"final maçı» nda penaltıyı atarak takımına bir «altın gol» kazandıran kaptan metin oktay «hayatımda topa vururken bu derece heyecandan kahrolduğumu hatırlamıyorum» demiştir.
«şampiyonluğun istikbali iki ayağımın ucunda idi. bunun mesuliyeti ve arkadaşlarımın bir yıllık çalışmalarının hepsinin bir anda boşa gitmesi korkusu, beni allah'ın huzurunda hesap veren bir insan durumuna sokmuştu.» diyen oktay, bu kritik ânı şu cümlelerle anlatmıştır:
«inanın bana, tarık'ın erkan'dan bir anda kaçışını tâkip eder etmez, doğruca beşiktaş kalesine koşarak özcan'ın yanına kadar sokuldum. tarık, aut çizgisine kadar kaymış ve mükemmel bir orta yapmıştı. özcan, biraz önde kalmış vaziyette idi. havaya sıçradım. top, kafamın üzerinden aşıyorken yüksel eli ile bir hareket yaptı. bu, bâriz bir penaltı idi. evvet hakem vermeyecek diye korktum. fakat, italya'da maçın neticesi ne olursa olsun hakemler böyle anlarda müsamaha tanımazlar. nitekim, düdüğünü öttürdüğünü ve ortayı işaret ettiğini gördüğüm zaman bir anda sarsıldığımı hissettim. şimdi, daha büyük bir vazife beni bekliyordu. topu, elimle uğurlu saydığım seklide penaltı noktasına yerleştirdim. kalbim çarpıyordu. heyecanımı yenmeğe çalıştım. tribünlerdeki sessizlik beni büsbütün korkutmuştu. gerildim ve sonra çelikleşen adımlarla ilerleyerek, olanca kuvvetimle topa vurdum. meşin top, yine bana ihanet etmemiş ve filelere takılmışı. bu, aynı zamanda benim 15 maç eksik oynamama rağmen milli ligde attığım 38 inci goldü.
ben topa vurdum. bu benim son hizmetim oldu. arkadaşlarımın geriye kalan zaman içersinde bu bir gollük avantajı muhafaza etmek için didinmeleri? bence, hakiki zaferin asıl kahramanları onlar.»