ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
tek golle de olsa peşpeşe iki karşılaşmayı kaybedince, üçüncü kez sahaya çıkışımız, biraz formalite gibiydi. tüm moralini yitiren takımımızın, iddialı danimarka karşısında tutunması da çok zordu. bu kez tek golle de kurtulamıyor ve sahadan 3-0 yenik ayrılıyorduk. aslında maçı stadda seyrederken, sonlara doğru üç gole şükredecektik bile... çünkü biz giderek dağılırken, rakiplerimiz aksine oyuna daha çok hakim olmuştu. kalecimiz rüştü başarılı kurtarışlarıyla sonucun daha farklı olmasını önlemişti. başta hakan şükür, gol atmasını beklediğimiz yıldız futbolcularımız ise, "tek yıldızdık oynamış, hiçbir varlık gösterememişlerdi. "attığımız gol" hanesinde de, "aldığımız puan" köşesinde de kocaman birer "0"la yurda dönecekti milli takımımız...
teknik direktörümüz fatih terim, maç sonrası demecinde, "ilk kez katıldığımız avrupa şampiyonasında tecrübesizliğin kurbanı" olduğumuzu söylüyordu. spor otoritelerimiz ise durumu, "fizik gücümüzü aşırı derecede zorladık", "yaz maçlarına pek alışık değiliz", "ekip halinde bir sistemi gerçekleştiremedik" şeklinde yorumluyordu. bana göre, maçları kaybetmemizin nedenleri, "savunmadaki dinamizmi, hücumda gösteremeyişimiz" ve "direnmede güçlü ama bitiricilikte beceriksiz oluşumuz" diye özetlenebilirdi.