eray özer'in piknikte dömivole kitabında yer alan "almanya... (benim için) pek tatlı vatan" yazısından;
bu yazı, bir dünya kupası finali izlediğine hala inanamayan 28 yaşındak genç bir spor yazarının almanya'da -kimileri için acı ama bu genç bünye için tatlı vatanda- geçen günlerin bir özeti...
akşam gazetesi'nden deniz gökçe, zaman gazetesi'nden ahmet çakır, cumhuriyet gazetesi'nden fikret doğan ve ben, salaş bir bavyera restorantına gidiyoruz. aynı esnada arjantin-meksika maçı oynanıyor. almanlar bu maçın galibiyle çeyrek finalde eşleşecekleri için meksika kazansın istiyorlar. içeride herkes meksikalı. masamıza iki ingiliz oturuyor, almanlarla atışmaya başlıyorlar. iki ingiliz, 30 almana bedel... bastırıyorlar almanları... biz de ingilizler azınlık diye onlara destek veriyoruz. ingilizler sadece almanlar sinirlensin diye "arjantin" diye bağırıyor, bir yandan da bizi dürtüyorlar: "bu anı doyasıya yaşayın. ömrünüz boyunca bir daha 'arjantin' diye bağıran iniliz göremezsiniz."
gecenin bombası, 1966 dünya kupası'yla ilgili bir hikaye anlatan ahmet abiyi, sarhoş ingilizin yanlış anlayarak o kupada forma giymiş bir futbolcu sanması... bozuntuya vermiyoruz, ingilizler ahmet abiye tarihlerinde kazandıkları tek dünya kupası'nda oynadı sandıkları için ilah muamelesi yapıyorlar. ama bu da onların ayıbı canım... sen tek kazandığın kupada türkiye'nin olmadığını bilmiyorsan suç bizde mi?