sonunda kraliçe elizabeth’in kupa vereceği ünlülerle dolu finalde kimler yoktur ki?
elizabeth, sonraki tarihlerde ankara’yı resmî ziyaretinde adına koşulan at yarışının “ikilisini” atlara önceden bakarak –bu işi çok iyi bildiğinden, küçük başlılar hızlı koşar gibisinden– tahmin edecek, ama “statü” icabı “ganyan bileti” alamayacaktı.
100 bin kişi staddadır. jackie ve bobby charlton, kırmızı formalı, göğsü üç aslanlı forma giyen ingilizlerin en asları gibi durmaktadırlar kaptan westham’lı bobby moore’un altındaki dizilişte –sanki aslan yürekli rişar için oynayacak gibidirler...
karşılarında da şöhretler boldur: ortada, sonra milan’da uzun yıllar oynayacak schenllinger, bologna’dan haller, gencecik beckenbauer, kurtlar kurdu golcü uwe seeler, yanında held, overath ve diğerleri... hakemlerin yan olanı bahramov da, iki buçuk saat sonra tüm dünyaca en çok konuşulan ve tanınan kişi olacaktır.
saat 16:44
altmış saniye kalmıştır wembley’de.
kutlamalar başlamış, ilk kez o maçta “when the saints go marching ın” şarkısı, “when the reds go marching ın” diye çınlamaktadır semada.
sevimsiz ve baştan savulacak bir an oluşuverir, hiç beklenmedik bir biçimde.
bobby’nin kardeşi, külhanbey tavırlı, hırçın ve zaman zaman acımasız oynayan jackie charlton, kale sahasının oldukça dışında (sonranın şanssız galatasaray çalıştırıcısı) sigi held’e yükselip abanarak gereksiz bir faul yapar. üstüne üstlük, hakeme itiraz edecektir, “kambura yattı” diye.
hakem dienst, faulu tereddütsüz çalmıştır.
kale otuz metre uzakta ve soldadır. ite kaka, dirsek dirseğe itişerek oyunun son barajı dizilir. emmerich yaklaşır. ceza sahası alman kaynamaktadır. 2-1 yeniktirler ve kupa ezeli rakipleri ingilizlere gitti gidecektir.
yumuşak keser. top barajı aşar, geçer. alan ball tam yetişecektir, ayağı kayar. top onu geçer, schnellinger’e çarpar. uwe seeler uzanır, yetişemez ve savunman wilson da ardından boş bir hamle yapar. gordon banks kalededir, o da seyircisidir topun bir an için. bakakalmıştır. ta ki wolfgang weber’in son hamlesini, yani “felaketi” görene kadar... ingiliz kalesine kupanın son golü işte böyle atılmıştır, saat 16:44’te, 1966’nın 30 temmuz’unda...
bitmeyecek tartışmaları yaratacak olan uzatmanın otuz dakikası gergin başlayacaktır. almanlar, aralarında plan yapamayacak kadar yorgundur. “içgüdü” oyunu olacaktır. alf ramsey durumu görmüştür. arada, soğukkanlı soğukkanlı “bir daha yenin” der adamlarına, “bitik onlar”...
o günlerin televizyon yayını bugünkü kadar gelişmiş değildir, ama futbol her zaman sürprizler yaratabilecek, şaşırtıcı bir görsellik cümbüşüdür. birazdan tartışması yıllarca “gol mü, değil mi” diye sürecek o anı yaratacaktır.
11 dakikası oynanmıştır uzatmanın. top nobby stiles’dedır. hırçın, dişsiz, sert, belalı manchester united’lıda. alan ball’un sağdan kayacağını kapalı gözle bildiğinden, otuz metrelik bir top yollar, o sağlam, volkswagen lâkaplı sarışın schnellinger’in arkasına. alan ball, sonradan “ya hiç yetişemeseydim” diyeceği bu topa sadece beş metre uzaktadır ve birinci dakikadaymışcasına şevkle dalar.
buluşması ve anında ortasını yapması şimşek hızıyladır. futbol bazı hareketlerin beklemeksizin yapılmasını gerektiren bir spor olayıdır.
isimsiz bir forvet, hiçbir şekilde üstün bir “usta” olmayan hep “yerini niye jimmy greaves almadı?” sorusunu sorduran westham’lı geoff hurst, altıpasın yakın köşesinde, hafif yatıkça topla buluşur.
tilkowski, korku içinde, kalede bir adım öne çıkar. ümitsizce. hurst sağıyla, alan ball’un ortasına durdurmadan patlatmıştır, vahşice, alman kalesine.
tilkowski’yi yırtıp geçen top, üst direkle kale çizgisi arasında gidip gelecektir.
hurst kutlarcasına ellerini havaya atacak ve orta hakem isviçreli gottfried dienst, o saniyede buz gibi donup kalacaktır. aynen adı bugün bakü’de stad olan bıyıklı, gümüş beyazı saçlarıyla bir satranç üstadı görüntülü o muhteşem “sovyet” yan hakem “azeri” tevfik bahramov gibi.
bahramov kımıldamamıştır: bu, “gol değil” demektir. “gol”se santraya koşması gerekmektedir. dienst’in bahramov’a koştuğunu gören bir alman seyircinin, yanındaki ingiliz arkadaşına ümitsizce “golü verecek, komünisttir o” dediği duyulurken önce, başını bir anlık “değil” diye iki yana sallayan “tevfik hakem”, sonra “evet” anlamında aşağı yukarı sallayınca dienst hemen santraya yönelecek, o da çizgisinde dienst’i izleyecek ve 3-2 londra’yı patlatacaktır.
hurst’ün dünya kupası finalinde ilk “hat-trick” yapan oyuncu olarak anıldığı, ingiltere’nin ilk kez evşampiyon olduğu; o tartışmalı golün “gol” olmadığı ancak 1996’da oxford üniversitesi’nde yeni teknikle yapılan ağır çekimlerde anlaşılacağı, ama hemen ardından fifa’nın “çıplak göz esastır” dediği bu dramatik final, muhteşem bir dördüncü golle son bulacaktır.