galatasaray: bülent gürbüz, candemir berkman, bahri altıntabak, suat mamat, ergun ercins, mustafa yürür, metin oktay, mete basmacı, niyazi tamakan, ahmet berman, samim uygun
ilk basımı 2002 yılında olan yapı kredi'nin "top bir dünyadır" adlı kitabından;
ömer madra'nın "ömür boyu süren şarkı: metin oktay" başlıklı yazısından;
galatasaray'ın, önce bahri, sonra da ergun'un sakatlanmasına "dokuz buçuk kişi" kalmasına rağmen fenerbahçe'yi 5-0 yendiği o unutulmaz maçta 4 gol birden atması ve her golden sonra karşısında değişen "çaresiz" markajcıların sonuncusu şerefin kendisini resmen elle tutmasına aldırmayıp, onu kolunu kendi bedeninden sökerek "perdeyi kapatan'1 golü atması...
ilk basımı 1994 yılı olan ali sami alkış'ın "bu kitabı okuyanı vururum" kitabından;
metin oktay; galatasaray'ın fenerbahçe ile yapacağı maçtan önce sakattı... topuk kemiği ezilmiş, üstüne basamıyordu. baba gündüz, futbolcusunun elinden tutmuş o doktor senin, bu doktor benim diyerek hastaneleri tek tek dolaşıyordu. ama hiçbir tıp adamı, metin'i f. bahçe maçına yetiştirecek garantiyi veremiyordu. derken; galatasaray'ın kamp yaptığı otele esrarengiz birisi geldi... sıkılgan tavırlarla kral'ın yanına yaklaştı ve «merak etme, ben seni iyileştiririm,» dedi. metin, şöyle gözucuyla adamı süzdü... garip davranışlı birisiydi... gözü tutmadığı için üzerinde durjrıadı. fakat adam inatçı birisiydi, kendisine inanmasını istedi. metin oktay; doktor doktor dolaşıp sakatlığına acil çözüm bulunamamasının verdiği yılmışlıkla; denize düşen yılana sarılır misali «peki» dedi.
adam çantasını açtı... içerisinden kocaman bir koyun kuyruğu çıkardı. üzerine, önceden hazırladığı bir kocakarı ilacını sürdü... daha sonra da karabiber serpti. adam; bu ilaçlı ve karabiberli koyun kuyruğunu metin'in topuğuna sarıp, bir bezle bağladı... takım arkadaşları bu olup bitene kahkahalarla gülüyor, metin'le dalga geçiyordu...
bütün gece, bu kocakarı ilacı esprisiyle geçti. ancak ertesi sabah olduğunda, metin oktay ayağındaki şişin indiğini ve ağrının tamamiyle dindiğini gördü... şaşırdı, şaşırdı, şaşırdı... gece kendisiyle dalga geçen arkadaşlarına ayağını gösterdi, herkesin ağzı bir karış açık... metin oktay, kendisini maça yetiştiren ve adını dahi bilmediği adamı mumla aramaya başladı. hediye almak, gönlünü almak istiyordu. adam ortalıkta yoktu.
18 aralık 1960 günü fenerbahçe maçına gitmek için, kamp yaptıkları otelden tam ayrılacakları sırada; onu gördü. metin derhal yanına koşup, esrarengiz dostuna sarıldı: «dile benden ne dilersen arkadaş...» «kaç para istiyorsan vereceğim, çekinme söyle!...» «senin yaptığını ünlü doktorlar yapamadı. sen bir gecede hallettin. sana şükran borcum var... al şu paraların hepsi senin olsun.»
esrarengiz dost; heyecanla cebindeki bütün parasını kendisine uzatan metin oktay'ın kolunu geri çevirerek tek tek konuştu: «senden fenerbahçe'ye bugün 4 gol atmanı istiyorum. ancak bu şekilde ödeşiriz.»
metin oktay, şaşırdı, sarsıldı... istenilen şey olacak gibi değildi ama; kendisini bugüne kavuşturan adama «olamaz... yapamam» diyemedi. bir ara daldı, düşündü, kararını verdi: «tamam arkadaş, söz...» «söz mü?...» «söz!»
esrarengiz adam, hiçbir şey söylemeden arkasını döndü ve puslu günün alacasında kaybolup gitti. metin, arkasından uzun süre bakakaldı... söz verdiği için fenerbahçe'ye atmak zorunda kaldığı 4 golü düşünmeye başladı. düşündükçe hırslandı.
inanılmaz ama, metin oktay o gün 3 gole ulaşmıştı... ama yırtınıyor, çırpınıyor dördüncüyü bir türlü atamıyordu. metin'in o günkü hırsını görenler, bir gariplik olduğunu seziyorlardı.
maç bitti bitiyordu... metin sanki yeni başlıyordu... bastırmalı, uçmalı, vurmalı ve söz verdiği dördü mutlaka yapmalıydı. ...ve vurdu... ve attı... ve dörtledi!.. metin, sözünü yerine getirmenin yorgun coşkusuyla golden sonra yattığı yerde kaldı. sakatlandı sanıp yanına doktor çağırdılar. halbuki o sakatlıktan değil, mutluluk şokundan ayağa kalkamıyordu.
galatasaray o gün fenerbahçe'yi bahri'nin de bir gölü ile tam 5-0 yenmişti... metin'in sözü de, yerine gelmişti... tarih 18 aralık 1960.
bu maç ile ilgili olarak gazetelerde çıkan yazılar;
spor yazarı kahraman bapçum: "fenerbahçe'nin üstünden sanki silindir geçti. galatasaray eze eze, sindire sindire, çökerte çökerte yendi. böyle maç az görülür..."
gündüz kılıç ise milliyet gazetesindeki köşesinde: "bugüne kadar kalemimi galatasaray'ı övmek için kullanmadım. ama dünkü şahane maçın kahramanlarını övmeye vicdanım beni zorluyor. neydi o maç? neydi o gol yağmuru? gözlerim yaşardı..."
ayrıca çeşitli gazetelerde maçın karikatürleri de yapılmıştı.
g.saray'lı bahri "tek ayaklı ahtapot"'a benzetilmişti. (o zamanlar oyuncu değişikliği olmadığı için, 90 dakika boyunca tek ayağı sekerek oynamış ama golünü de atmış, metin oktay’a da attırmıştır.)
avni'ye "kasap", suat'a "futbolcu", koca lefter için de "emekli" deniliyor. şükrü'ye "trafik memuru" adını takmışlar. (hatta yanda bir karikatür çizmişler, kaleci şükrü trafik polisi olmuş ve ışıklar yeşil yandı, geç diyerek g.saray forvetine f.bahçe kalesini eliyle gösteriyor.)
metin ise "futbolcu değil tek başına takım" olarak tanımlanıyor.
1989-90 sezonunda kadar derbilerde beş golle kazanan tek takım galatasaray'dı. galatasaray, şampiyonluğu bir puan farkla fenerbahçe'ye kaptırsa da 18 aralık 1960'daki maç senelerce konuşuldu. san-kırmızılılar metin oktay'ın dört, bahri altıntabak'ın da tek golüyle maçı 5-0 kazandı. burada metin oktay'ın lig tarihinde derbilerde bir maçta dört gol atan tek oyuncu olduğunu da hatırlatalım. bu maçla ilgili güzel bir anıyı, murat erdin'in "yer fener gök cimbom" kitabından alıntılayarak, hıncal uluç'un ağzından anlatmakta fayda var: "ahmet taner kışlalı, güneş taner ve ben ankara yenigün gazetesi'nde çalışıyoru ahmet telefonda maçı güneş taner'e yazdırıyor. 'ilk gol ofsayttı, ikinci gol fauldü, üçüncü golde top çizgiyi geçmedi. beş golün beşine de bahane buldu. gün maçı zaten radyodan dinleyip yazdığını söyleyince ahmet kızdı. güneş de 'beş golün beşine de nasıl kulp bulacağını herkes çok merak etti' dedi. meğer herkes yenigün'de toplanmış 'ahmet ne diyecek' diye beklemiş..."
az önce de yazdık, beş gol atarak kazanılan tek maç bu olmadı... 1989-90 sezonunda ilk beş gollü maç haberi inönü'den geldi. fenerbahçe'nin hocası todor veselinoviç maçtan önce "beş atacağız" derken beş yiyeceklerini düşünmemişti. beşiktaş fenerbahçe'yi 5-1'lik skorla geçerken açılışı yapan ian wilson'un tarihinde ilk kez kafa golü atışı çok konuşuldu. bu wilson'ın beşiktaş'ta kaldığı iki sezon içinde attığı tek goldü. aynı sezonda beş golle kazanan bir diğer takım fenerbahçe oldu. fenerbahçe galatasaray'ı 5-1 yenerken kalesinde gördüğü tek golü kendi oyuncusu nezihi tosuncuk kaydetti. maç sonrası nezihi'nin kaleci toni schumacher'e "nasıl attım sana" şeklindeki fotoğrafı en az atılan beş gol kadar konuşuldu...
zor bir maç olacağı belliydi, özellikle de galatasaray açısından. san kırmızılılar derbideki rakiplerinin üç puan gerisinde maça başlıyorlardı; bir maçlarının eksik olması galibiyet halinde liderliği onlara getirme şansını taşıyordu asıl zorluksa golcülerin sakatlıklarıydı. metin bir hafta önceki izmir maçında sakatlanmış, tüm uğraşlara rağmen tam anlamıyla iyileşememişti; bahri'ninse bacağında kırık vardı, bandajla sahadaki yerini almıştı. bedenleri sakat olan bu iki "sağlam" adamdan metin dört, bahri bir gol atarak futbolun nasıl oynanacağını 28 bini aşkın seyirciye gösterdiler. sakat haliyle en büyük rakibine dört gol atan metin oktay maçtan sonra "attığım goller fevkalade bir şeyler değil" diyecek ve futbol tarihimize bir kez daha geçecekti.
zam ve kontrat şartlarının değişmesini isteyen ingiliz profesyonelleri belirsiz bir süre için meşin topa vedâ edecek. futbolcu sendikasının tasarladığı grev 13 aralık’ta başlayacak
13 aralık 1960 tarihinde futbolün anavatanı ingiltere’de 2700 profesyonel futbolcu, yeşil sahalara ve meşin topa bilinmeyen bir süre için vedâ edeceklerdir.
bu kararı lancaster şehrinin şehir kulübünde yapılan bir basın toplantısında profesyonel futbolcular sendikası başkanı fulham’lı futbolcu (sakallı) jimmy hill yumruklarını sıkarak gazetecilere ilân etmiştir. «ben belki ingilterede futbolu bir müddet için öldürüyorum. ancak yeni nesiller bizleri aldığımız karardan dolayı minnetle anacaktır.» diye konuşmasına başlayan sendika başkanı televizyon alıcılarına doğru dönerek şöyle haykırmıştır: «bir genç oyuncu var. ismi george eastman. newcastle takımından. klas ve istikbali olan bir oyuncudur bu… bir gün arsenal’a 47.500 sterline transfer ediliyor .(tahminen 1,5 milyon tl.) eline ne geçiyor biliyor musunuz? hiç! evet hiç. sizlere soruyoruz. bizler esir miyiz? italyada, ispanya’da futbolcular istikballerini garantilerken bu memleketlerin avuç dolusu para vererek talip oldukları jimmy hill, blanchfiwer, doherty, john haynes niçin reklâmcılık, fotoğrafçılık yaparak geçim sıkıntısı çekeceklerdir. kararlıyız. isteklerimiz yerine getirilmediği takdirde 13 aralıkta yeşil sahalara veda edeceğiz.
2700 profesyonel oyuncunun istekleri şunlardır:
1 – maaşlara zam yapılmalıdır.
2 – kontrat şartları değiştirilmeli ve kanunlarla oyuncuların hakları garanti altına alınmalıdır.
3 – futbolcular transferden hisse almalıdır.
4 – her galibiyet ve beraberlik primi 4 sterlin olmalıdır.
5 – beş seneyi dolduran oyuncu 750 ingiliz lirası ikramiye almalı ve serbest olarak transfer yapmalıdır.
ingiltere milli takım kaptanı john haynes, arsenal ve iskoç milli takımı hafı tom deharty fulhamlı jimmy hill (sakallı)* bromwich’li ronny allen, irlanda milli takımı kaptanı blancheflower’in de dahil olduğu şöhretli profesyoneller «13 aralık tarihini bekliyoruz» derken 3 ve 4 üncü küme kulüpleri sendikaya temsilci göndererek çalışma vekâletinde arabuluculuk yapmak istediklerini bildirmişlerdir.
not1: o zamanki futbolcularla şimdikileri kıyaslama açısından bilgiyi bir derbi maçına yazdım.
*not2: gazetede ayrıca jımmy hıll'ın sakallı bir resmi var. arkadaşıyla beraber çekildii bu resimden dolayı sürekli (sakallı) diye bahsediliyor.
13 aralık 1960 tarihli milliyette çıkan spor-toto servisinin hazırladığı “maç hakkında düşünceler” bölümünde bu maçla ilgili olarak şu tahmin yapılmış;
totodaki ilk f. bahçe – g. saray maçı bir liderlik mücadelesi halinde geçecektir. 50 yılın verdiği neticeler 3 ihtimalin de dikkate alınmasını bir mecburiyet haline getirmektedir.
ordu spor bürosunun yasak kararı vermesine sebep, millî sporcunun karagücü maçında hastalığını ileri sürerek oynamaması. can’ın galatasaray maçında yer alması şüpheli
ankara, hususî
ordu spor bürosu, fenerbahçe’li can bartu’nun kendi takımında 25 gün müddetle oynamasını yasak etmiştir.
buna sebep, canın silâhlı kuvvetler futbol şampiyonasında karagücü takımında yer almaması gösterilmektedir. karagücü takımı başkanı, hastalığını ileri süren can’ın 25 gün hastanede tedavi altına alınacağını ve bu müddet içinde de fenerbahçe takımında oynamasına müsaade edilmiyeceğini bildirmiştir. ordu spor bürosu durumu istanbul bölgesine ve fenerbahçe kulübüne resmi bir yazı ile bildirecektir. karar kesinleştiği takdirde can gelecek hafta fenerbahçenin galatasaray ile yapacağı milli lig maçında oynıyamıyacaktır.
dün toplanan fenerbahçe idare heyeti 18 aralık pazar günü galatasarayla yapılacak maç için profesyonel takımın bir hafta evvelinden kampa girmesini kararlaştırmıştır.
idare heyeti azâları umumi kaptan niyazi sel’in teklif ettiği prim sistemini de aynen kabul etmiştir.
bir müddettenberi tedavi altında bulunan fenerbahçe’li lefter, takımının 18 aralıkta galatasaray’la yapacağı milli lig maçında oynayacaktır.
milli futbolcu, idarecilere kendisini iyi hissetmekle beraber sıkı bir rejimden sonra galatasaraya karşı oynamak kararında olduğunu bildirmiştir. talebi müsait karşılanan lefter bugün de antrenmana çıkacaktır.
umumî kaptan niyazi sel de bu hususta «lefterin bu şekilde hareketi hepimize ümid verdi» demiştir. sel, milli lig kadrosundan çeşitli sebeplerle 7 futbolcunun uzak kalmış olmasına rağmen şampiyonluktan ümidini kesmediğini, eldeki elemanların vazifelerini yapacağından emin olduğunu sözlerine ilâve etmiştir.
fenerbahçe idare heyeti dün cemiyet lokalinde yaptığı toplantıda 18 aralıkta galatasaray ile karşılaşacak olan profesyonel futbol takımının salı günü kilyosta kampa girmesine karar vermiştir.
dünkü toplantıda, hâlen vatani vazifesini maraşta öğretmen olarak yapan avni’ye de izin alınması için maarif vekâleti nezdinde teşebbüste bulunulması ittifakla kabul edilmiştir.
idare heyeti âzâları 8 ocak tarihinde istanbulda yapılması kararlastırılan levski maçının ankarada gece oynanması için teşebbüse geçmeyi de karar altına almışlardır.
galatasaray profesyonel takımı pazartesi gününden itibaren idare heyetinin etilerde daimi olarak kiraladığı evde kampa girecektir. sarı – kırmızılı bekâr futbolcular da bu kampta daimi olarak ikâmet edeceklerdir.
g. saray’da metin, bahri, candemir, f. bahçe’de lefter, basri sakat. taraflar antrenman yaparak kampa girecek
fenerbahçe ve galatasaray takımları pazar günü mithatpaşa stadında millî lig liderliği için karşılaşacaklardır.
fenerbahçenin cumartesi günü feriköyle, galatasarayın ise kasımpaşa ile yapacakları maçlar, pazar günkü mücadelenin önemini biraz daha arttırmıştır. bu yorucu programın ağırlığı sebebiyle her iki takım bugün yapacakları idmanları müteakip ayrı ayrı yerlerde kampa girerek istirahat edeceklerdir.
fenerbahçe, antrenmanını saat 14.30 da fenerbahçe stadında antrenör szekellynin idaresinde yapacak ve akşam tam kadro halinde kilyosta kampa girecektir. idare heyeti profesyonel takımın oynayacağı milli lig maçlarının şampiyonluğa tesiri olacağı düşüncesiyle yedek subaylık vazifesini öğretmen olarak yapan haf-bek avniye tekrar izin istemiştir. bunun dışında sarı – lâcivertli futbolculardan bir kısmı dün sakatlıklarının tedavisi ile meşgul olmuşlardır. bu futbolcular basri ve lefterdir. avniye izin alınamadığı takdirde fenerbahçenin feriköy ve galatasaraya karşı çıkarılacak tertibinde bir değişiklik olmayacaktır.
g. saray’da sakat çok
evvelki gün izmirde göztepe’yi 3-1 mağlûp eden galatasaray şehrimize dönmüş ve sakat futbolcularının tedavisini ön plâna almıştır. dün tedavi altına alınan futbolculardan candemir, bahri ve mustafanın sağ dizlerinde niyazi ve metinin ise bileklerindeki ağrı ve şişliklerden şikâyetleri vardır. sakat futbolcular bu haftaki maçlara kadar iyileşeceklerini tahmin ettiklerini söylemektedirler. metin ve bahrinin sakatlıkları ciddi görülmektedir.
galatasaraylı idareciler metinin ayağının dün rontgenini aldırmışlardır. dr. m. pekin metinin ayağındaki talus kemiğinde bir kırıklık bulunduğunu söylemiştir. sarı – kırmızılı idareciler göztepe maçında sert oynayan seracettinden şikâyet etmektedirlet.
sarı – kırmızılılar bugün saat 15.30 da kendi stadlarında antrenör coşkun özarının idaresindehaftanın ilk idmanını yapacak ve daha sonra daimi kamp yeri olan etilerde kiralanan evde istirahate geçeceklerdir. kampa girecek kadro şöyle tesbit edilmiştir:
suat sarıgöllü’nün başkanlık ettiği toplantı 3.5 saat sürdü. ayhan, “altay klübünde futbol oynamam” dedi
cenap g.sarayı, güven ise beşiktaş’ı tercih ediyorlar
futbol federasyonu ve futbol federasyonunun hukuki istişare heyeti dür ankara’da kulüp temsilcileriyle durumları ihtilafa yol açan futbolcuların da hazır bulunduğı mürafaada ayhan’ı altay’a vermiş, cenap ve güven’i ise serbest bırakmıştır.
bu karara göre ayhan 1962 senesinin temmuz ayına kadar altay kulübünün malı olacak ve ancak o tarihtan sonra transfer yapabilecektir. federasyon bu futbolcunun 1-14 ocak 1961 tarihleri arasında altay kulübüyle iki senelik mukavele imzalamasını sart koşmuştur.
cenap ve güven ise merkez istişâre heyetinin amatörlere tanıdığı haktan istifade ederek arzu ettikleri kulüple 1-14 ocak tarihleri arasında profesyonellik mukavelesi yapacaklardır. ayhan, karar kendisine açıklandıktan sonra şunları söylemiştir: «ben altay kulübünde futbol oynamam. galatasaray’ı seçişimin sebebi aynı zamanda türk futboluna daha faydalı olabilmek içindi. bekleyeceğim.»
cenap galatasaray’ı tercih edeceğini açıklamış, güven ise beşiktaş’a söz verdim. başka bir kulübe gecmem mevzubahis değildir.» demiştir.
merkez istişâre heyetince alınan karara nazaran ayhan galatasaray kulübünün, cenap ve güven ise izmirspor’un kendilerine ödemiş oldukları transfer ücretlerini de iade edeceklerdir.
mürafaa nasıl yapıldı?
türk spor tarihinde ilk defa vukubulan mürafaa saat 14.30 da beden terbiyesi umum müdürlüğünde açık olarak başlamıştır. 3.5 saat devam eden toplantıya futbol federasyonu hukuki istişâre heyetinden avukat suat sarıgöllü başkanlık etmiştir. futbol federasyonundan reis muhterem özyurt, fevzi uman, eşfak aykaç, fikret altınel, hayri yorgancıoğlu, ertuğrul malkoç. hukuki istişâre heyeti adına ayhan şarman, rahmi margat (ropartör), şadi kiner, galatasaray kulübünden refik selimoğlu, avukat necdet çobanlı, gündüz kılıç, beşiktaş kulübünden hakkı yeten ve himmet ünlü, altay kulübünden mazhar zorlu, adil sağıroğlu, izmirspor kulübünden sami özok, mehmet nalıncı, ayhan cenap ve güven’in katıldıkları murafaayı futbol federasyon başkanı özyurt açmış ve taraflardan birbirlerine karşı itham edici beyanlarda bulunmamalarını rica etmiştir. ilk sözü altay temsilcisi mazhar zorlu almış ve ayhan’a ait bazı vesikaları açıklamıştır. ayhan’ın altay kulübünün futbolcusu olduğunu ileri süren zorlu’ya istişâre heyeti rapörtörü rahmi margat bâzı sualler sormuştur. daha sonra g. sarayın görüşünü açıklayan necdet çobanlı altay kulübüyle galatasaray’ın hiçbir ihtilâfı bulunmadığını belirtmiş ve «federasyon her yıl bizden bir kelle koparır. bizim dâvâmız teşkilâtladır.» demiştir.
çobanlı’nın savunmasından sonra altay’ın avukatı mazhar zorlu ayhandan hangi kulübü tercih ettiği hususunun sorulmasını istemiştir. ayhanın galatasaray’ı tercih edeceğini bildirmesi üzerine zorlu «bu, bizim için bir hakkı elde etmek dâvâsıdır. esasen kendisini de kulübümüzde oynatmayı düşünmüyoruz.» demiştir.
cenap ve güven’in durumları toplantıda fazla elektrikli bir hava yaratmamış, beşiktaş reisi hakkı yeten’in müzakereler devamınca sükûtu tercih ettiği izmirspor temsilcisi sami özok’un ise daha ziyade altay ın avukatı zorlu ile istişârelerde bulunduğu dikkati çekmiştir.
karar değişmeyecek
merkez istişâre heyetinin tam yetkiyle vazifelendirdiği futbol federasyonu ve hukuki istişâre heyetinin üç cezalı futbolcu hakkında vermiş olduğu karar nihaidir. kulüpler ve futbolcular bu karara itiraz edemiyeceklerdir.
beşiktaş ve galatasaray’lı idarec ler serbest bırakılan güven ve cenap’ı kadrolarına almak için karar saatinden sonra ciddi gayret sarfetmişlerdir. bu arada fenerbahçe kulübünün güven’in peşine düştüğü ve ankara’da bulunan umumi kâtip faruk ılgaz’ın bu futbolcuyla temas temin ettiği bildirilmiştir.
not: haberden sonraki g.saray’ın ilk lig maçına yazdım. not2: mürafaa’nın sözlük anlamı «sözlü duruşma; genellikle yargıtay'da veya idare mahkeme’lerinde yapılan duruşmaya verilen ad» mış.
dün akşam kilyos’ta kampa giren sarı – lâcivertliler yarın bir antrenman daha yapacaklar
namık sevik
büyük maça dört gün kala fenerbahçe teknik komitesi, can bartu’yu kadro dışı bırakmıştır.
buna sebep, can’ın dünkü antrenmana iştirak etmemiş olmasıdır.
umumi kaptan niyazi sel «kendi selâhiyetime dayanarak antrenman saatinde dağcılık kulübünde oturan ve ihtarlarımıza rağmen çalışmalara katılmayan can’ı kadro dışı bıraktır» demiştir. sel. can’ın galatasaray maçında oynatılmayacağını açıklamıs, ayrıca idare heyetine bu futbolcunun en ağır şeklide cezalandırılması için de bir rapor vereceğini izahatına ilâve etmiştir. can’ın yerine kadroya hüseyin alınmıştır.
kulüp çevrelerinde büyük üzüntü uyandıran hâdise dün saat 15 de başlamı dr. fenerbahçe kulübü müdürü teknik komite âzâsı fikret arıcan’a can’ın. dağcılık kulübünde bulunduğu, telefonla bir fenerbahçeli tarafından bildirilmistir. evvelâ bu habere inanmak istemeyen arıcan, daha sonra bir başka sahsın ismini kullanarak dağcılık kulübünde bulunan futbolcu ile telefon teması kurmuştur. kulüp müdürü ile genç futbolcu arasında bir muddet sert bir konuşma cereyan etmistir. arıcan, yarım saate kadar çalışmalara katılmaması halinde kadro dısı bırakılacağını can’a bildirmiştir. can bu ihtara rağmen kulübe gelmemistir. bunun üzerine niyazi sel, fikret arıcan ve antrenör szekelly’den mütesekkil olan teknik komite can’ı kadro dışı bırakmak kararını vermiş ve durum. umumi kaptan niyazi sel tarafından kulüp ikinci reisi ismet uluğ’a bildirilmiştir.
çok kritik bir maç arifesinde, takımına karşı gereken alâkayı göstermeyen bu futbolcuya verilmiş olan ceza kulüpte muvafık, muhalif hemen herkes tarafından isabetli bulunmuştur.
can’ın lâkaydisine üzülen idareciler maraşta öğretmen olarak vatani vazife yapmakta olan avninin istanbula gelir gelmez antrenmana katıldığını açıklamışlar ve «avni bir aydan beri eşini ve yeni dünyaya gelen çocuğunu görmedi. işte bir renge ve bir camiaya bağlanmak böyle olur» demişlerdir.