yüzünün gergin ve gülmeye hasret olduğunu biliyorum. özlem çektiğini de biliyorum. ama yine hissediyorum, dün gece yüzündeki gülücükleri. bu gençlerle gurur duyduğunu. onun için biz de, ağlamayı bir yana bıraktık gülüyoruz. dün senin türkiye'yi emanet ettiğin gençler bak neler yaptı. anlatayım da daha fazla gül.
kalede rüştü vardı, rahattı... defansta ümit davala, emre aşık, ümit özat, abdullah vardı, bir top sektirmediler. orta alanda, tugay, yıldıray, hasan şaş, okan bir bütündüler. topa sahip oldular, ayağa top oynadılar. kendilerinden emindiler. bir baktım, hasan bir anda sağ kanada geldi. hakan şükür, tugay bir pres yaptı. aman allahım. aradan yıldırım gibi fırlayan yıldıray bir anda oturduğumuz yerden bizleri kaldırıp, havaya zıplattı. biz sevinirken, senin de sevindiğini hissettik. arkasından italya'da gözükmeyen hakan öyle bir gol attı ki, ayağa fırladık. ardından okan devam etti. işte bu türk gençliği diyorduk.
şaka yaptı
bir anda yıldıray sakatlanınca arif oyuna girdi. ama o da işini yapıyordu. hakan ona bir top attı, yüzde yüz golü kaçırdı. gülümsedi, ‘‘şaka yaptım’’ dedi. ama ardından 5. golü atıp kendini affettirdi. artık şahlanmıştık. sahada sel gibi akıyordu senin gençliğin. özlemini duyduğun dünya kupası'na adım atıyordu. bu gençlik de özlemini çekmişti yıllarca, bu şampiyonanın. ve atam bu gençler, ülkemizen üzerindeki kara bulutları dağıttılar, senin gözlerin gibi masmavi bir çaktılar...
bizler de gurur duyduk. ne mutlu türk'üm diye bağırdım.