler. o da erkan göksel’e “ben beş senedir buradayım. ama benim türkiye için yapamadığımı siz 90 dakikada yaptınız” diyordu. bir köşe yazarı da maç raporunda “bugün bir türk, ispanya’da seçime girse kazanır” şeklinde yazıyordu.
“ulan i.neler, maçı satan sizsiniz” hollanda tarafındaysa elbette şok ve hüzün vardı. hollanda’nın en çok okunan gazetelerinden de telegraph, hakeme öfke kusuyordu. “maçın başında ispanyollar aleyhine düdük çalan hakem, protestolarla karşılaşınca etki altında kaldı. ispanya malta’yı değil, hollanda’yı vurdu. erkan göksel sarı ve kırmızı kartını maltalılara gösterdi. ispanyolların hareketlerini ise görmezden geldi” diye serzenişte bulunuyordu gazete. ancak uefa, hakemlerin notunu 5 üzerinden 4,5 olarak belirlemişti. avrupa’da yayın yapan bazı yayın organları skoru “maskaralık” olarak değerlendiriyor, hollanda’nın hocası rijvers kees ise “futbolda mucizeler mümkün” şeklinde yorumluyordu.
kimse merak etmesin, hakemi eleştirenlerin cevabını özcan oal vermiş. oal, bunu nasıl yaptığını anlatıyor: “dönüş yolunda uçakta maltalılar da vardı. bir tanesi bize ‘mani, mani’ diye maçı sattığımızı ima eden bir hareket yaptı. ben de dayanamadım üzerine yürüdüm. ‘türkçe bilmiyorsunuz ama yine de söyleyeyim. ulan i.neler, maçı satan sizsiniz’ dedim. erkan abi kolumdan çekip beni aldı. yine de biraz hırsımı almıştım.” hakemler hakkında birkaç olumsuz görüş olsa da asıl hedef kaleci john bonello ve defans oyuncularıydı. özcan oal da maltalı futbolculardan şüphelenmişti. “ortada öyle bir komedi vardı ki… belli olmasın diye bir gol yediler, ilk yarı 3-1 bitti. benim kanaatim maç bağlanmıştı” diye anlatıyor oal. “iyi niyetli değillerdi. maç bittikten sonra bunu erkan abiye söyledim. ‘yok ya, ne maç oldu, tabanca gibi oynadılar’ dedi. ama bence durum öyle değil. futbol oynamış adam hemen anlar. bekin müdahalesini, kalecinin yaptığı sahtekarlığı herkes anlar. böyle bir şey var mı? gelen giriyor, geçen giriyor.”
malta futbol federasyonu başkanı george albela takım 10’uncu golü yiyince sinirlenmiş ve stadı terk etmişti. federasyon 12-1’lik yenilginin ardından futbolcuları hakkındaki iddialar üzerine bir soruşturma başlattı. onların hedefinde de kaleci bonello vardı. ayrıca federasyon teknik direktör victor scerri’yi de görevden aldı. ama soruşturmadan somut bir sonuç çıkmadı ve maçla ilgili sorular hiçbir zaman sona ermedi.
28 aralık 1983 sabahı o dönem ispanya’nın iki büyük tirajlı gazetesi diario 16 ve pueblo gazetelerini okuyan insanlar büyük bir şokla karşılaştı. gazeteler, sayfalarından “fıfa, ispanya-malta maçını iptal etti. karşılaşma yeniden oynanacak” haberini duyurdular. habere göre ispanya başbakanı gonzales, teknik direktör munoz’u arayıp kararı bildirmişti bile. ancak öğleden sonra televizyonlarda bu haberin bir şaka olduğu duyuruldu. şakanın sebebi ise o günün 28 aralık mukaddes zavallılar günü olmasıydı. yani ispanya’nın 1 nisan’ı… ispanyollar, gün boyunca federasyonu telefon yağmuruna tuttular.
erkan göksel’e göre ispanya bu skoru sonuna kadar hak etti. “sahada müthiş bir mücadele oldu. malta, fark yememek için çok savaştı. yüzde 100 penaltı olduğunu düşünmediğim için ispanya’nın iki penaltısını vermedim. aleyhimde tezahürat başladı. iki kez maçı durdurdum. üçüncü olsa maçı keseceğim, kafaya koymuştum” diyor göksel. yan hakem yahya diker de aynı görüşte: “ispanyollar gerçekten çok iyi mücadele ettiler. ben böyle bir maç yönetmekten inanılmaz keyif aldım.” özcan oal’a göreyse ispanyollar, bu maça kirli elleriyle müdahale etti: “dünyada bu iş yapılıyor. bir tek ingiltere’nin temiz olduğunu düşünüyorum. ama öbürleri hakkında iyi diyemem. maç hakkında söylenecek çok fazla şey yok. bağlanmış bitmiş olay.”
bu üç hakem gibi futbol dünyası da ikiye bölünmüş durumda: iyi niyetli olup, bir futbol mucizesinin gerçekleştiğini düşünenler ve komplo teorilerine aşina olup ispanya’nın bu maçı satın aldığını düşünenler… ama 21 aralık günü, tarih ispanya lehine çoktan yazılmıştı bile.