tanıl bora'nın takımdan ayrı düz koşu kitabında yer alan "nasıl gençlerli oldum" yazısından;
"1. ligde de 3-4 yıl başaltına oynayan ankaragücü'nü soğuk nazarlarla izlerken, 2. ligde bir başka ankara takımının ayak sesleri duyulmaktaydı: gençlerbirliği. o zamana kadar bu takımın sadece adı ilgimi çekmişti: değişikti, şehir veya semt adı değildi, eski moda bir naifliği vardı. zaten babamdan aldığım terbiyeyle millî lig öncesinden kalma köklü takımlara (alay, göztepe, beykoz, vefa...) hürmet besliyordum. allah için, renkleri de asildi: kırmızı-siyah. tok ve asî renkler.
fakat o sırada gençlerbirliği'nin beni en çok ilgilendiren yanı, ankaragücü'ne nispet veren bir yerel rakip olması idi. kendisine mahsus kanun hazırlanarak değil, 2. ligde şampiyon olarak 1. lige geliyordu. 1982/83 sezonu. bu "helâl" takıma, ankaragücü'ne karşı bir kutup olarak mim koydum…
sonra, "yahu şunlara bir bakayım" dedim, yıllar sonra ilk kez stada gittim. 1983/84 sezonunun galiba ilk maçıydı: gençlerbirliği-ankaragücü 1970'ten beri ilk defa 1. ligde karşı karşıya geliyorlardı. "tarihî bir gündü" sahiden. stad "ful çakmıştı". kapalı, maraton ve "karşı" kale arkası tamamen ankagücülülerle doluydu. gençlerbirliği seyircisi, gençlik parkı tarafındaki kale arkasındaydı (dikkat isterim, doldurmuştu kale arkasını; bugün başaltına oynarken bile bulamıyoruz o kalabalığı). ben de o tribünün alt taraflarında bir yere iliştim. ankaragücü tribünleri "ezip geçeriz, 3-5 atarız" havasındaydı. favori-olmayanla, zayıfla hemdert olmak için her şart mevcuttu velhâsıl. kendimi alamadım, "gençler-gençler" tezahüratına katıldım. hep ankaragücü bastırdı. mahkûm oynayan gençlerbirliği bir tek ciddi atak yaptı, önümüzdeki kalede "pavyoncu" vehbi çaprazdan astı topu tavana ve o golle maçı 1-0 kazandı. kazandık, yani. vallahi çok hoşuma gitmişti!"