şiddetli yağmur ve balçık hâline gelen sahaya rağemen zevkli bir mücadelenin cereyan ettiği maçta
g. saray'a 2 puanı turgay kazandırdı
sarı - kırmızılılar, kendilerini çok zorlyan beykoz'u 1-0 yendiler
kahraman bapçum
oyun golle başladı. yağmur, maçtan önce başlamıştı bile...
ilk akla gelen galatasaray gollerinin sağnak gibi birbiri ardından gelmesi idi. ama sarı - kırmızılılar yeni goller atmak şöyle dursun uzun bir süre kontrataklarını bile saha ortasında suya gömüp, döndüler.
ilk vuruştan sonraki beykoz akını avuta kadar gitmişti. avut atışı ile soldan acılan galatasaray akını erol'un topu ortaya aşırması ile kale önüne yıkılıverdi. turan daldı. kaptı topu. nihat'ın ufacık bir duraklaması ile yerden -daha doğrusu su yüzeyinden- sıyırtarak kaleyi buldu. henüz ilk altmış saniye dolmamıştı.
yağmur devam ediyor, saha çamur olmağa bile imkân bulamadan göl oluyordu. orta sahayı en iyi şekilde hükmü altına alan sarı - siyahlılar golden iki üç dakika sonra oyunu da ellerine alıverdiler. bugün için belki de türkiye'nin en iyi yan hafları olan niyazi ve cevdet her topu kesiyor ve galatasaray ceza sahası içine yutulmaya hazır top yumurta gibi bırakıyorlardı.
ikinci devrede ilk «büyük an» beşinci dakikada doğan'ın attığı kurşun gibi frikikte nihat’ın yaptığı kurtarıştı. yarım dakika sonra da bahri çok yakından nihat’ı yeniyor, fakat topu yukardan avuta atıyordı.
ondan sonra gene beykoz topu, oyunu, sahayı ve galatasaray’ı kontrol altına aldı. ve... turgay oynamağa başladı. bir kaleci için havaların en kötüsü idi bu... top ıslak, yer ıslak, kendisi ıslaktı. attılar, yumrukladı. vurdular, karşıladı. plâse ettiler, çıkardı. hele orhan'ın bir şütünü kalesinin kendine göre sol köşesine sıçrayıp sağ yumrukla kornere çıkarışı vardı ki...
bu arada, galatasaray ilk devredeki durgunluğunu bırakmış, futbol üstünlüğünü kabul ettiremediği rakibine karşı bir fizik mücadelesine girmişti. bunda da başarı kazanmadığı söylenemezdi. ama bütün devre boyunca ilk beş dakikadaki iki pozisyon hariç sadece iki gol pozisyonu yakaladılar. bunlardan biri tarık'ın sıyrılıp girmesine rağmen, ayaklarına yatan nihat’tan topu sökememesi ile bitiyor, diğeri ofsayt pozisyonunda kaçan ve hakem tarafından durdurulmayan bahrinin avuta çıkan şütü ile kaybolup gidiyordu.