eray özer'in piknikte dömivole kitabında yer alan "almanya... (benim için) pek tatlı vatan" yazısından;
bu yazı, bir dünya kupası finali izlediğine hala inanamayan 28 yaşındak genç bir spor yazarının almanya'da -kimileri için acı ama bu genç bünye için tatlı vatanda- geçen günlerin bir özeti...
ve kupanın en güzel maçı... almanya-italya... yer westfalen stadı... liverpoollular gibi dortmundluların da sahiplendiği "you'll never walk alone" yükseliyor hoparlörlerden. sahaya çok yakınız. süper bir maç oluyor. bence turnuvanın en iyi maçı bu... futbolun sadece gol olmadığını birilerine anlatmak gerekirse sadece bu maçı izletmek yeterli. yıkılıyor ortalık. italya uzatmalarda iki gol atıp adını finale yazdırıyor. almnlar üzgün. turnuva ev sahibi için sona eriyor. ama takımlarıyla gurur duyuyorlar. sahiden de tarihin en sampatik almanyası'nı izledik bu kupada. iyi futbol oynadılar, çamura yatmadılar. ama işte futbol 90 dakika süren ve almanların kazandığı bir oyun. 120 dakika sürünce işler değişiyor. italya'nın doğru düzgün bir golcüsü olmadan finale yürümesini hayretle karşılamakla birlikte pirlo'nun gattuso'nun, sekiz çiğerli bu iki adamın önünde saygıyla eğiliyorum.
bu maç çıkışında yerde bulduğum bileti hediye ettiğim trendeki yol arkadaşım philip'in yüzünün aldığı şekli hiç unutayacağım. ona kullanılmış bir yarı final bileti hediye ettim, genç philip şoka girdi. sadece o mu? bütün tren. derin bir sessizlik oldu. herkes deli olduğumu düşünüyordu herhalde.