tanıl bora'nın "karhanede romantizm: futbol yazıları" adlı kitabında bulunan "bir taraftar zanaatı: eski gençlerlileri izlemek" başlıklı yazısından;
hayırla anılanlar
önce, en iyi yadettiklerimiz, özdeşleşmeyi uzun süre sürdürdüklerimiz geliyor aklıma. kemalettin, ergün, rahim... bizde mütekamil -ve golcü- bir stoperken fenerbahçe'de modern ön liboraya dönüşen kemalettin'i, 1998'de şekerspor'a attığı ve belki de kümede kalmamızı sağladığı golle hep hatırlayacağız! belki daha önemlisi, yaptığı söyleşilerde gençlerbirliği "ocağını" hep hayırla anmasıyla, sevgimizi kazanan bir eski gençlerliydi o.
beşiktaş'ta kariyerinin onun kadar geliştiremeyen rahim de, gençlerbirliği'ne vefasını hep belli edişiyle, "gecekondu"nun unutmadığı ve her beşiktaş maçında çağırıp alkışladığı bir "eski dost" olmuştu.
ergün penbe, şüphe yok, gençlerbirliği'nde yetişenler arasında en yüksek kariyere erişen futbolcu. galatasaray'a transferinden son anda vazgeçip dönme şartlarını yoklayacak kadar, gençlerbirliği'nde kendini evinde hisseden ergün penbe; soğukkanlı usta oyunu kadar, emalsiz efendiliğiyle de, kimliğinde gençlerbirliği payını teşhis edebileceğimiz bir figür.