fenerbahçe : cihat arman, murat alyüz, ahmet erol, selahattin torkal, halil köksalan (büyük halil), ömer boncuk, erol keskin, naci bastoncu, halil özyazıcı (küçük halil), ibrahim iskeçe, halit deringör
antrenör : fikret arıcan
goller : 0-1 halil özyazıcı dk. 15 1-1 muammer deniz dk. 31
o dönemlerde oynayan ve şu an hayatta olan vefa takımından galip haktanır ve kaleci sami bulunmaktadır.
şimdilerde 85 yaşında olan ve istanbul - bakırköy'de yaşamını sürdüren sami abi ile almanya - berlin'de yaşayan oğlu haluk oktaymen vesilesiyle dün msn den görüştüm. sami abi arada bir oğlunun yanına berlin'e gelirmiş. kendisiyle öyle güzel bir sohbet ettim ki, her söylediğini o anda duyuyor ve o anı sanki bizde yaşıyorduk. ilk maçı olan fenerbahçe ve onun uçan kalecisi cihat arman'la aralarında çok güzel olaylar ve maceralar yaşanmış. inanın ki o anları sanki anlatmıyor, resmen yaşıyordu.
hani derler ya, her insanın ayrı derdi vardır diye... tek dileği kendi döneminde yaşayan ve şu an yaşayan futbolcularla bir arada olup, o günleri yad etmeyi, bu anıları bir kitapta toplamak olur, artık bir tv programında arkadaşlarıya beraber yaşamayı ve bu anıların ölmemesini istemektedir.
dua okumasını bilmeyen hasan şaş'ın bir uçak kazası macerasında, çok dua eden hakan şükür'ün dualarını duydukça ''allahım, hakan abinin dualarına bende katılıyorum'' demesine bu kadar güldüğümüz bir zamanda, o delikanlıların futbol anılarını, yaklaşık bir 70 sene sonra dinlemek insana ayrı bir haz verir hissiyatındayım.
hatta sami abi, bir toplantıda, uğur dündar ve müjdat gezen'le karşılaşmış. bu isteğini daha doğrusunu dileğini onlara da iletmiş. ama ne ilginçtir, -ki bu benim fikrim- istelerdi bu fikire cabiri caiz ise balıklama atlayıp o zamanlarda oynayan bir galip haktanır'ı, bir sami oktaymen'i, bir lefter'i dinlemek bir de bunları anlatanların yanına halit kıvanç'ı da görmek ballı-fıstık olmaz mıydı?
ama dedğim gibi ne hikmetse uğur dündar, sami abiyi ''hayır olmaz, yapamam!!'' diyerek terslemiş ve sami abide bir çocuğun elinden oyuncağını almışçasına yaşadığı üzüntüyle koltuğuna oturmuş. tek isteği eski arkadaşlarına ulaşmak ve o günleri yadetmek olan bu insanın sesini inşallah birileri duyarda yardımcı olur. ve bu gibi fikirlere sponsorluk anlamında yardımını esirgemeyen yapı kredi'nin ve türk hava yollarının bu fikire öncülük edileceği kanaatindeyim.
o zamanların tabiriyle seslenmek istiyorum. ''kaleci sami'' seni tanıdığıma çok ama çok memnun oldum.
bu maçı fenerli topçular çok ama çok sert oynanmışlardı. fenerbahçe'nin golünde topu kurtarabilirdim ama hatta serbest vuruştan topu direkt kaleye yolladılar. tam direğe yakın köşeye giden topu uçarak kurtardım ama kale önünde bulunan bir fenerli topa dokununca golü yedim.
yaşım 17 ve kulübün yeni yapılan binasının açılış töreni var. dolayısiyle fuar kupası için izmire gidecek olan istanbul karmasiyle maç yapacağız. o gün başka bir kaleci daha gelmiş, kaptan birinci devre sen, ikinci devre o oynayacak dedi. birinci devre bitti, durum 0-0. ben koşa koşa soyunma odasına gittim. formamı çıkarttım ona verdim. o arada takımda soyunma odasına gelmişdi. kaptan bana niye soyunduğumu sorunca, kendisine maçdan önce söylediklerini hatırlatdım. hayır giy formanı sen oynayacaksın dedi. böylece özlemini çektiğim kaleye geçmiş oldum ve futbol hayatımda böylece başlamış oldu.
tabi o zamanlar daha profesyonellik yokdu. çok az bir para alırdık. geçinmemize yetmezdi ama hiç yoktan iyiydi. derken lig maçları başladı. gerçi benim lisansım vardı ama orta okula gittiğim için oynamam yasakdı. orta okul talebelerinin lig maçlarında oynamaları yasakdı. bir fenerbahçe lig maçı 1-1 sonuçlandı ve bu sonuçlada fenerbahçe şampiyonluktan oluyordu. herkesde benim orta okul talabesi olduğumu bildiğinden yalnız takım kaptanlarının itiraz hakkı olduğundan idareciler fenerbahçenin kaptanı cihat’dan itiraz etmesi için baskı yapıyorlardı. ama o itiraz hakkını kullanmadı. tahmin ediyorum sebebi henüz kariyerinin başlangıcında olan genç bir kalecinin önünü kapatmamak olabilir. bu aradada söyliyeyim bence cihat dünyanın gelmiş geçmiş en iyi kalecisidir.
maç bittiğinde emin'in selahattin'e o kötü faulü neden yaptığını sorduğumuzda ve ''neden öyle faul yaptın, hiç öyle yapılır mı?'' diye konuştuğumuzda ''keçilerı gördüm'' dedi. yani o anda ben kendimden geçmişdim, karşımda futbolcu falan göremedim demek istemişti. ayrıca soyunma odasında kendisine antrenör ''eğer o oyuncuyu tutamazsan faullerle durdurursun'' demişti. ama tabi adamı hastahanelik et denmemiti.