başlama vuruşu... metin'den sağa atılan top... tarık... tarık'ın fişek gibi startı... cengiz'in yuttuğu çalım... yerden orta... suat'ten seken top... metin... ve gol... saniye 25...
allah allah, bu maçta alışılmamış şeyler olacak galiba.. gerilmiş bir yayın boşalışı gibi sür'at var oyunda... takip bile edemiyoruz oyunu. birinci dakika bitiyor. nefes nefese kaldık... ikinci, üçüncü dakikalar da geçiyor. dayanamayız bu sür'ate biz... biz, diyorum biz... oynayanler değil seyredenler bile dayanamaz bu sür'ate.
ve dördüncü dakika içindeyiz. bulut sağ gerilerden aldığı bir topla süzüldü avut çizgisine doğru.. yaptı ortasını, vural, çaktı şutunu... turgay karşıladı, bloke edemedi... bir şut daha, turgay'ı aştı top ve kale içinde bekleyen candemir elle çıkardı. penaltı. özcan topu turgay'ın sağ üst köşesinden çivi gibi mıhladı.
ve sonra, denizcilerin çok sevdiği bir deyimle rüzgar kalıverdi denizin üzerinde. hepimiz birden sönmüş bir balon gibi çöküverdik, boş ve mânâsız...
taa 34. dakikaya kadar bekleyecektik. vural'ın soldan aldığı bir pasta turgay'ın kalesine yüklendiği anda ki heyecanı yaşayabilmek için... turgay'ın hüçlükle karşıladığı topu açtılar sarı - kırmızılılar...
eğer karşıyakalılar suat'ın, metin ile birlikte ikinci santrfor gibi atak ve delici oynadığını farkedip, solhafı onun başına çekmeseler iş daha değişik olacaktı tabi...
ikinci devredeki şükunet de tıpkı ilk dört dakikadaki fırtına gibi alışılmadık bir şeydi... 65. dakikada suat'ın verdiği pasta fırlayan metin, sokulup patlattığı bir şutla topu karşıyaka ağlarına gönderdi ama, hakem, daha önce ofsayt kararını verip düdüğünü çalmıştı.
galatasaray başlıyor, fakat netice alamıyordu.
karşıyaka, her an daha fazla yoruluyordu. on dakika kalmıştı maçın bitmesine ve dayanamıyacak gibi idi galatasaray'ın hızına...
gel gör ki, dayandılar. hattâ son dakikada rakip kaleyi zorladılar bile.
maç dördüncü dakikadaki skorla bittiği zaman galatasaraylılar üzgün, karşıyakalılar memnundu.