* şu türkiye - portekiz maçı dile gelse, herhalde ilk işi, ünlü «han duvarları» nı «yen duvarları» na çevirmek ve o güzelim stadın aşamadığı duvarlarının özlemi içinde, şöyle demek olurdu:«sahadan sahaya atılmışım ben...»
* bizim futbolcular. «aman» diyorlar. «ne olursa olsun, nerede olursa olsun yeter ki şu maçı oynayalım bitsin.. kurtulalım...» iddialı değiller ama, ümitsiz de değiller.. arada «hiç belli olmaz» diye konuşuyorlar, «bir bakarsınız ikinci macar zaferi de 19 mayısa rastlar...» evet, çocukların azmi, 19 mayıs'ta 19 nisan maçını başarıyla kapatacak kadar büyük... karşılarındakilerin ise, şöhreti daha da büyük...
* kaleci özcan, eusebio'ya karşı ikinci defa oynayacak... istanbuldaki benfica fenerbahçe maçını hatırlayan özcan, «değişik şartlarda oynuyoruz bu defa kocaman eusebio önünde kalemi ufaltmağa top geçmez hale getirmeğe çalışacağım» derken, can da fiorentina formasiyle ispanyada benfica'ya karşı oynadığı maçtan bahsediyor. bartu, önceki gelişlerine nisbetle daha hırslı görünüyor bu sefer...
* portekizlilerin 19 mayıstaki antrenmanı bir maç kadar görülmeye değerdi. hele eusebio'nun tek başına nefis hareketleri, sanki şöhretinin sırrını açıklıyordu. seyirciler kendisini «yaşa eusebio» diye alkışladılar. sonra da torres'in bombalarını kurtaran bir kaleci olarak alkışlandı eusebio...
* portekizli futbolcular demirspor - hacettepe maçını seyrederken «eyvah, saha bozuluyor» endişesinde idik. bunu farkeden portekizli bir meslekdaş maçın ağır temposuna işaretle «yok canım dedi. pek fazla oynamıyorlar ki!»
* portekizliler saha için ya «iyi» dediler bu defa, ya da hiçbir şey demediler. söyliyecck sözleri kalmamıştır artık.. hele ankara'nın «kırk ikindi» yağmuru tepeden in-