* fevkalâde sıkı emniyet tedbirleri altında oynanan maçta, gerek saha içinde, gerekse saha dışında tâbir caizse çıt bile çıkmadı. 300‘e yakın polis görevlisi, bir onun kadar deniz piyadesi, stadın içinde ve dışında tam bir emniyet tedbiri almıştı. korku... seyircilerin sahaya girmesi... nâhoş hâdiselerin cereyan etmesi... maçtan önce beklenen buydu ama «dehşet yolcuları»nın karşılaşması sona erecek, ümit ve tahmin edilen hiçbir şey olmayacaktı. emniyet tertibatının sıkılığı kadar nâhoş hâdisenin vukubulmayışında izmir seyircisinin efendiliği gözlerden uzak tutulmamalıydı.
* maç sonunda beykoz şeref turuna kalktı. antrenör bülentle golcü cemal'i omuzlarına alıp tur yaparken, tribünleri de selâmlıyorlardı. halk bu jestten memnun, şiddetle alkışlıyordu.
* beykozlular soyunma odasına giderken, bir izmirli seyirci «cemal‘in altından heykelini yaptırıp beykozun en görünecek yerine dikin!» diye bağırıyordu. bir başka seyirci de, «aaaah» diye içini çekti, rahmetti kelle ibrahim sağ olacaktı da, görecekti bugünü...»
* beykoz soyunma odasında sevinçten bayılanların sayısı 6'yı bulmuştu. birden kaptan şirzat'ın bağırdığı duyuldu; «bayılacak değil, ayılacak gündeyiz arkadaşlar.»
* ve en güzeli, beykozlular zaferlerine sevindkileri kadar «izmirlilere candan teşekkür» diye konuşuyorlardı, «izmir seyircisinin, altay futbolcularının centilmenliğine minnettaruz.» bir yandan da iki puan priminin bin lira olduğu sözü duyuluyordu.
* izmirli idarecilerden bâzısı ise, yalnız altınordunun düşeceğine değil, yarınki maçların seyirci toplamayacağına da üzgün. «iş bitti, yarın kim gelir? bugün bile galatasaray maçını seyreden kalmadı» diyen bu idarecilerden biri, «hani beykoz şu iki puanı yarın alsa olmaz mıydı?» deyiverdi. cevap verdi bir başka izmirli: «yarında alırlar bu hızla.»