1970-71 sezonu; ligin son haftasına galatasaray 40, fenerbahçe 39 puanla giriyor... son hafta galatasaray ankara da ptt ile karşılaşırken, fenerbahçe istanbul da beşiktaş ile karşılaşıyor... ankara dan gelecek iyi bir haberin hayali ile fenerbahçeliler mithat paşa stadı tribünlerini dolduruyor...
tarih 6 haziran 1971... ligde hiçbir amacı kalmamış beşiktaş her şeye rağmen onurluca direniyor fenerbahçeye... ilk devre golsüz kapanıyor...ancak önemli bir sorun var...trt radyo bağlantısında giderilemeyen bir arıza var... bir türlü ankara ile bağlantı kurulamıyor... ikinci devre, maçın 80. dakikasına kadar durum 0-0... bu dakikada fb li ogün altıparmak golü atıyor... fenerbahçe 1-0 öne geçiyor... fenerbahçeli idareciler şereftribününde golün sevincini yasarken bir haber ulaşıyor kendilerine...
galatasaray ankara da ptt karsısında 2-0 mağlup...sevinçten ne yapacaklarını şaşırıyorlar... başkan faruk ılgaz heyecandan yerinde duramıyor, dayanamıyor saha kenarına iniyor... futbolcularına sesleniyor: dayanın...iki dakika kaldı...galatasaray 2-0 mağlup....dayanın çocuklar......
maç 1-0 sona eriyor... fenerbahçe şampiyonluğu kutluyor...tribünlerden atlayan taraftarlar sahaya iniyorlar... fenerbahçeli oyuncular, ziya, nedim, ogün, fuat, serkan omuzlarda... tribünler şampiyon... şampiyon tezahüratları ile inliyor... şampiyonluğu kutlamak için soyunma odasına iniyor fenerbahçeliler... aradan dakikalar geçtikten sonra trt hatlarındaki arıza gideriliyor... ve ankara dan maç sonucu geliyor... galatasaray 7-1 galip...
fenerbahçe soyunma odasında şampiyonluğu kutlayan idareciler ve futbolcularda ölüm sessizliği... böylece 6 haziran 1971 tarihi, lig tarihimize fenerbahçenin şampiyon olmadan şampiyonluk turu attığı müstesna bir tarih olarak geçiyor...! fenerbahçe başkanı faruk ılgaz ise, sanırım en iyi isletilen kulüp başkanı olarak ayni sayfada kendisine özel bir yer buluyor.....
sanıyorum 1970/71 sezonuydu. ankara'dan ''solo'' gittiğim ilk istanbul maçıydı. birileriyle gitmiştik mahalleden. tuna abilere emanet etmişti annemler beni. onlar da istanbul'a maçlara giden ankaralı fenerlilerdi.
ligin son haftası oynanıyordu. galatasaray, fenerbahçe'nin 1 puan önünde liderdi. averajı da fener'den iyiydi. son haftada ankara'da ptt-galatasaray, istanbul'da ise fenerbahçe, beşiktaş önündeydi. ptt küme düşmüştü. acaba küme düşen ptt, galatasaray'ı yenebilir miydi? ''neden olmasın?'' diye düşündüm. bizi hem de 3-0 yenmişlerdi bu sene. hep nefret etmiştim ptt'den. iki yıl önce bizi, hem istanbul'da hem de ankara'da 2-1 yenmişlerdi. ankara'daki maça gitmiş ve yıkılmıştım hatırlıyorum. ziya aylarca benimle alay etmişti. üstelik bu sezon istanbul'da ancak berabere kalabilmiştik ''postacılarla''. hep fenerbahçe'den puan alırlar, galatasaray'a ise yatarlardı. nasıl nefret etmezdim ptt'den? sabah saat 10'da gümüşsuyu'ndan dolmabahçe'ye sırtımda, sarı-lacivert çizgili ve köşesinde küçük türk bayrağı olan, bayrağımla inerken bunları düşünüyordum. ama bugün fanatik bir ptt'liydim. kulağıma ''şşşş... şşşşş... şşşşş... pe... te...te...'' sesleri geliyordu. ankara 19 mayıs stadı'nın skorbord tarafındaki ptt taraftarlarını, sarı-siyah bayraklarıyla görür gibiydim. itiş-kakış içinde yeni açık tribündeki fanatik fenerbahçe taraftarları arasındaki yerimizi aldık. amigo çetin, o zamanlar daha genç bir amigoydu. ''daha genç'' diyorum çünkü çetin bana her zaman doksan yaşındaymış gibi gelirdi. sırtında ''fenerbahçe'' yazan sarı eşofmanıyla ve kavanoz dibi gözlükleriyle hikayeler anlatıyordu beş-altı metre önümüzde.
''abi, beşiktaş maçı. şu önümüzdeki kalede nedim soldan ceza sahasına girdi, sanlı itti, nedim yerde... kolları iki yana açık dizlerinin üstünde ve yüzü acı içinde ağlamak üzere bir çocuk gibi... hah.. ha.. ha... penaltı hakem bey! diye bağırdı... hakem oyna diyor ama anam avradım olsun nedim o noktada 30 saniye kolları açık öölece kaldı... haa... haa.. ha...'' herkes kahkahalarla gülüyordu bu hikayeye çünkü hepimiz biliyorduk nedim'in fenerbahçe'ye gelmiş geçmiş ''en iyi penaltı itirazı yapan oyuncu'' olduğunu. yanlış anlamayın. kendini yere atma falan değil, hakeme en tatlı ağlayan, en şirin itiraz eden oyuncumuzdu nedim. her neyse. dört saat sonra, yani artık kıçımız kuruduktan, saçma sapan, berbat şeyler yedikten, defalarca başka başka insanlarla tavla oynadıktan, bütün eski beşiktaş maçlarının hikayelerini dinledikten sonra fener sahaya çıktı. yavuz, ercan, ziya, ogün, nedim ve diğerleri.
maç başladı, fener bastırıyor, beşiktaş direniyordu, bir yandan tribünlerden ''pe... te... te...'' sesleri yükseliyordu. devre 0-0 bitti. ikinci yarıda fenerbahçe bunaltıcı bir baskı kurdu. sanıyorum son on dakikaydı. ankara'dan haber gelmiyor, ben gözümü saatimden ayıramıyordum. nedim üç kişi arasından ara pasını yolladı, ogün kontrol etmeden vurdu, top birine çaptı ve kaleci şükrü'nün hamlesine rağmen filelere takıldı, goool, gooool! 1-0
fenerbahçe şampiyonluğa gidiyordu. ''acaba ankara'da ne oluyor?'' diye düşündüm, kimse bilmiyordu. maçın bitiş düdüğüyle ayağa fırladık sevinçle, bir takım fenerbahçeli taraftarlar sahaya indiler. ''şampiyon, şampiyon'' sesleri vardı ama bütün stad katılmıyordu. fenerbahçeli futbolcularda sevinç vardı. ''tanrım şampiyonuz galiba''
başkan faruk ılgaz'ın sahaya girip forması üstünden çıkarılmış nedim'le sarmaş dolaş olduğunu gördüm. herhalde başkan ptt maçının skorunu biliyordu. diğer futbolcular numaralının önünde bir şeyler konuşuyorlardı, içimde tarifi zor, kuşkulu bir sevinçle önümde oynayan filmi seyrediyordum. birdenbire oyuncular soyunma odasına yöneldiler. yeni açığın önündeki tünel girişinde bize kollarını kaldırarak selam verip, tünelde kayboldular. bir anda arkadan hayatımın en felaket haberlerinden biri geldi. ''7-1! 7-1 yenmiş gallsaray!''. ''ne 7-1 mi? nasıl olur? niye sevindiler, başkan falan... yok yaa!'' dedim. ''evet, evet 7-1 yenmiş gallsaray'' dediler yine. ''ulan kansız ptt!'' diye düşündüm, ''bari yenildiniz, 7-1 ne demek? niye hezimete uğruyorsunuz? allah da belanızı versin!''.
kabul edemiyordum, ptt yenilmemeliydi, fener son maçta görevini yapmıştı, beşiktaş'ı yenmiştik...
tabii galatasaray 1 puan farkla şampiyon oldu. ''sezon bitti, üç ay futbol yok, daha gece otobüsle ankara'ya döneceğiz, galatasaray şampiyon''. bayrağımı sopasına sardım, sessizce çıktım staddan, yerlerde gazeteler, ezilmiş köfte-ekmekler, herkesin yüzünden düşen bin parça, ağır ağır gümüşsuyu'ndan taksim'e doğru çıkmaya başladım. dönüp bakmadım bile o çok sevdiğim stadın denizle birlikteki inanılmaz manzarasına. bir fenerbahçe galibiyetinden, hele hele beşiktaş'a karşı olan bir galibiyetten sonra demek bu kadar üzgün ve yıkılmış olarak bu stadı arkamda bırakacaktım. bu acıyı hakediyor muydu 11 yaşında bir çocuk? hem de kimseye kötülük de yapmamıştım bugüne kadar...
ezeli rakipler galatasaray ve fenerbahçe ligin son haftasına kafa kafaya girerler. 29. haftanın sonunda galatasaray'ın 40, fenerbahçe'nin 39 puanı vardır. 30. ve son hafta galatasaray ankara deplasmanında ptt ile karşılaşırken, fenerbahçe kendi seyircisi önünde beşiktaş'la karşılaşacaktır...
büyük gün gelir çatar... pazar günü maçlar aynı saate başlar...
şampiyonluk umudunu son haftaya ve galatasaray'ın kaybedeceği puana bağlayan fenerbahçe taraftarı heyecan içindedir. aksilik bu ya, trt radyosunun link hatlarında beklenmedik bir arıza yaşanmakta, ankara'ya bir türlü bağlanılamamaktadır...
fenerbahçe gol için bastırmakta, ancak kalesinde devleşen beşiktaş kalecisi şükrü'yü geçememektedir... karşılaşmanın ilk yarısı golsüz beraberlikle sonuçlanır...
ikinci yarıda heyecan daha da artmıştır. son 20 dakikaya da golsüz beraberlikle girilir...
işte o sıralarda ankara'dan gelen haber dalga dalga mithat paşa stadyumuna yayılır:
"galatasaray ankara'da 2-0 yenik durumda...!"
haber fenerbahçe taraftarını daha da gayrete getirir. "fener... fener..." tezahüratları iyiden iyiye yükselir...
beşiktaş takımının da bu haber karşısında direnci zayıflamış gibidir. ve beklenen o gol kısa bir süre sonra gelir:
dakikalar 81'i gösterirken topu kapan ogün altıparmak, beşiktaş defansından mehmet özcan ve barbu'nun arasından sıyrılır... topu, kaleci şükrü'nün solundan beşiktaş ağlarına yollar. 1-0...
fenerbahçe taraftarı sevinç içindedir...
stat "şampiyon...şampiyon..." sesleriyle inlemektedir...
geriye kalan birkaç dakika geçmek bilmez...
ankara'dan yeni bir haber de gelmemiştir...
fenerbahçe başkanı faruk ılgaz da heyecanını yenemeyerek sahaya iner... yedek kulübesinin yanından futbolcularına eliyle kalan dakikaları işaret etmektedir:
"dayanın çocuklar... birkaç dakika kaldı...!"
asbaşkan emin cankurtaran da yerinde duramamakta, kenardan futbolculara bağırmaktadır:
"az kaldı az... şampiyonuz... galatasaray hâlâ 2-0 mağlup..."
hakem ertuğrul dilek'in bitiş düdüğüyle saha ana baba gününe döner. sahaya giren taraftarlar fenerbahçeli futbolcuların formalarını "şampiyonluk hatırası" olarak almak için yarışmaktadır. başta golü atan ogün ve takım kaptanı nedim, fenerbahçeli futbolcular bir bir omuzlara alınmaktadır...
"şampiyon fener... şampiyon fener..." tezahüratlarıyla şampiyonluk turu atılmakta, şampiyonluk kutlanmaktadır...
sonunda link hatlarındaki arıza giderilmiş, trt istanbul radyosu ile trt ankara radyosu arasında bağlantı sağlanmıştır. ankara radyosu'nun spikeri her zamanki heyecansız, resmi ses tonuyla ptt-galatasaray karşılaşmasının sonucunu anons etmektedir:
"az önce ankara 19 mayıs stadyumunda sonuçlanan karşılaşmada ptt'yi 7-1 mağlup eden galatasaray futbol takımı 1970-71 sezonu lig şampiyonu oldu!!! galatasaray'ı metin iki, ahmet üç, büyük mehmet ve ergün'ün ayağından gelen goller şampiyonluğa taşırken, ptt haydar'ın ayağından tek golünü kaydetti... galatasaray ankara'da şampiyonluk turunu atmaktadır..."
golün oluşumunda nedim’in pasını alan ogün’ün şutunda top beşiktaşlı mehmet’e çarparak filelere gitti. dolayısıyla bu gol bazı kaynaklarda mehmet özcan (kendi kalesine) olarak da gözükebilir.
bu sezon türkiye ikinci ligi kırmızı ve beyaz gruplarının şampiyonları adanaspor ve giresunspor takımları bu maçtan önce önce şeref turu atmışlardır. saat 15.30 da düzenlenen bir törenle önce giresunspor takımı başlarında antrenörleri kâmuran soykıran olduğu halde sahaya çıkmış, ardından adanaspor takımı çalıştırıcısı bülent eken'in liderliğinde yerlerini almışlar.
stadı dolduran onbinlerce seyirciye takdim edilen oyoncuların boyunlarına birer çiçek demeti takılmış, daha sonra giresunspor ve adanasporlu oyuncular ellerinde ‘‘şampiyonluk bayrağı’’ ile bandonun önünde şampiyonluk turu atmışlardır.