şimdi kupada, futbolu beceriyle oynayan, oyunu değişik hızlara ayarlayan, istedikleri topu çalabilen, paslarını sanki telepatiyle atan, mükemmel disiplinli, şefleri didi’nin idaresinde her bakımdan uyumlu bir orkestra gibi hareket eden, aynı anda altı-yedi oyuncuyla çıktıkları hücumdan birkaç saniye sonra savunmaya gelivermeleriyle ünlü, yaratıcılığın “güce”, beynin “kaslara” üstün geldiğinin somut örneği brezilya, finali ev sahibi isveç’le oynayacaktı.
her şey beklendiği gibi oldu. sürprizsiz.
brezilya cumhurbaşkanı takımı karşılasın diye jet filosunu seferber etti.
açılışı isveç yaptı: 1-0. vava ve pele ikişer kez, zagalo da tek yazdı. sonunda dev bir isveç bayrağı ile herkese alkışlattılar kendilerini. kupa tarihinin en gollü finali oynanmış ve özlediği kupasını 5-2’yle götürmüştlerdi brezilya’ya.
santos’da, o gece karnaval yaşanırken eski yaşlı topçu yavaşça evinin en kutsal köşesinde eğilip duasını edecekti. gözleri yaşla dolu. “tanrım, kanatlandır onu; zirveye uçsun...”