ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
sezona sağlam takviyelerle girdi samsunspor. hasbi ağa dediğini yapacak gibiydi; orhan kapucu, savaş demiral, muzaffer badaloğlu, erol dinler, yaşar yiğit ve giorgi yovanovski gibi oyuncular alındı. böylece samsunsporluların bugün bile halen ezbere sayabildiği ve iki yıl boyunca neredeyse sabit kalacak olan o büyük on bir oluştu:
1- fatih 2-jovanovski 3- zafer 4- muzaffer 5- yaşar 6- emin 7- rıfat 8- savaş 9- orhan 10- tanju 11- erol... türk futbol tarihinin en iyi tertiplerinden birisi olmuştur bu kadro... sezon açılışından önce büyük otel'de bir yemek yenilecektir ve hasbi menteşoğlu orada lafı fazla uzatmadan şunları demiştir: adopa dekmük, dop filede paralar cebinizde..."
hakikaten de öyle olmuştur o yıllarda. hasbi ağa verdiği bütün sözleri tutan birisidir ve samsunsporlu futbolcular kontratı okumazlar bile. ne çek görmüşlerdir ne de senet... ama ne konuşulmuşsa harfiyen yerine getirilmiştir. hatta bir ara işi iyice abartan hasbi ağa, galibiyete bile değil atılan gole prim vermeye başlamıştır. mesela iki maçta iki galibiyet ve dört gole 14 milyon prim veriyordu. gazetelerin başlığı ise "samsunspor'-da görülmemiş prim!" oluyordu. yani, gerçekten de "dopa dekmük, dop filede paralar cebinizde" durumu vardır.
hasbi ağa'nın dikkat çekici adetlerinden birisi de samsun'da oynanan maçlardan önce sahaya girmesi ve hakeme çiçek vermesi idi. her idmanda mutlaka baklavalar getirilir ve idmanları abartısız, bine yakın kişi seyrederdi. samsunspor ülkenin ekonomik anlamda en sorunsuz kulübüdür ve bu durum başka futbolcuların da ilgisini çekmektedir. emin kar'ın söylediğine göre beşiktaşlı rıza çalımbay bile bir ara samsunspor'a gelmeyi düşünür. menteşoğlu dönemi boyunca kesintisiz olarak samsunspor forması giyen kaleci fatih uraz, menteşoğlu kardeşler için şunları yazmıştı bir seferinde:
"orada bulunduğumuz altı sene boyunca başkanımız hasbi menteşoğlu idi. tüm sözlerini yerine getiren çok iyi bir başkandı. bir zamanlar ihracat rekortmeniydi. sonradan hem işleri bozulmuştu hem de sağlığı. uzun zamandır kendisinden haber alamamıştık. daha sonra vefat haberini aldık ve çok üzüldük. çok sevdiği rahmi abi'sine artık kavuşmuştu.
haddizatında iki başkanımız vardı; hem hasbi bey hem de ağabeyi rahmetli rahmi menteşoğlu. rahmi bey çok ciddi bir iş adamıydı ve menteşoğlu şirketlerinin asıl patronuydu. 1983'ten 1987'ye kadar her maça cebinden iki milyon lira prim gönderirdi. '84-85 sezonunda ikinci lig'de şampiyon olup birinci lig'e çıktıktan sonra menteşoğlu ailesi samsunspor'u zirveye oynatmak için kesenin ağzını açarak senelerce zevkle izlenen samsunspor'un mimarı oldular.
1985-86 sezonunda ilk acemilik günlerimizi atlattıktan sonra takım olarak gayet iyi sonuçlar almaya başladık, işte o iyi hava sürerken zonguldakspor maçı geldi çattı. maç öncesi ısınmayı bitirip içeri girdiğimiz zaman baktık ki rahmi bey orada. bizlere "çocuklar hakimlere saygılı olun. primim devam ediyor; bir de sizden yedi-sekiz farklı bir galibiyet bekliyorum," deyince şok olduk ve gülmemek için kendimizi zor tuttuk. bazılarımız kendini çimdiklerken bazılarımız da dudaklarını ısırdı. çünkü hem ciddi bir adamdı hem de asıl başkan oydu. netice mi? maçı 6-0 kazandık.
haftalar geçti ve geldi çattı fenerbahçe maçı. yine biz ısınmayı bitirip maçın başlamasına on beş dakika varken soyunma odasına girdiğimizde bizimle beraber rahmetli başkan da odaya daldı ve bu sefer, "hakimlere saygılı olun! kardeşimi sevindirin, primim devam ediyor. bir de sizden beş-altı farklı bir galibiyet bekliyorum," dedi. bu kez kendimizi tutamadık ve uzun müddet güldük. maçın neticesi mi? 4-0 kazandık.
sizin anlayacağınız ne zaman fark beklese ve rakam söylese, bütün dedikleri bir eksiğiyle gerçekleşiyordu. ama kim fener'e dört gol atacağımızı tahmin edebilirdi ki! zaten o maçtan sonra fenerbahçe üç sene boyunca bırakın bizi yenmeyi, gol bile atamadı. kupada, ligde, istanbul'da, samsun'da,"
görünen o ki, hasbi menteşoğlu döneminde paralar su gibi akarken kalıcı eserler düşünülmemiş hiç. örneğin takım, idmanlarını yapacak sabit ve modern bir tesise kavuşturulmamış; sağda solda idmanlar yapılmış. yine örneğin takım otobüsü yenilenmemiş. elbette bunda suçlu menteşoğulları değildi, onlar futbolu çok iyi bilmedikleri için bunları düşünememiş olabilirler ama birilerinin onlara mutlaka bu konularda yol göstermesi lazımdı.